Av. Mehmet YALÇINKAYA

Av. Mehmet YALÇINKAYA

BUYRUN BURDAN YAKIN (II)

(Geçen haftadan devam)

Geçen hafta ana hatları ile seçimin değerlendirmesini yapmış, AK PARTİ hakkındaki yorumlarımızı bu haftaya bırakmıştık.

Allah (cc) kullarını çeşitli şekillerde sınar, imtihan eder… Bu imtihan sırasındaki tavrına göre onu mükâfatlandırır veya cezalandırır. Her sınavın şartları farklı olduğu için takınılan tavır da farklı olmalıdır. Türkiyeli muhafazakâr kesim, 28 Şubat sürecinde büyük çoğunluğu itibarıyla, sabır, metanet, ortak akıl ve her şeyden önemlisi fedakârlıkla sınandı. Sabrın sonunun selamet olacağını herkes biliyordu.

Bu sıkıntıların neticesinde, çekirdekten lider olmak için yetişmiş, 2002’ye kadar üstlendiği bütün görevlerin altından başarıyla kalkmış, Cumhurbaşkanımız Erdoğan liderliğinde, büyük Türkiye’yi kurma yolunda, ideallerden ayrılmadan, DİKLENMEDEN DİK DURARAK ülkemiz ve coğrafyamız hakkında büyük bir siyasi hareket milletimizin teveccühü ile iktidar oldu. Temeli ihlasla kurulunca Allah (cc) yardım elini uzattı ve Türkiye, Cumhuriyet tarihinin toplamından daha fazla hizmet ve büyüme gördü.

Bir siyasi hareket başarılı olmaya görsün… Onu yıpratmak, yok etmek için iç ve dış mihraklar hemen harekete geçer. Başarılı olursa mesele yok. Başarısız olursa, o hareketin sulandırılması, aslının bozulması için her türlü şer ittifakını devreye sokar. AK PARTİ’yi yıkamayan bu mihraklar, partiyi başarının şımarttığı bir harekete dönüştürmeyi başardı.

Milletin bütün kesimlerini kucaklayan bu hareket, 2002’ye kadar devlete hâkim olmuş bir avuç Beyaz Türk’ün en büyük düşmanı haline geldi. Bütün yıpranmışlığına rağmen, AK PARTİ idarecileri, 13 yıllık iktidarında en büyük hatayı, kendilerini var eden egemenlere karşı duruşundaki samimiyeti kaybetmekle yaptı. Belli bir noktadan sonra, partide siyaseten bir yerlere gelmiş birçok kişi, sırtını bu millete dayaması gerekirken, sanki milletin iradesi cebinde ipotekliymiş gibi hareket etmeye başladı.

Kirli ilişkiler hemen her yerde olabilirdi, ama partinin yönetici kadrosunun -en azından- bu ilişkilere aldırmadığı veya göz yumduğu algısı, milletimizin vicdanında yer etti. Sandığa giderken veya gitmeyip AK PARTİ’ye ders vermeyi düşünürken bu ilişkileri cezalandırmayı kendisine bir görev bildi.

Bu ve buna benzer yorumları sık sık okuyor veya seyrediyorsunuz. Bu yorumların hepsinde ortak yön, parti üst düzey yönetimini yerden yere vurmak şeklinde gerçekleşiyor.

Ben, parti üst düzey yöneticilerini bu hale getirenin bizler olduğunu, parti tabanının, iktidar nimetlerinden yararlanmak için çok basit hesaplarla üst yönetimi yanılttığını düşünüyorum. Bu yanıltma birebir görüşülüyorsa yüz yüze yalan söyleyip yanlış yönlendirerek, aksi takdirde danışman adı altında çöreklenmiş, birçoğunun ne iş yaptığını kimsenin bilmediği zevat kullanılarak yapılıyor. Kimsenin kimseyi suçlamaya hakkı yok. Nasılsak öyle idare olunuyoruz, iyiyi, güzeli, hakkı ve Allah’ın rızasını düşündüğümüz her yer ve zamanda Allah idarecilerimizi de o yöne sevk ediyor, aksi durumda sapıtan insanların oluşturduğu topluluğun idarecileri de doğruyu göremez hale geliyor. İnandığım bir sözü naklediyorum: “Cemaatin abdest alırken yanlış yapması, imamın namaz kıldırırken hata yapmasına sebep olur.”

Yazımı, görüşlerine çok değer verdiğim, zaman zaman bu sitede de yazan İbrahim Altan’ın, bir sözü ile bitiriyorum. Zira iki haftadır anlatmaya çalıştığımı güzel özetlemiş:

Dere göründü paçaları sıvayalım battığımız rahattan çıkalım ona buna laf yetiştirmeye çalışmak, suçlamak, yaptılar ettiler vs. demek zayıflık alametidir. "adam olsaydın da yaptırmasaydın, elin elma armut mu topluyordu", derler. Hepimiz amel defterimizi açalım da satır satır okuyalım.

Ben de, sen de, vekil adaylarını seçen de, meydanlarda toz attıran da, sesi kısılan da, mahalle ağzı ile birbirini örseleyenler de... Yani herkes, hepimiz… Tevbe edelim aslımıza dönelim, battığımız rahattan çıkalım, insanlar içinden çıkmış/çıkarılmış en hayırlı ümmet olma mücadelesi için paçaları sıvayalım, zira dere önümüzde akıyor, zaman geçiyor...

Gelecek nesiller "Yazıklar olsun, nimetin kadrini bilememişler" demesinler…

NOT: Hepinizin Ramazan Ayı'nı candan tebrik ederim. Cenab-ı Hak Teâlâ cümle Mü’min ve Müslüman kardeşlerimizi rahmetine mazhar eylesin, nice nice hayırlara, feyizlere, nimetlere, sevaplara, mükâfatlara erdirsin; sevindirsin; aziz ve bahtiyar kılsın, iki cihanın huzur, afiyet, saadet ve selametine nail ve sahip buyursun. Âmin, bi-hürmeti seyyidil-murselin sallallahu aleyhi ve ala alihi ve sahbihi ve men tebiahu bi-ihsanin ecmain.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.