Dağ bir fare doğursa bile Baykal karşı çıkacak

Baykal niçin bu derece huzursuz:

- Ya bu kısmi Anayasa değişikliği, AKP'ye puan kazandırırsa?

- İktidara yumuşak davranırsam, aramızdaki sert ikili kutuplaşma ortadan kalkarsa,

- Kutuplaşmanın neticesi olarak CHP'de hasıl olan duygusal dayanışma gevşerse?

- Hasılı horoz dövüştürme çekişmesinden doğan bu ortam devam ettirilmelidir, saplantısı var gündemlerinde...

Gündemlerinde diyorum çünkü, AKP de hemen hemen aynı psikolojik birikimden pay alıyor.

Bu sebepten ülkemizin uzun vadeli gittikçe ağırlaşan, devleşen problemlerine el atılmıyor.

Yâni memleket âdetâ sâhipsiz bırakılıyor, önemsiz işlerle oyalanıp büyük zaman kaybına uğruyor.

Önemli, ağırlıklı, uzun vadeli ciddî meselelere karşı, Tayyip bey de yooo ben asla bedel ödeyemem diyor.

Başka bir deyimle hem AKP, hem CHP'nin cüsseleri onların ağır siklette güreşmelerine müsait olduğu halde, sürekli peşrev yapıyorlar sürekli elenselerle seyircileri oyalıyorlar.

Böyle mi olmalıydı: Meselâ aziz milletimiz AKP'yi üst üste iki kere tek başına iktidara getirdi. Bir iktidarın en güçlü olduğu dönem iktidara geldikten sonra başlayan balayı dönemidir. Çünkü millet bütün heyecan ve azmiyle o dönemde iktidarın arkasındadır. Ama nâfile AKP işi uzattı uzattı, seçime pek az bir zaman kalmış olan şu aşamada, ürke ürke açılımlar yapmaya başladı ve ürke ürke ortaya bir Anayasa paketçiği koyabildi.

Bunlar sadra şifâ olmayan, zevahiri kurtarma için yapılan, pansuman kabilinden girişimler. İnşaallah faydalı olur. Ama yetersiz.

Görülüyor ki hem CHP'nin, hem AKP'nin, memleketimizin uzun vadeli problemlerini çözecek plan ve projeleri mevcut değil ya da projeleri var fakat bedel ödemeyi göze alacak morale sahip değiller.

Bilindiği gibi AKP aleyhinde bir kapatma davası açıldı. Partinin bünyesi önemli bir yara aldı. Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı tekrar tekrar, mevcud kanunlar derhal düzeltilmelidir diye uyarılarda bulunduğu halde, AKP harekete geçmedi, geçemedi işi uzattı, uzattı şimdi yumurta kapıya gelmiş, değişiklik paketine bu konuyu da neden sonra listeye dahil ediyorlar.

Bu ihmâlin izânı yok. Ya da AKP'liler:

"Aheste çek kürekleri ab uyanmasın,

Bir âlemi hayale dalan mehtaaaaaab uyanmasın, şiirinin etkisi altındalar.

Bu kritik dönemde, bilhassa TBMM'de grubu bulunan partilere çok önemli görevler düşmektedir. Tabii ki gerek iktidar ve gerekse muhalefet partileri, gerçekleri, en ince ayrıntıları ile dile getirmekle mükelleftirler. Ama yapılacak karşılıklı fikir teatilerinin yapıcı ve yol gösterici olmasının ön planda tutulması gerekir.

Mesela iki gün önce Saadet Partisi Lideri Sayın Numan Kurtulmuş, partisinin ekonomik politikasını bir manifesto ile açıkladı. Bu açıklama ilmi ve yapıcı, yol gösterici oldu. Millî menfaatlerin korunması ve gözetilmesi çizgisinde yapıldı.

İtidal, vakar, ciddiyet ve tolerans içinde davranmak, siyasi nezâketin gerektirdiği üsluba riayet etmek, aynı zamanda, darbelerin ve cuntaların, teşekkül ve gelişmesine karşı da bir koruyucu kalkandır, bir teminattır. Yakıntarihimizde meydana gelen darbe ve müdahalelerden önce, sivil politikadaki kavgalar, münakaşalar, aşırı ithamlar, hadden aşkın hâle gelmiş ondan sonra, müdahaleler başgöstermiştir.

Fikre karşı kaba kuvvet her kişinin kârıdır.

Fikre karşı fikirle mukabele er kişinin kârıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar