CHP Nasıl İktidar olur?

CHP seçimlerde birinci parti olmak, iktidara geçmek istiyorsa neler yapmalıdır? Lafı evelemeden gevelemeden açıkça tekliflerimi yazayım:

1. Parti idaresi ve teşkilatı yüzde 80 Sünnî, yüzde 20 Alevî olacak.

2. Alevî partisi olma durumuna son verilecek, ülkedeki orana göre içinde âdil bir oranda hem Sünnî, hem Alevî olacak.

3. Eski CHP'nin altı okunun altısından da vaz geçilecek.

4. Başta genel başkanları olmak üzere kodamanları, arada bir de olsa halkla birlikte cuma namazına gidecek, alınları secdeye varacak. Nehar-ı Ramazan'da alenen nakz-ı sıyam etmeyecekler.

5. Türkiye halkına İngiltere'de olduğu gibi tam ve gerçek din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti verilmesi için samimî şekilde çalışacaklar.

6. Başörtüsü krizini insan hakları çerçevesinde halledecekler, isteyen aileler ve öğrenciler, ilkokul birinci sınıftan üniversiteye kadar başı örtülü olarak okuyabilecek. Kadın doktorların, avukatların, memurelerin, yargı mensuplarının, polislerin başı örtülü olarak çalışmalarına imkan sağlayacaklar.

7. Kemalist ideolojiyi bırakacaklar, onun yerine evrensel insan haklarını, millî kimlik ve kültürü koyacaklar.

8. Vesayet rejiminin, statükonun, bozuk sistem ve düzenin avukatlığını bırakacaklar, tam ve gerçek demokrasi taraftarı olacaklar.

9. Fazilet ve hikmet üzerine kurulu gerçek Cumhuriyet taraftarı olacaklar.

10. İslam diniyle ve Müslümanlarla barışacaklar.

11. Mazide yapmış oldukları bütün cinayetlerden, hatalardan dolayı özür dileyecekler.

12. Sabataycılarla, Kripto Yahudilerle, Kripto Ermenilerle, Boğaziçi aşiretiyle ilgilerini kesecekler.

13. Türkiye'nin temizlik ve şeffaflık notunu, şimdiki (10 üzerine) 4'ten, kısa zamanda en az 7'ye çıkartmak için köklü tedbirler alacaklar.

14. Şeriatı öcü gibi göstermeyecekler.

15. İslam'ı ve Müslümanları Türkiye için tehdit ve tehlike olarak görmeyecekler.

Evet, CHP bunları yaparsa, yapabilirse iktidar olabilir.

Aksi takdirde müzmin muhalefete sittîn sene devam...

* (İkinci yazı)

Büyüklerin Oğulları

DÜNYANIN en demokrat ülkesi İngiltere... İngiltere bir krallık... İngiltere devletinin anayasası yok... İngiltere'de laiklik yok... Orada hükümdar hem devletin, hem de millî Anglikan kilisesinin başıdır.

1982'de İngiltere ile Arjantin arasında Falkland adaları yüzünden savaş çıkmıştı. Bu savaşta Kraliçenin torunu Prens William savaş uçağı pilotu olarak vazife görmüştü. Yani devlet başkanının torunu ateş hattında hizmet etmişti. Yine yakın zamanlarda Danimarka Genelkurmay Başkanının oğlu Afganistan'daki Danimarka birliğine gönderilmiş, orada hayatını kaybetmişti.

Eşitlik prensibi...

Devlet reislerinin çocukları...

Zirvedeki politikacıların çocukları...

Büyük Paşaların çocukları...

En büyük, en iri bürokratların çocukları...

Ayda 50 bin dolar maaş alan zengin ve güçlü medyacıların çocukları...

Holding, banka, uluslar arası şirket sahiplerinin çocukları...

Tek kelimeyle kodamanların çocukları...

Ülkemizdeki eşitlik prensibinin İngiltere'dekinden ileride olmasından iftihar duyuyoruz...

Bizde öyle Orwell'in Domuzlar Çiftliği kitabında yazdığı gibi "Daha eşit olanlar" zümresi yoktur.

İsmet İnönü zamanında bayramlarda sokaklara büyük bez afişler asılırdı: "İmtiyazsız sınıfsız bir kitleyiz" diye.

Ne güzel ne güzel... En tehlikeli karakollarda en büyük politikacıların, en büyük zenginlerin, en büyük askerlerin, en büyük hâkimlerin çocukları; en fakir, en mağdur, en ezilmiş, en hakir vatandaşların çocuklarıyla birlikte kardeşçe vatanî hizmet yapıyor.

Bu eşitlikle, bu adaletle iftihar ediyoruz. Ne mutlu bize.

Kutlu ve mutlu...

* (Üçüncü yazı)

Paraya Tapan Müşriktir

PARAYI ilâh edinen müşriktir, putperesttir. Allah aşkı ile para aşkı bir kalpte beraber olmaz. Altın Buzağıya tapan Samirî torunları ne kadar biz de mü'miniz derlerse desinler onlar müslim olabilirler ama imanları şüphelidir.

Para mü'mine kurulmuş en büyük tuzaktır.

Mü'min zengin olabilir ama paraya aşık olamaz, paraya tapamaz, para için her haltı yiyemez.

Çocuklara ve gençlere yapılacak en büyük kötülük onların kalbinde para, zenginlik, lüks, israf aşkı uyandırmaktır.

Öyle bir toplum düşünün ki orada en büyük değer paradır, o toplum bir İslam toplumu değildir.

Para tehlikeli bir alettir, vasıtadır ama asla gaye/amaç değildir.

Para geçinmek için bir vasıtadır.

Ticaret ve sanayi işleriyle uğraşmak için bir vasıtadır.

Helal paranın hesabı vardır, haram paranın azabı...

Müslüman halk, bilhassa çocuklar ve gençler para, zenginlik, dünya konusunda İslam'ın hükümlerine göre yetiştirilmelidir.

Türkiye Müslümanları son kırk sene içinde para, mal, zenginlik imtihanını yüz akıyla verebilmiş midir?

Evet, şeytanın en büyük silahı olan para konusunda durumumuz iyi midir, kötü müdür?

Mahkeme-i Kübra'da hesaba çekilmezden önce muhasebemizi yapıyor muyuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar