Doğu Karadeniz Esintileri -I- Ver Elini Görele...

Hem yıllık iznimin bir kısmını memleketimde geçirmek, hem sıla-i rahim yaparak anamın – babamın gönlünü almak, hem de Ramazan ayının son günleri ile Bayramı geçirmek için memleketim Görele’ye gitmeye karar verdim.

Epey zamandır da kendime zaman ayırmamıştım. İnsan ister istemez İstanbul’un yoruculuğundan sıkılıyor.

İstanbul güzel ama ağır bir şehir olmaya başladı. Trafiği derken, banal insanları derken, gürültüsü derken insan bir taraflara kaçmayı çok istiyor.

 Neden istemesin ki?

 İnsan İstanbul’da sürekli yaşasa bunalıma girer.

 Her neyse geceleyin başlayan yolculuğumuz trafik sorunu olmadan geçti.

 Ne Fatih Sultan Mehmed Köprüsü’nde trafik vardı ne de Bolu’ya kadar otobanda. Normal seyrinde gittik. Zaten gece yolculuğu olunca da fazla etrafı seyretme fırsatı olmadı.

 Her şey Samsun’a kadar güzel gidiyordu. Ancak Samsun Hacıömerli denen yerde feci bir trafik kazasına rastladım. Henüz birkaç dakika önce olmuştu kaza. Hala gözlerimin önünde gördüğüm manzara. Kamyonun ön tarafında duran üç cenaze ve elleri kopmuş insanlar.

 Allah korusun, çok dikkatli olmak gerekli trafikte. Bir anlık dikkatsizlik ve hata can kayiplarina neden oluyor.

 Şunu da söylemeden edemeyeceğim. Aslında bu bir serzeniş; hani hatırlarsanız bir reklam vardı Trabzon’dan Samsun’a bir GSM firmasının otobüsü kalkıyordu da bu iki hat arasında kesintisiz görüşme yapılıyor diye iddialı konuşuyorlardı. Hiç de öyle değilmiş.

 Arkadaşımla normal bir şekilde konuşurken tünele girer girmez görüşmemiz kesildi.

 Demek ki, reklamlara ve bu firmalara inanmayacaksınız.

 Yoksa tünelde kendi kendine konuşursunuz böylece.

 …

 Tekerlekler döndükçe memlekete yaklaşıyorduk. Ne güzel demiş güzel şair Sabahattin Ali;

"Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Mapus yata yata biter
Aldırma gönül aldırma"

terme.jpgYollar gide gide biterken aslında Karadeniz'e geldiğimi Terme’ye ulaşınnca anladım. Çünkü Terme ile birlikte denizle buluşuyoruz ve artık sahilde tüm il ve ilçeler boncuk boncuk önümüze dökülüyor.

 Terme Karadeniz sahilinin sayfiye yerlerinden biri. Arazisi düz ve sahili kumsal. Terme’nin doğu çıkışında yeşillikle kumsalın buluştuğu bir plaj var. Hatta orada karavanlarla veya tek odacıklı çadır evlerle yataklı kalma imkânı var.

 Samsun’un üçüncü büyük ilçesi olan Terme’yi on – onbeş dakika geçtikten sonra karşımıza Ünye çıktı.

 Ünye de Doğu Karadeniz sahillerinde beğendiğim ilçelerden biri. Kendini geliştirmiş ve arazisi düz. Sahili de Terme’yi aratmıyor.

unye.jpg Ünye, Ordu ilinin en büyük ilçelerinden biri ve tarihi bir şehri. Hatta Ünye konumundan dolayı Orta Karadeniz ile Doğu Karadeniz için stratejik önemi olan önemli bir şehir.

 Ünye’yi geçince muazzam bir yapı karşımıza çıkıyor; 3825 metre uzunluğundaki Fatsa’dan geçen Nefise Akçelik (Hapan) Tüneli.

 Sanki gizemli bir yere girilmiş ve çıkışı yok gibi bir tünel. Uzadıkça uzuyor. Karayollarını tebrik etmek gerekir; Türkiye’ye böyle bir tünel kazandırarak.
011nefiseakcelikordu-bolaman2.jpg
 Aslında Doğu Karadeniz Otoban yolu uzunlu – kısalı tünellerle dolu. Zaten bu tüneller olmasa yollar daha sıkıcı olur.

 Çok iyi hatırlıyorum bu 3825 metrelik Nefise Akçelik tüneli olmadan önce Fatsa’nın yolunu. Kıvrım kıvrım yoldu neredeyse. Bazen ikinci vitese bile geçemiyorlardı sürücüler. Hele bir de önünüzde ağır yük taşıyan araç varsa zaman geçmek bilmiyordu. O Fatsa’yı geçmek epey sıkıntılıydı önceden ama şimdi artık eskisi gibi değil. Hem yol kısaldi hem de tehlike azaldı.

 …

 Fatsa derken Perşembe ve hemen ardından da Ordu Merkeze gelmiş bulunduk. Ordu artık kendini aşmış durumda. Modernleşmeye doğru giden Ordu’da güzel mimari yapılarla beraber şehre farklı bir görüntü veren teleferik de mevcut.

 Belki de Türkiye’nin birbirine en yakın iki sehri Ordu ile Giresun. Neredeyse göordu-teleferik-300x205.jpgz açıp kapatıncaya kadar Ordu’dan Giresun’a geçiyorsunuz.

 İki şehrin arası 44 km.

 İki şehrin arasında Gülyalı, Piraziz ve Bulancak ilçeleri var.

 Gülyalı ile Piraziz’in birleştiği yerde şu an büyük bir havaalanı inşaatı var. Bakalım yıllardır iki şehrin beklediği bu havaalanı söz verilen tarihte bitirilecek mi? Göreceğiz.

 …

 Giresun, Doğu Karadeniz’in en eski yerleşim yeri olan ve kültür zenginliği de fazlasıyla mevcut bir şehrimiz.

 Sahil otobanı şehre ayrı bir hava katmış ve modernleşmesinde ivme kazandırmış.


giresun-kalesi.jpg
 Ancak bu otobanın en büyük menfi tarafı halkı denizden uzaklaştırmışlar. Otoban sahili kestiğinden insanlar denizle buluşamıyor.

 Giresun dediğim gibi tarihi bir şehir. Burada kadın savaşçıları olan amazonların da yaşandığı söylenmekte.

 Doğu Karadeniz’in tek yaşanabilir adası da Giresun’da mevcut. Ancak, Giresunlular bu adadan istenildiği gibi yararlanamiyor. Aslında bir doğa harikası olan ada acilen turizm için büyük kazanç haline getirilmelidir.

 Giresun’un bir özelliği de İstiklal Mücadelesinde hiç işgal edilmemiş olması. Hatta Giresun uşakları istiklal mücadelesinde büyük gayret sarf etmişler ve Giresun’dan kilometrelerce ötede Afyon şehitliğinde şu an ebedi istirahatgahlarında yatmaktadırlar.

 Eğer Giresun’a gidecekseniz mutlaka Giresun Kalesine çıkın. O kaleden yeşille mavinin ahenkle dans ettiği Giresun’un doğal ve modernleşmeye giden güzelliğini uzun uzun temaşe edersiniz. Çünkü bu güzellikten gözünüzü alamayacaksınız kesinlikle.

 …

 Giresun Merkezini geçtikten sonra sahilin en küçük ama en aktif ilçelerinden biri olan Keşap’a varacaksınız.

 kesap.jpgKeşap, Giresunlular tarafından o meşhur çuvala giren yılan ve Keşaplı hikayesiyle bilinir. Hani derler ya bazı yerler için yılanla çuvala girdiğinde yılan çuvaldan kaçarmış. İşte Keşaplı ile yılan da bir çuvala girdiğinde yılan hemen çuvaldan atarmış kendini.

 Hatta bir zamanlar Keşap’ın merkezine böyle bir heykel dikilmişti ama şimdi geçerken göremedim. Demek ki kaldırmışlar.

 Keşap’ı geçtikten on – onbeş dakika sonra Espiye’ye varıyorsunuz.

 Espiye, Giresun’un sahildeki en düz arazisine sahip bir şehir. Çepni Türklerinin yoğunlukta yaşamış olduğu Espiye, İstiklal Mücadelesinde önemli bir konumda olduğunu tarihi vesikalardan görüyoruz.

 Espiye, son zamanlarda modernleşme ve büyüme çabalarıyla Giresun’un önemli bir ilçesi haline gelmiş durumda.

 Konumu itibariyle ve çalışkanlığıyla da bunu hak etmekte.

 Espiye’nin önceden bağlı olduğu tarihi ve otantik Tirebolu ilçesine geldiğimizde farklı bir görüntüyle karşı karşıya kaldık. Çünkü Tirebolu, Giresun’un hem en eski, hem de en turistik bir şehri.

 Evet, artık Görele’ye iyice yaklastik. Çünkü Tirebolu’dan sonra ver elini Görele.

 Görele, anamın, babamın, atalarımın yaşadığı bir şehir.

 Giresun’un doğu kapısı olan Görele, diğer şehirler kadar tarihi ve doğal güzelliği mevcut bir şehir. En büyük handikabı ise insanları. Çünkü Göreleliler şehirlerini tamamıyla sahiplenemiyorlar ve hak ettiği değeri veremiyorlar.

 gorele.jpgGörele de diğer bazı şehirler gibi otoban yüzünden denizden kesilmiş bir ilçe. Yirmibine yaklaşan merkez nüfusu olan Görele, Giresun’un diger ilçeleri gibi son zamanlarda kendini geliştirememiş.

 Birçok eksiği mevcut ama kısa zamanda telafisi mümkün. En büyük sorun sanayi sitesinin kurulmaması ve sanayileşmenin az oluşu.

 Sanayiyle birlikte istihdam sorunun azalması mümkün. Onun için Göreleliler bilhassa gurbetteki Göreleliler yatırımlarını bu güzel şehre yapmaları gerekmekte.

 Görele de diğer Ordu ve Giresun ilçelerinde olduğu gibi Çepni Türkleri mevcut. Aslında Çepni Türkleri de araştırılması gereken önemli bir konu.

 Nasipse bir başka yazımızda da sizlere Çepni Türklerinden ve diğer gezilerimizden bahsedeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.