Beklentiler ve gerçekler

Bazılarının beklediği şu: Ülkemizin en büyük medya grubu (Grup) vergi cezalarına muhatap edildiğine göre, Grup gazete ve televizyonlarında çalışanlar, yazanlar, sayfa ve program hazırlayanlar bu duruma isyan etmeli. Beklentinin bu olduğu, Grup-dışı gazetelerde konuyu ele alanların, “Bak, kendi çalışanlarınız bile sizi savunmuyor” türü takılmalarından anlaşılıyor.

Gazete ve kanallarında Grup'u savunanların sayısı hiç az değil oysa; tez bu sebeple yanlış... Beklenti ise hiç doğru değil: Yayın yönetmeni de olsa bir gazetenin çalışanı veya yazarı Grup'un 'vergi' konusunda titiz mi umursamaz mı olduğunu nereden bilebilir? Bir çalışandan maaşını ödeyen kişi veya şirket hakkında 'karakter tanığı' olması zaten beklenmez.

Medya Grubu, gazeteleri, TV kanalları ve dergilerinde savunulmayacak mı? Tabii savunulacak. Grup medya organları cezanın yanlışlığını ortaya dökecek yayınlar yapabilir, bunun için haber sayfaları kadar köşeler de kullanılabilir. Ancak haberlerde 'nesnellik' özelliğinin mutlaka korunması, köşeleri de bizzat patronun veya onun görevlendireceği ilgi alanı 'vergi' olan kişilerin kullanması şartıyla...

Gruba atfedilen suç 'mâlî' bir konuda; daha doğrusu vergi kaçırma - vergi kaçakçılığı ile ilgili... Grubun mâlî işlerinden sorumlu bir yetkilinin veya o konularla uğraşan uzmanların görüşlerini öğrenmek herkes için ilginç olabilirdi. Maliye'nin kestiği cezalarla ilgili olarak lehte-aleyhte yazıp çizenlerimizin hiçbiri, üzerinde görüş serdedilen raporları eline almış, okumuş değil; bırakın okumayı raporları gören bile yok.

Üzerinde tartıştığımız türden bir gelişme medya etiği kurallarının titizlikle uygulandığı başka bir ülkede görülmüş olsaydı, ceza kesilen Grup'un gazetelerinde raporun en can alıcı ayrıntılarına yer verilen haberler okur, tek taraflı olmayan uzman görüşleriyle karşılaşırdık. Haksızlığa uğradığını iddia eden Grup, Maliye'nin kestiği cezayla ilgili raporunu/raporlarını diğer medya kuruluşlarıyla da paylaşırdı o ülkelerde; yanlış değerlendirmelerin önünü daha en baştan kesmek için...

Peki ya meslek dayanışması?

Suçlanan Grup başka gazete ve TV kanallarından anlayış, hatta devletin kestiği cezanın kınanmasını bekliyor. Günlerdir yayından da sorumlu kalemlerden, kendilerine yönelik anlayışsız yayınlar hakkında ağır yazılar okuyoruz. Buna karşılık, Grup-dışı medya organları da, geçmişte yaşanan benzer olaylarda Grup gazeteleri ve kanallarının tavırlarını hatırlatıp yaptıklarının 'az bile' olduğu iddiasındalar.

Meslek dayanışması sizlere ömür...

İyi de, zaten böyle bir konuda 'meslek' adına bir dayanışma sergilemek mesleğin ilkeleri açısından doğru mudur?

Konu bir yayın grubunun yayınları yüzünden baskı altına düşmesi olsaydı, herhalde hepimizin ayağa kalkması gerekirdi. Gerçi Grup başına gelenleri 'yayınları' ile bir biçimde irtibatlayıp uğranılan muameleyi o sebebe bağlıyor, dışarıdan gördüğü desteği de örnek olarak kullanıyor; ancak destek hak etmek için hiç yardımcı olmuyor. Maliye'nin ceza eylemine karşı Grup'un 'haksızlığa uğruyoruz' söylemi kıskancında yürüyor tartışmalar; ceza kesen Maliye'ye değil de ceza yiyen kendilerinin itirazlarına inanılmasını istiyor Grup...

Şu ana kadar okuduklarınız fazla soğuk, aşırı nesnel, dolayısıyla anlayışsız gelebilir; ancak konu gerçekten de serinkanlı, nesnel ve anlamak için belli bir mesafeden yaklaşılmayı gerektiriyor. Bugün-yarın yargı bir karara varacak, ama cezanın haklı mı haksız mı verildiğini biran önce öğrenmeyi arzu ediyor gönlümüz...

Önceki ve Sonraki Yazılar