Gösteriler ve protestoların anlamı

Üniversite öğrencisiyseniz veya üniversitede öğrenci okutan anne-babaysanız müjdeyi Star yazarı Mustafa Kartoğlu’nun yazısında okuyup sevinmişsinizdir: Başbakan Tayyip Erdoğan üniversite harçlarının kaldırılması talimatını vermiş... Bütçeye 1 milyar TL’nin üzerinde bir yük getirecek olmasına rağmen hem de...

Özellikle dar gelirli aileler ile çalışarak okuyan öğrenciler için sevinçli bir haber bu.

Benim bu haberden hareketle ayrıca bir sevincim var: Üniversitelerde siyasilerin ziyaretleri harçların protesto edilmesi yüzünden kâbusa dönüştüğü gibi, protestocu gençlerin hayatını kaydıran gelişmeler de yaşanıyordu. Okullarıyla ilişkisi kesilen öğrenciler yanında cezaevlerini boylayanlar da oldu.

Harçlar kalkınca harçlar yüzünden protestolar tarihe karışır, meydana gelen nâhoş gelişmeler yaşanmaz diye sevinmemi herhalde mazur görürsünüz.

Sonunda bir iyileştirme getirdiğine göre epeydir zihnimde taşıdığım bir soruyu artık sorabilirim: Bir iyileştirmeye sebep olabiliyorsa neden protestolar çok sert bir biçimde cezalandırılıyor?

Protesto eylemleri yapılmasaydı üniversitelerde harçların öğrenciler ve aileleri için ciddi bir sorun olduğu muhtemelen fark edilmeyecekti.

Ak Parti’nin böyle bir üslubu var: Hak veya iyileştirme taleplerine olumlu yaklaşmıyor; verilmesi gereken bir hak varsa veya iyileştirilmesi gereken bir durum söz konusuysa, o yolda adım atmayı kendi görevi biliyor da ondan... ‘Kürt sorunu’ ile ilgili tavırlardan da bildiğimiz “Siz istemeyin, biz zaten veriyoruz” üslubu...

Hiç kuşkusuz bir yanlış algılama bu. Eğer insanlar sadece kendilerine verilenlerle yetinselerdi, bugün hâlâ pek çok doğal hakkımızdan mahrum kalırdık. İnsanlık tarihi verilenden fazlasını talep eden, gördükleri yanlışlığı bir biçimde hatırlatan eylemler ve eylemciler sayesinde kazanılmış hakların tanığıdır.

Gösterileri, protestoları haklı-haksız diye ayırmak yerine, insanların eylemlerini rahatlıkla sahneye koyabilecekleri mümkün olduğu kadar geniş bir yasal zemin oluşturmak gerekiyor.

Tayyip Erdoğan’ın kendisinin de, hem gençlik günlerinde hem de siyasete atıldıktan sonra pek çok gösteriye katıldığını, gaspedilmiş hakların talebi için yapılan protestolarda ön saflarda yer aldığını biliyoruz. Her uygar insan gibi o da yapılan yanlışlıklara karşı sessiz kalmamış, sesini yükseltmiştir.

Başkalarının yanlışlarına karşı hak talebini yerinde görüyor da, birileri kendi hükümetleri döneminde hak talep eden eylemler yapmaya kalktığında bunu yersiz görüyor olabilir mi Ak Parti?

Sanmıyorum. Hem kötü bir çifte standart örneği teşkil edeceği için sanmıyorum, hem de hak talebini duruma göre değişen bir özgürlük alanı olarak görme yanlışlığına düşebileceklerini düşünmediğim için...

Doğrusunu söylemem gerekirse, gösteriler ve protestolara gereğinden fazla tepki verdikleri için üniversiteler ile kolluk kuvvetlerini, yapılanları cezalandırılması gereken suç olarak gördüğü için yargıyı suçlamak da içimden gelmiyor. Sonuçta icraatları yasalar veya siyasilerden aldıkları emir ve talimatlarla sınırlı birer devlet görevlisi onlar... Sorun yasalardan kaynaklanıyorsa yasaları değiştirmek, uygulama yanlışlığı yapılıyorsa bundan vazgeçirmek siyasilerin görevi...

Harçlar konusunda yapılacak iyileştirme siyasilere bu gerçeği hatırlatacağı için de beni sevindiriyor

Önceki ve Sonraki Yazılar