Fatma Ç. KABADAYI

Fatma Ç. KABADAYI

Eleğiniz Var mı?

İnce eleyip sık dokumak için elek istemiyorum.

Unumu eleyip eleğimi duvara asmak için de değil elek isteyişim…

Gereksiz insanları hayatımdan elemek için elek lazım. Eleğin gözleri küçük olmalı, gözünüzde küçülenleri eleyebilmek için…

Bazen çileden çıkarsınız; çıkarırlar. Başkaları yüzünden başınız ağrır. Kendinize kızarsınız düşününce. “Ne işi var bu şahsın benim hayatımda?” dersiniz. Dedirtirler. Yüz verdikçe astar isteyenler olur, sizi kullanmaya kalkanlar da.

Hayat o kadar kısa ki. Ona buna üzülmekle, basit şeylere canını sıkmakla geçirilemeyecek kadar da değerli. Üstelik bu şahıslar sizin veriminizi, huzurunuzu kaçırdıklarını bilmezler, anlamazlar “Ne oldu?” diye soranlar bile olur. Ya da sormayı bile akıl edemeyenler…

Ben sık sık eleğimi elime alır, çevremde bulunan gereksiz şahısları eler, hayatımdan çıkarırım. Bu kişi bana dünya ve ahiret hayatımda faydası dokunmayacak kadar boş ise dünyamda ne diye ona yer vereyim? Bazıları için “Olsa ne olur olmasa ne olur?” deriz biz. Bahsettiklerim onlar. Böyleleri gitmemekte ısrar da ederler. Kararlı olduğunuzu anlayana kadar omzunuzda bir yüktür.

Tanıştığınız herkes hayatınızda mı kalıyor? Elbette hayır. Sadece değer verdikleriniz, size değer verenler…

Gereksiz olanları elemek lazım. Çünkü onlar hayatı daha da zorlaştırırlar.

Kimleri mi eliyorum; yalan söyleyenleri, çok konuşup boş konuşanları, küçücük menfaatler için kırk takla atanları, her şeyi kendisinin bildiğini sanan ama bir şey bilmediğinin farkında olmayanları, her günü birbiriyle aynı olanları - bunlarla da sohbetiniz aynı düzende sürer gider- işte bu insanı çok sıkar. Düşünsenize her muhabbetinizde aynı anılarını anlatan, konuşacak bir şeyi olmadığı için “Eeeeeee, anlat.” diyen birini mi tercih edersiniz yoksa onu dinlerken vaktin nasıl geçtiğini anlamadığınız ve anlattıklarınızla paylaşımlarınızı artırabileceğiniz birini mi? Bana “Anlatsana,” dendiğinde kesinlikle susarım ve şahısla arama bir virgül koyarım. Konuştuğunda ondan öğrenebileceğiniz hiçbir şey yoktur.

Başka mı? Başka sebepler de var elbet.

Dedikodu yapanları - ki bunlar o kadar zarar verir ki size tahmin edemezsiniz- size başkalarının gıybetini yapan sizin gıybetinizi yapmayacak mı sanıyorsunuz? Ben bu yüzden birçok arkadaşımı başka bahanelerle hayatımdan çıkardım. Öyle rahatlatıyor ki insanı bu. Hem vaktinizi çalan, hem sizi günaha sokan birinin yanınızda ne işi var? Ahiret kardeşliği diye bir şey duydunuz mu? Peki hayatınızda ahirette kardeşiniz olmasını istediğiniz birisi var mı?

Bazıları da çıkar için dost görünür. Etrafınızda vardır. Bir gün arayıp “Nasılsınız?” demez fakat işi düştüğünde sizi ne yapar eder bulur, bir de sitem eder, suç bastırır. “Unutulduk, sen aramazsın ben ararım, hayırsız,” gibi laflar ederler. Bir düşün neden aranmadığını?

Eskiden insanları kırarım diye bazı şeyleri söyleyemiyordum.

Şimdi söyleyebiliyor muyum? Hayır.

Ama başka yollarını buldum.

Onları kırmadan Basit bahanelerle arkadaşlığımı bitiriyorum. Sizi bilmem ama konuştuğunda bana bir şey öğretmeyen, dertliyken acımı azaltamayan, neşeliyken sinirimi bozan, taşıdığı bedeni kimin yarattığını unutmuş, başkalarının düşüncelerine saygısı olmayan, ikide bir de aradığı halde neden aradığını kendisi de bilmeyen, kendini geliştirmek yerine millete öğüt vermeye kalkan kimselere ihtiyacım yok.

Ben sevdiğim insana vefalıyımdır. Öğrencilik yıllarımdan beri haberleştiklerim, ilk öğrencilerimin ailelerinden görüştüklerim, ev sahiplerim, iş arkadaşlarım… Vefayı da bilirim vebayı da.

Yılan bizi bir delikten ancak bir kere ısırabilir. Eğer aynı delikten ikinci kere ısırılıyorsanız sorun bizdedir.

Unumu eleyip eleğimi duvara asmak için değil elek isteyişim…

İnce eleyip sık dokumak için de elek istemiyorum.

Var mı fazla eleğiniz? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.