Daha neler var, neler...

Almanya’da patlak veren ‘Dönerci Cinayetleri’ odaklı istihbarat skandalı en fazla Türkiye’yi ilgilendiriyor. Ortaya çıkan ‘hücre’ Türkiye’den göçmüş kişileri hedef aldığı, öldürüp bombaladığı için değil sadece, Türkiye’nin siyasetini ilgilendiren boyutu yüzünden de...

Meselâ ‘Deniz Feneri e.V.’ davasının görevden alınmış savcılarının HSYK ve Adalet Bakanlığı tarafından bilgilerine başvuruldu mu, bayağı merak ediyorum. Savcılar Almanya’ya gittiler, orada ağırlandılar, kendilerine davayla ilgili dosyalar verildi, o bilgiler ışığında dönüp burada dava açtılar...

Frankfurt’ta kendilerine muhatap olanlar arasında ‘Anayasayı Koruma Dairesi’ (BfV) adıyla faaliyet gösteren birimden kişiler var mıydı acaba? O masum ve aldatıcı isim altında faaliyet gösteriyor Almanya’daki istihbarat örgütü... Şimdi ortalığa dökülen bilgilerden hareketle ziyaretlerini gözden geçirirlerse, savcıların bizlerle paylaşacakları ilginç ayrıntılar olacaktır eminim...

Almanlar ‘istihbarat’ konusunu bir ilim, bir sanat haline getirmiş millettir. Titiz iş görür, doğrudan sonuca giderler. Amerikalılar İkinci Dünya Savaşı sonrasında istihbarat birimlerini çağa uydurmaya karar verdiklerinde hiç tereddütsüz doğru adrese gittiler: Almanya... Hitler’in bir kilometre yakınına bir kez yaklaşmış olanlar bile Nürnberg’te idamla yargılanırken, Hitler’in istihbarat şeflerinden Reinhard Gehlen ayağının altına kırmızı halı döşenerek Washington’a götürüldü...

CIA diye bildiğimiz örgüt Gehlen tarafından oluşturuldu.

Neden kimseler Almanya’nın Türkiye’yle ilişkilerinin yakınlığından söz ederken ‘istihbarat’ boyutuna değinmez, bilmiyorum. Oysa Osmanlı döneminde kurulmuş istihbarat örgütümüz ‘Teşkilât-ı Mahsusa’da Alman parmağı çok belirgindir. Teşkilâtın başı Eşref Kuşçubaşı’nın anıları bile ilişkinin boyutu hakkında dehşetengiz malzemeler sağlayabilir.

1912 Balkan Savaşı’ndan sonra en değerli topraklarını kaybetmiş imparatorluğu ayakta tutabilmek için özellikle Müslüman coğrafya üzerinde etkin politikalar benimsedi İttihatçılar. Onun bir boyutu olarak da, Kuşçubaşı’na ayrılıkçılık hislerini dizginleyecek bir dizi faaliyet talimatı verildi. Hilâfet makamına saygı, Müslümanların birbirine sımsıkı bağlı olması gereği gibi noktaları vurgulayan bir ‘Cihat fetvası’ hazırlatıldı.

İster inanın ister inanmayın, bizim ulemanın kaleme aldığı metni, Alman istihbaratı değişik dillere çevirtip kendi matbaasında bastı. Dağıtımı da Almanlar yaptı.

O kadar ileri gitti ki ilişkiler, Kuşçubaşı, seyahatlerinde Almanya tarafından sağlanan araçları kullanmaya başladı. 1915 yılında kıpırdanmaya başlayan Libya’daki muhalifleri, ayrılıkçıları caydırmak için oluşturulan 20 kişilik nasihat heyeti önce Antalya’ya gitti, oradan bindikleri Alman Deniz Kuvvetleri’ne ait bir denizaltı Bingazi kıyılarına taşıdı onları...

Fritz Bronsart von Schllendorf adlı muhtemelen ‘Ermeni tehciri’nin de fikir babası bir Genelkurmay Başkanımız bile oldu o tarihlerde...

Galiba biz unuttuk, ama Almanlar bizi unutmadı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya yeniden inşa edilirken ihtiyaç duyulan yabancı işçileri Türkiye’den sağlama yoluna gitmeleri bu yüzden... Şimdi de Türkiye’yle ilgili en geniş bilgi arşivi, topraklarında üç milyondan fazla insanımızı barındıran Almanya’dadır.

Dünyanın en cahilce davranışı karşındakini cahil zannetmektir; hele bir de ummanlar kadar bilgiye sahip Almanları Türkiye konusunda cahil sanmak en büyük cehalet bana göre...

Angela Merkel ortaya çıkan tablodan müthiş rahatsız olmuşa benziyor. Doğu Almanya kökenli Merkel, ‘Stasi’ gizli polis örgütünün tehdidi altında bir ömür tükettiği için, başında bulunduğu devlet mekanizmasının da ‘Stasi’yi aratmayacak türden ‘kirli’ operasyonlar düzenletmiş olabileceğini düşünmek onu rahatsız ediyor besbelli.

Hücre yapılanması... Serbestçe hareket eden tetikçiler... Tetikçilere başları derde girdiğinde kullanmaları için verilen ‘BfV’ kimlikleri... Temin edilen silâhlar, C-4 patlayıcı maddeler... Eylem mahallinde gözlemci olarak bulundurulan ‘BfV’ ajanları...

Merkel ortaya çıkan manzaradan endişe duymuşsa kendisine hak veririm. Ülkesinde yaşayan Türkiye’den gelme göçmenlerden özür dilemiş ya, Alman vatandaşlarından da özür dilese yeridir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.