Bilmediğini Bilmeyenler, Kifayetsiz Muhterisler, Pasif Agresifler

İNSAN TİPLERİ

 

Bilmediğini Bilmeyenler

Bu tip insanlar hem bilmezler hem de bilmediklerini bilmezler ki bu da   en tehlikeli durumlardan biri olup eski dilde bunlara cehl-i mürekkep şimdilerde ise zırcahil denmektedir.

 

Bilmediğini  Bilenler

Bu insan kategorisinde olanlar bilmedikleri konunun uzmanı gibi konuşmazlar . Bilmedikleri konuda ahkam kesmezler ve bigisizliklerinin farkında olurlar. Bu kategorideki insanlardan çok iyi öğrenci olur.

 

Bildiklerini Bilmeyenler 

Tanımdan  da anlaşılacağı üzere bilirler ama bilgi sahibi olduklarının farkında değildirler. Kendilerini hala bir çok konunun cahili olarak görüp büyük bir tutkuyla yeni bir şeyler öğrenmeye devam ederler. Bilgiye olan açlıkları onları sürekli olarak okumaya araştırma yapmaya ve yeni şeyler öğrenmeye sürükler. Bunlardan  çok iyi öğretmen olur.

 

 Bildiklerini Bilenler

Bildiğinin farkında olmak çok az sayıda insana nasip olan bir özellik olup sadece peygamberlere has bir durumdur.

 

Kifayetsiz  Muhterisler

Yani yeterli özelliklere sahip olmayıp ihtiras sahibi olan kişiler için yapılan bir tanımlamadır. Kötü konuşurlar ama sözlerinin dinlenmesini  isterler . Bacakları yoktur ama dünya atletizm şampiyonu olmayı hayal ederler. Bu tip insanlara göre hayat adil değildir. Hak ettikleri yerde olduklarına onları ikna edebilecek  kimse de yoktur.

 

Agresifler

Agresifler saldırgan insanlardır . Yüksek gerilim hattı gibi gezerler tepkileri önceden tahmin edilebileceği için aslında kontrol edilmesi mümkün olan insan tipleridir. Bu tip insanlara karşı gardınızı almanıza gerek yoktur çünkü onlardan gelecek olan tehlike uzaktan da  yakından da bakılsa  belli olduğu  için;  önlem alıp zarar görmekten kendinizi koruyabilirsiniz.

 

Pasif agresifler

Agresif insanlardan daha tehlikelidir. Pasif agresiflerin öfkeleri içlerinde bir yerlerde sıkışıp kaldığı   için zamana yayılmış öfkeleri vardır. Onlarla yaşamak insanı bir süre sonra akıl hastası edebilir.

Pasif agresifler sinsi, plancı ve politiktirler. Niyetlerini kesinlikle anlayabilme imkanınız yoktur.  Onlardan yediğiniz kazığın ucu boynunuza dayanmadan neler olduğunu anlayabilme imkanınız olmadığı için tedbir alabilme şansınız da yoktur.  Bu tip insanlarla yaşamak insanda nedenini anlayamadığınız daimi bir öfkeye neden olur . Ne yazık ki  bu öfkenin nedenini anlayamadan  biteviye öfkelenmeye devam edersiniz.  Bir virüs gibi beyninize yerleşirler tüm sinir sisteminizi çökertinceye kadar eylemlerine devam ederler. Siz olup bitenin tam olarak ne olduğunu anlamaya başladığınızda da iş işten çoktan geçmiş olur.  

 

Sanatçı Ruhlu İnsanlar

Sanatçı ruhlu insanların büyük çoğunluğu akıl hastasıdır. Akıl hastalıklarını tedavisi ortaya koydukları sanat eserleridir. Allah’ın hikmeti olarak yazı yazarak, beste yaparak, ya da resim yaparak çıldırırının anaforundan sıyrılmayı başarırlar. Yazarlardan örnek verecek olursak ; yazarların yazdıkları yazılar genelde bilinçaltlarında bulunan arızaların gün yüzüne çıkmasından ibarettir. Aşırı öfkeli bir yazar gündelik hayatındaki öfkesini  romanındaki bir adamı kazığa feci şekilde oturtarak tatmin eder. İvo Andriç’in meşhur kitabı Drina köprüsündeki ;2-3 sayfalık en ince detayına kadar anlatılan kazığa oturtma sahnesini örnek verebiliriz. Ya da ünlü yönetmen Mel Gibson’un İsa’nın Çilesi filmindeki kırbaçlama sahnesini ( İncilde sadece kırbaçlandı olarak geçen ifadeyi neredeyse 15 dakika boyunca süren bir işkence sahnesi olarak yansıtmak hiç şüphe yok ki şiddet dolu bir beynin ürünü) insana baygınlık geçirtecek kadar uzatmasını bu konuya verilebilecek olan örneklerden.

 

Aşırı Prensip Sahibi İnsanlar 

Prensip sahibi olmak ya da ahlaki prensiplerle kendini sınırlandırmak her ne kadar olumlu bir özellik olarak görülse de bu tip insanlar hem kendilerine hem de etafında yaşayan insanlara hayatı zehir ederler. Bu tip insanlar dindar oldukları zaman en uç noktada hiçbir esnekliği olmayan dini anlayışlara yönelirler . Dindar olmadıkları durumlarda ; ticarette ya da gündelik hayatlarında kendi koydukları katı kuralların içinde boğulup kalırlar.

 

Marazlı Merhametliler  

  Bu  insan tipine en çok  hayır kurumlarında rastlayabilmek mümkündür. Hastalık boyutunda merhametlidirler. Merhametleriyle hem kendilerine hem başkalarına hayatı zehir edebilirler. Merhametleri adeta mazoşizme dönüşmüştür. Çoğu zaman kendilerini cezalandırıyor gibi görünürler. Zevk alabilecekleri şeylerden ısrarla kaçmayı dünyevi zevkleri ellerinin tersiyle itmeyi erdemli bir davranış olarak görürler. Hayatları acıyacakları bir olayı aramakla geçer. En ufak trajediyi en abartılı boyutuyla algılayıp en üst düzeyde acıyarak, ağlayarak  duygusal histeriye kapılarak geçirirler. Adeta Tanrı’dan daha merhametlidirler. Açlık, yokluk ya da tabii afetler sonucunda olanlar onları neredeyse Allah’a isyan ettirecek kadar öfkelendirir. Diğer insanları da fakirliğe ya da trajedilere duyarsız olmakla suçlarlar.

 

Baskın Karekterler

Diğer deyişle “dominant” insanlardır. Baskın karekterleri onları her şeyi ve herkesi değiştirmeye zorlar. Çoğu zaman kendi gözlerindeki kibrit çöpünü görmeden başkalarının gözündeki mertekle uğraşırlar. Baskın karekterler yönlendirilmezler genelde yönlendiren taraftırlar. Olayın gidişini değiştirebilecekleri alanlara talip olurlar .

 

Eleştirel Beyinler

Bunlar herşeye tersinden bakarlar. Bu tip insanları ilk bakışta depresyonda zannedebilirsiniz ama genelde tam tersidirler. Yani hem bir enerjik olma  durumu söz konusudur ama öte yandan aşırı  negatif  bakış açıları vardır. Cennete koysanız orda da bir kusur bulacak kadar eleştirel bakış açıları vardır.

Ben kendi adıma bu anlattıklarımın her birinden bir parça buluyorum. İnsan karmaşık bir varlık . İnsan dediğimiz varlık da tabiatın renkleri gibi...Siyah ya da  beyaz değil. Çoğu zaman ara renklerin ve tonların olduğu bir yapıda olduğunu görüyoruz. Bu ara renklerin olmadığı ve hatların keskinleştiği andan itibaren fazlaca kategorize edilebilecek bir duruma gelebiliyorsunuz.

Aşırı uçlarda olmak, abartılı davranışlar içinde bulunmak insanın hem kendisinin hem de etrafındaki insanların zarar görmesine neden oluyor. En iyisi biraz esneyebilmek  ve olaylara her açıdan bakabilmek . Öyle değil mi ?  

  

 

Emir Cengiz - Habername

emir@habername.com

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.