Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

Geçmişten Günümüze Rüşvet ve Yolsuzluk

Geçmişten Günümüze Rüşvet ve Yolsuzluk

Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?”(Bakara:2:44)

Rüşvet ve yolsuzluk kadim bir hastalıktır.O, sadece Ahd-i Atik ve Ahd-i Cedit yada Kur’an kaynaklı bir yasak değil Babil’in Hammurabi Kanunu‘ndan, Roma’nın “Oniki Levha Kanunu”na, Mısır’ın “Anastasi Papirüsü”nden kadim Sümer yasalarına kadar gayri meşru olarak kabul edilegelmiş bir ahlâksızlık ceşididir. Demek ki gayri ahlaki görülmesine rağmen rüşvet ve yolsuzluk her toplumun tarih boyunca tecrübe ettikleri bir sosyal gerçektir.

Sümerolog Veysel Donbaz, M.ö. 4 bin yıllarına ait tabletlerde rüşvetin ilk yazılı belgesini tespit etmiş ve kil tabletlere yazılmış bu belge bugün İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmaktadır. Yazı, dil, tıp, astronomi, matematik gibi eğitim sahalarında ilk olma özelliği taşımasına rağmen Sümer medeniyetinde muallimlerin talebe velilerinden rüşvet aldığının belgelenmesi manidardır. Eğitime öncülük yapan bu medeniyetin eğitim sistemini veya bu medeniyetin üzerini salt bu yüzden  çizmek kaş yapayım derken göz çıkarmak yani daha büyük bir tutarsızlığa imza atmaktır.Rüşvet  asla meşru olamaz hatta o bir ahlaksızlıktır ancak tarihi ve sosyal bir gerçeklik olduğundan onunla beraber yaşamasını bilmek durumudayız.

Düşünebiliyormusunuz ? İslam tarihinin en parlak çehresi İbni Abbas’ın dahi kendisi Basrada vali iken adı yolsuzluk iddialarına karışmıştı.(İbni Kesir:el Bidaye Vıı. Syf 323) Şimdi burdan yola çıkarak nebevi iltifata mazhar, ilmiyle amil bu zata atılan iftiralara ve ithama kulak mı kabartacağız?

Osmanlı’da Orhan bey zamanında Bursa kadısı  Çandarlı Kara Halil Pasa’nın rüşvet aldığı söylenir. I.Beyazid döneminde rüşvetin adalet teşkilatına kadar girdiği bilinir.

Osmanlı’nın ilk dönemlerinde yani ahlâkın ve fütuhat ruhunun doruklarda olduğu dönemlerde dahi böyle bir ahlaksızlığın görülmesi elbette bizim Orhan bey ve I. Beyazıd dönemi devlet-i aliyesine kazan kaldırmamızı gerektirmez. Osmanlı melek bir medeniyet değildir. Her ne kadar rüşveti gayri meşru ve gayri ahlaki kabul etsekte bu tür münferit yolsuzluklardan yola çıkarak hükümetleri ve devletleri şeytanlaştırmak doğru olmaz. Zira tepki dahi adaletli olmak zorundadır.

Osmanlı’nın en güçlü olduğu dönemlerde dahi Kanuni Sultan Suleyman'ın damadı yani Mihru Mah sultanın eşi Rüstem Paşa rüşvet almasıyla bilinen ve sadrazamlığı döneminde servetine servet katmış bir zattır.. Hatta Fuzuli, “Şikayetnamesinde” “Selam verdim rüşvet diye almadılar” diyerek bu durumu hicveder.Kanuni Sultan Süleyman gibi Osmanlı’nın en haşmetli padişahı döneminde dahi yolsuzluk ve rüşvet sosyal bir gerçek olarak karşımıza çıkar. Elbette bu ahlaksız tutumlar cezasız kalmamalıdır lakin devlete bu sosyal gerçeklikten dolayı kazan kaldırmak doğru olmaz.

Atatürk döneminde Tarım bakanlığı yapmış olan Mehmet Şakir Kesebir, Edirne milletvekili Mustafa Faik Öztrak gibi CHP li milletvekillerin Şeker şirketi kurarak isimleri Şeker piyasasını ele geçirerek yolsuzluk yaptıkları iddilarıyla anıldı. Atatürk’ün büyük bir lider olduğuna inananların dahi anlaması lazim ki: Her dönemde yaşanan gayri meşru bir olaydan yola çıkarak hükümete kazan kaldırmak insafsızlıktır.

Atatürk dönemi Emniyet müdürü ve İstanbul Belediye reisliği yapan Muhittin Üstündağ bizzat İsmet inönü tarafından kendisine dava açılmış Atatürk’ün sevdiği bir isimdir.Kendisinin ismi otobüs alımlarında yolsuzluk çıkmasıyla ilgilidir.

1939’lu yıllarda Celal Bayarı’n oğlu Refii Bayar kurduğu Gemi şirketiyle yüzde 4-6 iskanto ile vurgun yapıyordu.

 12 Eylül sonrası Tahsin Şahinkaya, Amerikalı Loockhed Firmasından rüşvet aldığı tescil edilmesine rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.

Yakın tarihimize gelecek olursa 1989’da ki CHP’li Belediye başkanı Nurettin Sozen’in İSKİ skandalı özellikle bugün her fırsatta hükümete kazan kaldıran CHP’lilerin hatırlaması gereken bir gerçektir.Ergun Göknel zihinlerden malesef silinmiş gibidir.

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde ismi bir çok yolsuzluğa karışan ve sonra Rahşan affıyla bağışlanan Kemal Kılıçdaroğlu rüşvet ve yolsuzluk adına başkalarını itham etme liyakati olan en son kişidir aslında.

Özellikle CHP tarihi yolsuzluklar tarihidir. iş o kadar çığrından çıkmıştır ki Deniz Baykal Mustafa Sarıgül'ün yolsuzluk dosyasını CHP Genel Kongresinde teşhir etmiştir.

Bedrettin Dalan’ın İmar yolsuzlukları Mesut Yılmaz’ın ihaleye fesat çıkardığı için suçlu bulunması,Tansu Çillerin, başbakanlıktan sonra iki milyon dolar kadar servetinin artmış olması,Mercimek davaları ve Deniz Feneri olayları gösteriyor ki rüşvet,yolsuzluk her ne kadar gayri meşru ve ahlaksız olsada diğer suçlar gibi sosyal bir gerçektir hoş görülemez ancak onlarla beraber yaşamanın yolu bulunmalıdır.

Bunlardan yola çıkarak devlete kazan kaldırmak ve insanları sokağa dökerek cemiyette tedhiş ortamı yaratmak bir takım siyasilerin gazına gelerek istismar olmaktan başka birşey değildir. Birilerini yok etmek için silaha monte edilen susturucu gibi olmamalıdır yolsuzluklara karşı tepkilerimiz.

Bugün özellikle özellikle bazı çevrelerin en büyük argümanı yolsuzluk ve rüşvet ile ilgilidir.. Güya bu gerekçeyle hükümete baş kaldırmakta ve yolsuzluk sicili oldukça kabarık CHP-MHP gibi partilere dahi bazı bölgelerde oy toplayabilmektedir.Oysa hakiki anlamda sicili bozuk partiler bunlardır.

Her sivil hareket ve fırka öncelikle kendine bakmalı , yasal ve meşru olmayan yollardan yapmış olduklarını sorgulamalıdır.Yoksa yolsuzluklara tepkilerimiz yok etme maksatlı bir silah susturucusu gibi kullanılmamalıdır.Sadece menfaatlerimize mugayyir oldugu zaman degil her daim adalet hatrına sesimizi gür çıkarabilmemiz gerektigini unutmamalıyız.

Zira Rabbimiz Bakara suresi 44'de şöyle der :

Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.