Halk isterse ne olur ne olamaz?

Baykal yaptığı açıklamada, daha doğrusu CHP'nin başına tekrar dönüp dönmeyeceği yolundaki bir soruya, "Halk isterse dönebilirim" demiş. Bu söz ilk planda Baykal'ın halkın irade ve isteğine duyduğu saygıyı gösterir görünüyor.

Gerçekten Baykal halkın iradesini bu kadar önemsiyor, egemenliğin millete ait olduğuna inanıyor mu?

Bir siyasetçi için demokratik olduğu ileri sürülen sistemlerde egemenliğin halkta olduğunu kabul etmek ve bu iradeye boyun eğmek bir mecburiyettir. Ancak, bu noktada akla başka olaylar ve o olaylar karşısında takınılan tavır geliyor. Bunun en son örneğini anayasa değişiklik paketi ve buna karşılık Baykal liderliğindeki CHP'nin tavrı geliyor.

Bilindiği gibi anayasa değişiklik paketi TBMM'de kabul edilen maddeleri ve tümü olarak aldığı oy itibariyle halkın oyuna sunulması anayasa gereği. Bu bakamdan değişiklik paketinin yürürlüğe girebilmesi için referandumda seçmenin çoğunluğunun oyunu alması gerekiyor. Kısacası son sözü halkın söylemesi söz konusu. Ne var ki, Baykal ve ekibi anayasa değişiklik paketinin halkın önüne gitmesi ve halk iradesinin tecelli etmesini engellemek için değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne götürme hazırlığı içinde olduklarını biliyoruz. Bu köşede referandum söz konusu olan bir konuda Anayasa Mahkemesi'ne gidilmemesi gerektiğine dair görüşümü birkaç kere ifade ettim. Anayasa değişikliği konusunda son sözü yargının değil halkın söylemesinin daha doğru olacağına dikkat çektim. Çünkü değişikliğin halka gitmesini engelleyecek bir yaklaşımın halka güvensizlik anlamına geleceğini, egemenliğin millette olduğu ilkesine ters düştüğünü hatırlatmıştım. Şu anda anayasa değişiklik paketi Cumhurbaşkanı Gül tarafından imza edilip Resmi Gazete'de yayınlanmadığı için CHP'nin Anayasa Mahkemesine gitmesi mümkün olmuyor. Ancak, imza toplamaya çalıştıkları bunun için DSP ve bağımsız milletvekillerinden imza istediklerini, değişiklik paketini iptal ettirmek için her türlü gayreti sarf ettiklerini bundan sonrada edeceklerini biliyoruz.

Lafı uzatmaya gerek yok. Sayın Baykal mademki halkın isteğini ve iradesini bu kadar önemsiyor ve genel başkanlığa halk isterse yeniden dönebileceğini ifade ediyor da aynı şey anayasa değişikliğinde niçin akla gelmiyor, niçin halkın istek ve tercihinin ortaya çıkması beklenmiyor?

Acaba Baykal halk derken sadece partisi mensuplarını mı kastediyor? Öyle ya "Halk isterse dönebilirim" derken sanıyorum toplumda değişik parti tabanlarında da Baykal'ın geri dönmesi için kampanyalar yürütülmesini bekliyor olamaz. Geri dönmeye çağıracak olan CHP teşkilatı ve delegeleridir.

Görünen o ki Baykal'ın halk anlayışı ile bizimki arasında fark var. Biz halk derken milletin tümünü Baykal ise sadece CHP teşkilatı ve yanlılarını anlıyor. CHP'nin bir türlü halkın çoğunluğunun desteğini alarak tek başına iktidar olamayışının arkasında yatanın bu yanlış halk anlayışının olup olmadığının CHP tarafından düşünülmesi gerekiyor.

Elbette kendilerini toplumun küçük bir kesimine hapsetmeleri Baykal ve CHP'lilerin bileceği iştir ama, bu anlayış siyasetin toplumla bütünleşmesini, devlet-millet kaynaşmasını engelliyor. Milletine güvenmeyen, potansiyel tehlike gibi gören bir anlayışın devamına zemin hazırlıyor. Bu bakımdan siyaseti dizayn etmek isteyenlere bu fırsatı vermek için istifa ettiğini açıklayan Baykal CHP'nin yeniden dizaynını sadece bir lider değişikliği ile izah etmemelidir. CHP ve siyasetin topyekün yeniden dizaynı için öncelikli olarak yukarıda sözünü ettiğimiz topluma güvensizliği esas alan zihniyetin değiştirilmesine ihtiyaç vardır. Yoksa yapılacak tüm değişiklikler kabukta kalacak, sakat anlayışlar farklı kadrolar eliyle sürdürülecektir. Bir diğer ifade ile halk isterse Baykal istifa ettiği koltuğa yeniden dönebilirken, anayasa değişikliğinde halkın bir yetkisinin olamayacağı anlayışı devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar