Bir intihar olayı

Bir ölümün ardından sıcağı sıcağına bu kadar değişik senaryo okuduğumu hiç hatırlamıyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay gecenin bir vakti hayatını kaybetti; ölümü şimdiye kadar belki 10 ayrı senaryoya konu oldu. Ben polisleri meslektaşları hakkında sıkı davranır bilirdim; biri çıkıp da “İşin doğrusu şu” demedi, diyemedi.

Ailesi fertleri de itiraz etmese, olaydaki bütün çelişkili yönlere rağmen, Behçet Oktay kayıtlara 'müntehir' olarak geçecek... Oğlu, yakınları, “İntihar etmiş olamaz” dedikleri için, 'intihar' olarak kapatılmak istenen dosya hâlâ açık tutuluyor...

“Eğer otomobilin içinde bir ikinci şahıs var idiyse, intihar ettiği teorisi doğru olamaz” dedi bilebilecek durumdaki bir dostum. Aynı dostum, “Bütün geceyi arkadaşlarıyla güle-oynaya geçirmiş, mutlu biri, gününü kendi eliyle hayatına son vererek de kapatmış olamaz” kanaatinde... Önceleri, “Arabasında emekli bir polis şefi de vardı” diyenler “Hayır, kimse yoktu” noktasına geldiler; şimdi de “Evet, arkadaşlarıyla güldü-oynadı, ama gecenin bir vakti gelen 'görevden alınacağına dair' bir telefon neşesini kaçırdı” diyorlar...

Sanki dostuma cevap vermek ister gibi...

Daire Başkanı Oktay'ın eğitim düzeyinde biri, intihar edecekse, öncesinde mutlaka bir not yazma ihtiyacı duyar, arkada bıraktıklarını huzura erdirmek için... Bu olayda öyle bir 'not' da bulunmadığı anlaşılıyor. Çok garip gerçekten...

Behçet Oktay çok uzun yıllar Emniyet'in en hassas dairesinin başında bulunan bir isim. O görevi Susurluk ve Ergenekon sanığı İbrahim Şahin'den devralmış. İktidarlar değişmiş, ama ona dokunulmamış.

Hiç makul gelmiyor böyle birinin kendi eliyle hayatına son vermesi...

19 Ocak 2009 günü JİTEM irtibatı sebebiyle Ergenekon davasında adı anılan emekli Binbaşı Abdülkerim Kırca da Ankara'daki evinde intihar etmişti. Sıradan bir tesadüf sayılabilir mi peşpeşe gelen bu olağanüstülükler?

İtalya'daki Gladio'nun tarihinde de pek çok intihar yoluyla veya otomobil kazasıyla hayatını kaybetmeler var... İtalya'nın JİTEM'i olan SIFAR'ın sanayi karşı-casusluk biriminin başı Albay Cenzo Rocca aynı zamanda kışkırtıcı ajan kullamında da başı çekiyordu. Konuyu araştırmak üzere kurulmuş Parlamento Komisyonu önünde ifade vermesinden kısa süre önce (1968) intihar ediverdi.

Gladio konusunu en ayrıntılı biçimde kitaplaştırmış İngiliz gazeteci Philip Willan, “Onun ölümü” diyor, “İtalyan istihbarat örgütünün en hassas sırlarına vakıf başka insanların da uğradığı gizemli intihar olayları ve kazalardan biriydi.” (s. 39)

Rocca hassas belge ve bilgileri elinde tuttuğu için, ofisindeki dosyalara onun kışkırtıcı ajan devşirme faaliyetlerini soruşturan Savcı Ottorino Pesce'nin el koyması İtalyan istihbaratını alarma geçirmiş; istihbarat şefi Amiral Eugenio Henke, bilgi ve belgelerin önce kendileri tarafından 'sakıncasız' bulunmasını şart koşmuş...

Sonrasında ne olmuş dersiniz? Şartı reddeden Pesce'yi görevinden almış, yerine söz dinler birini getirmişler; o da “Rocca intihar etti” diye ilân edivermiş...

Bu anlattıklarım İtalya'da Gladio adının henüz bilinmediği, örgütün gizliliği üzerindeki şalın açılmadığı dönemde oluyor.

Willan “Ani ölümle hayatı sona eren tek kişi Rocca değildi” diye not düşmüş... 1964'te darbe hazırlığı yapıldığı iddiasının soruşturulmasına izin veren Jandarma Komutanı Carlo Ciglieri bir araba kazasına kurban gitmiş. Padua yakınlarında seyrederken arabası yoldan çıkıvermiş. Adamın üzerinden kimliğiyle ilgili hiçbir belge çıkmamış. Kaza sonrası olay mahalline gelenlerin çektiği fotoğraflarda, bagajda bir çanta olduğu görülüyormuş. Çanta yokolmuş...

Ciglieri'nin darbe girişimini soruşturma görevini verdiği Gen. Giorgio Manes de ondan birkaç ay sonra kalp krizinden ölmüş... Onun adına raporu hazırlayan yardımcısı Albay Remo D'Ottavio bir ay sonra intihara teşebbüs etmiş... Herkesin aklında o olayda hayatını kaybettiği kalmış olmalı ki, D'Ottavio 20 küsur yıl sonra Savcı Casson'a ifade vermeye çağrıldığında, bunu duyanlar çok şaşırmışlar...

Bizde de alengirli işlerde isimleri geçen ne çok kişi bir ara araba kazalarında hayatlarını kaybediyordu...

Özel Harekât Dairesi Başkanı Behçet Oktay'ın son gecesinde birkaç doktor arkadaşıyla birlikte olması da ilginç. Milletvekili de olan birini önceki akşam TV'de izlerken adamın kafasının kuşkularla dolu olduğunu fark ettim. Fark ettirmek istiyordu çünkü.

Dostum, “Böylesine 'intihar etti' değil, 'intihar ettirildi' denir” iddiasında. Galiba aile fertleri, arkadaşları ve yakınları da aynı kanaatte.

Araştırsınlar o zaman...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.