Dinde Değişim ve Ayıklama

bu konuda bazı işbirlikçilerle anlaşmışlar, bazen çok sinsice, bazen açıkça hummalı faaliyete girişmişlerdir.Aşağıda sıralayacağım güçler, İslam dünyasında ve bilhassa (özellikle) Türkiye'de büyük bir din devrimi (veya devirimi) yapmaya karar vermişler,

(1) Emperyalist sömürgeci büyük devletler... (2) İsrail ve Siyonizm... (3) Katolik Kilisesi... (3) Merkezleri ABD'de bulunan üç büyük Evangelist Protestan kilisesi ve onların uyduları... (4) Türkiye'nin en büyük gizli gücünü oluşturan Sabataycılar ve Kripto Yahudiler... (5) Ülkemizde nüfusları ve nüfuzları sanılandan çok büyük olan Kripto Hıristiyanlar.

Bunlar ile bilerek veya bilmeyerek işbirliği yapan zümrelerin başlıcaları:

(1) Fazlurrahmancı ilahiyatçılar.

(2) Dinde değişim, yenilik, reform isteyen ilahiyatçılar.

(3) Mutezile inancını ve mezhebini kabul etmiş, fakat bunu gizleyen birtakım ilahiyatçılar.

Emperyalist, sömürgeci, globalleşme taraftarı güçler İslam'ın hangi taraflarını beğenmiyor ve değiştirilmesini istiyor?

(Bir) İslam'ın kadın konusundaki hükümlerini beğenmiyor, bu konuda işlerine gelmeyen hadislerin ayıklanıp çıkartılmasını istiyor. Onlar kadınla erkeğin mutlak olarak eşit olmasını, erkeğin aile reisi olmamasını, kadının açılıp saçılmasını, zinanın suç sayılmamasını istiyor.

(İki) Faiz ve ribanın haram olmaktan çıkartılıp helalleştirilmesini istiyor.

(Üç) Onları çok rahatsız eden İslami değer ve hükümlerden biri de cihad fi sebilillahtır. Cihad ile ilgili hadislerin "ayıklanmasını" istiyorlar. Onlara göre İslam'ın cihad farzı bir tür terördür ve mutlaka yürürlükten kaldırılmalıdır.

(Dört) İslam'ın iffet, haya, namus mefhum ve değerleri de onları rahatsız etmektedir. Bu hususta da yumuşama olmasını istiyorlar.

(Beş) Kur'andaki "Allah katındaki tek din İslam'dır" hükmünün değişmesini, bunun yerine "Dünyada üç hak ibrahimi din vardır. Hz. Muhammed'in risaletini, Kur'anı, İslam'ı inkar ve tekzip eden Ehl-i Kitab da kurtulmuştur ve Cennet'e girecektir" bozuk akidesinin kabul edilmesini istiyorlar.

(Altı) İslam'ın davet ve tebliğ vazifesinin tatil edilmesini, onun yerine Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü yapılmasını istiyorlar.

İşbirlikçilerin başını çeken Fazlurrahmancılar taqiyye yaparak kendilerini açık görüşlü Sünni Müslüman olarak tanıtıyor ve gösteriyor.

Fazlurrahman bozuk fırkasına göre 300'den fazla Kur'an ayetinin ve hükmünün bugün geçerliliği yoktur. Bunlar tarihsel hükümlerdir ve miadları dolmuştur.

Yine onlara göre binlerce sahih hadis mevzudur, uydurulmuştur, onların da ayıklanması gerekir.

BOP'un (Büyük Orta Doğu Projesi'nin) iki ana gayesi vardır: (1) İslam dünyasını iyice parçalamak, Balkanlaştırmak, ortaya sürü sepet küçük İslam ülkesi ve devleti çıkartıp, bunları birbirine düşürmek. (2) İslam dinini değiştirmek ve emperyalist Siyonistlerin ve Haçlıların istediği ılımlı, uysal, evcil, kendi istedikleri manada demokrat, sömürülmeye müsait (colonisable) bir İslam dünyası oluşturmak.

Bir soru: Emperyalistler İslam'da yenilik, değişim ve sekülerleşme işleri için büyük paralar harcıyor mu?

Harcandığından hiç şüphe edilmemelidir. Yenilikçi, reformcu, değişimci işbirlikçilerin büyük çoğunluğu bedavaya küçük parmaklarını bile oynatmazlar.

"Ayıklama" işinin bedavaya, Allah rızası için yapıldığını sanmak büyük saflık olur. Son yıllarda bu ülkedeki bütün dini hizmetlerin, yayınların, teliflerin, tercümelerin, araştırmaların, ayıklamaların, hizmetlerin veya sabotajların maddi menfaat ve ücret mukabilinde yapıldığı gerçeğini bilmemiz ve kabul etmemiz gerekir. Üzülerek söylüyorum: Maalesef Sünni cephede de garazsız, ivazsız, ücretsiz, fi sebilillah, hasbeten lillah hizmet çok azalmıştır.

Türkiye'de gerçekleştirilmek istenen dinde yenilik, dinde değişim, dinde reform, Fazlurrahmancılık fırka/mezhebinin yayılması, mezhepsizlik, teflik-i mezahib, sekülerleşme faaliyetleri içinde bazı islamcılar da var mıdır? Elbette vardır.

Yine bir soru: Türkiye Ehl-i Sünnet mezhebi mensupları başta "hadis ayıklama" işleri olmak üzere dönen dolaplardan haberdar mıdır?.. Maalesef büyük ölçüde değildir.

İlm-i Kelam alimleri bu şeytani faaliyetleri inceliyor, Müslüman aydınları ve halkı uyarıyorlar mı?.. Bu konuda çok az yayın ve reddiye vardır. Dört başı mamur bir kelam kitabı ise hiç görmedim. Bilen varsa haber versin.

Fazlurrahman adlı adam Pakistan'da zuhur ve huruc ettiği zaman binden fazla icazetli ulema, fukaha, müftü onu reddeden bildiriler ve fetvalar yayınlamışlar ve ülkeden kaçmasını sağlamışlardı. Bizde ise bu konuda fazla bir şey yapılmıyor veya yapılamıyor.

Peki bu işlerin, bu fitne ve fesadın sonu ne olacaktır?

Tahminlerimi söyleyeyim:

Kur'anı bile bile bozuk yorumlayanların, Sünneti ayıklayıp işlerine gelmeyen hadisleri çıkartanların, Fazlurrahman yolundan gidip nice muhkem ayetin bugün hükümsüz olduğunu iddia edenlerin, Müslümanları Şeriattan kopartıp sekülerleştirmek isteyenlerin, dinde değişim ve yenilik yapma işbirliğine girenlerin sonu iyi olmaz. Şu veya bu şekilde tokat yerler.

Kur'anı, Sünneti, Şeriatı, sahih ve temiz itikadı, Ümmeti korumayan sorumlu Sünniler de, vazifelerini yapmadıkları için suçludur. Fitne ve fesat yangınını söndürmeye çalışmadıkları için onlar da tokat yiyebilir.

Dinde değişim, dinde yenilik, dinde reform yapmak, hadisleri ayıklamak isteyen zihniyet din hizmetleri alanına kendi adamlarını sokmak için yıllardan beri sinsi faaliyet içindedir.

İtikadındaki bid'at, kendisini dinden çıkartan, yahut çıkartmayıp namazının sıhhatine mani olan bir kimsenin ardında cemaat olmam.

Bir örnek vereyim: Adam mezhepsiz yahut telfik-i mezahib taraftarı... Abdestli iken bir yeri kanıyor... Bu adam tekrar abdest almazsa Hanefilere imamlık yapamaz.

İstitraden şu hususu da belirteyim: Adam mücessime denilen bozuk mezhebin itikadını kabul etmiş. Allah'ın cismi vardır. İnsanlar gibi eli, yüzü, ayağı vardır. İner çıkar. Ciheti vardır. Allah zaman ve mekanla mukayettir... diyor. Böylesinin de ardında namaz kılınmaz.

Alevi kardeşlerimiz ve vatandaşlarımız kendi inanç ve meşreblerini korumak için canla başla çalışırken Ehl-i Sünnet çoğunluk maalesef yedinci derece derin uykuda.

Allah cümlemizi bir an önce hayırlı şekilde uyandırsın.

*(İkinci yazı)

Devlet ve Düzen

1. Devletimi severim ve korurum.

2. Bozuk düzene veya sisteme muhalifim, karşıyım.

3. Devlet ile düzen/sistem özdeş değildir.

4. Devlet kalsın, güçlensin, bozuk düzen gitsin, yerine iyi, adil, güzel bir düzen gelsin.

5. Devlet devamlıdır; düzen kopukluk, arıza ve kazadır.

6. Devlet insan haklarına, adil hukukun üstünlüğüne, milli kimlik, kültür ve tarihe dayalıdır; düzen bozuk bir ideolojiye dayanır.

7. Düzen ile devleti özdeş görüp, ikisini birden batırmaya ve çökertmeye kalkışmak, bindiği uçağı düşürmek veya üzerinde yolculuk yaptığı gemiyi batırmak gibidir.

8. Devlet cevherdir, düzen/sistem arazdır. Devlet cam sürahidir; içine su konulabilir, süt konulabilir, şarap konulabilir. Su, süt ve şarap düzendir.

9. Devlet konusunda konuşup yazanların, fikir ve görüş beyan edenlerin yeterli miktarda amme hukuku bilmeleri gerekir.

10. Batsın bu devlet, yerine iyisi gelsin lafı cinnettir. Devletimiz kalsın, bozuk düzen/sistem gitsin demek gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar