DERSİMİZ ATATÜRK -4- (Kadına Bakışı)

 

Saçı uzun, aklı kısa,

Kızını dövmeyen, dizini döver,

Eksik etek,

Sırtından sopayı, karnından sıpayı…

Alışık bu tarz  söylemlere  insanımız, daha doğrusu kadınımız…

Kadının değeri yıllar önce aşağıdaki tarihi gerçeklerle yerini bulmuştu oysa…

*

Yıl 3 Nisan 1930 belediye seçimleri,

1933 muhtarlık seçimleri,

5 Aralık 1934 milletvekili seçimleri…

Bir kadın olarak, bu tarihlerin önemi benim için olduğu kadar, her Türk kadını içinde ayrı bir önemi olduğunu düşünüyorum…Çünkü;

Birçok dünya ülkelerinden önce, bizim ülkemizde verilen “kadına ilk haklardır” bunlar…

-Medeni hukukun kabulüyle, kadın erkek eşitliği benimsenmiş;

-Evlenme, tarafların isteğine bırakılmış, aradaki vekil sistemi kaldırılarak evlendirme memurunun önünde yapılan nikâhlar geçerli sayılmış, bu nikâhtan sonra isteyenin dini nikâh yaptırması serbest bırakılmış,

-Tek eşlilik uygulaması getirilip boşanmalardaki “talak” usulü kaldırılıp boşama yetkisi geçerli sebepler aramak şartıyla mahkemelere bırakılmış,

- Kadınlar, miras paylaşımında ve şahitlikte de erkeklerle eşit olma hakkına sahip olmuşlardır…

Birkaç örnekle diğer ülkeler:

-İtalya da kadınlar 1948 de,

-Japonya da 1950 de,

Medeni haklarımıza ev sahipliği yapan;

-İsviçre de bile 1971 yılına kadar, kadınlar bu haklarına sahip olamamışlardır…

***

“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”     M.K. Atatürk

*

“Zaman ilerledikçe, ilim ilerledikçe, medeniyet dev adımlarla yürüdükçe, hayatın, asrın bugünkü gerçeklerine göre evlat yetiştirmenin güçlüklerini biliyoruz… Bugünün anaları için gerekli özellikleri taşıyan evlatlar yetiştirmek… Pek çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar.”  M.K. Atatürk

***

Kadına verilen değer ve önemin ehemmiyetine inemeyen, kadına verilen önemi hala içlerine sindiremeyen birçok kesimin, kadını hala ikinci sınıf vatandaş yerine koyması da bu sebeptendir…

Fakat en vahimi ise, kadının kendi değerini bilmemesi ya da bu değeri farklı algılaması, bugün bile kadını güç durumlara düşürmekten geri koymamaktadır…

Bilakis kadını:

-peçeden,

-çarşaftan,

-kafes arkalarından,

-ikinci sınıf vatandaş olmaktan,

-eşitsizlikten,

-çok eşlilikten,

-haksızlığa uğramaktan,

Ve en önemlisi,

Kadın olduğunun farkına varılmamasından kurtaran, bugün her fırsatta dil uzatmaktan geri kalmadığımız, “M.K. Atatürk” önderliğinde elimizde tuttuğumuzun ne zaman idrakine varılır acaba, o da ayrı bir muamma…

Erkek evladını doğuran da,

Onu yetiştirip, şekil veren de,

Onu medeni bir erkek olup, olmamasında tetikleyen de,

Erkeğe çok eşlilik hakkını veren / vermeyen de, “biz kadınlar yani "ana"lardır…

Unutmayalım ki;

Dünyaya şekil veren kadın,

Hayatın tadı denilen kadın,

Yıllar önce aldığımız hakları, tekrar kendi elimizin tersiyle itiyormuyuz, ne dersiniz?... 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum