Halkoylamasına gidiyoruz, seçime değil...

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 12 Eylül günü yapılacak halkoylamasına kadar yürüteceği kampanyanın müziğinde karar kılmış; "Recebim, Recebim..." nakaratlı türküyle çıkılacakmış kitlelerin karşısına... MHP Barış Manço'ya ait "Hayır, bin kere hayır" şarkısını kampanyada kullanmak niyetindeydi; rahmetlinin ailesi izin vermediği için niyet suya düştü. Ak Parti de Ahmet Kaya'nın seslendirdiği 'Şafak Türküsü'yle kampanyasını yürütmeyi düşünüyormuş...

Kampanya bayağı eğlenceli geçeceğe benziyor.

Daha önce de sözünü etmiştim: Birkaç kez halkoylaması yapıldığı dönemlerde bazı yabancı ülkelerde bulunmuştum; hiçbirinde kampanyaların bizdeki kadar çekişmeli geçtiğini, ortalığın şarkılarla inletildiğini hatırlamıyorum. Beş yıl önce Avrupa'nın kaderini belirleyecek anayasa referandumu yapıldı bazı ülkelerde; katılımın yüksek olması, sandıktan kendi istedikleri sonucun çıkması için partiler çok çalıştı; yine de bizdeki türden bir gürültü kirliliği söz konusu değildi.

Halkın yararına olduğu iddiasıyla yapılmak istenen değişiklikler için gidilir halkoylamasına; konuyla ilgilenenler oy kullanma zahmetine katlanır, umursamayanlar da çok olur. Sandık tarihi yaklaştıkça duvar ilânları çoğalır, radyo-TV tartışmaları hız alır, oylamanın heyecanlı tarafları bildiri dağıtır... O kadar...

Bizdeki olağanüstü heyecanın sebebini dışarıdan bakan biri anlamakta zorlanabilir.

Muhalefet partileri çok daha sakin gidilebilecek halkoylamasını iktidar için bir güvenoylamasına, CHP'nin yeni genel başkanı da kendisi için bir liderlik sınavına çevirince, iktidar partisi geri mi kalacak? O da Meclis'ten geçirinceye kadar bayağı emek verdiği anayasa değişikliğini halka da onaylatmak için bütün ağır toplarını meydana sürerek meydanları hareketlendirmeye hazırlanıyor.

Gürültü arasında unutulan ve korkarım ki, ancak oy kullanmamızın ertesinde ayılacağımız bir gerçek var: Halkoylamasının konusu... "Hani benim Recebim?" türküsüyle gidilen halkoylamasında, yüzbinlerce Recep'in, Kemal'in, Fatma'nın, Zeynep'in hakları ve özgürlükleri ile yaşadıkları ülkenin demokrasisi ve refahı oylanacak; bunu dikkate alan pek yok...

Halkoylamasını bir tür seçim atmosferi içerisine sokmakta yararları var muhalefet partilerinin; oylanacak anayasa değişikliği paketini kötülemek için ellerinde yeterli malzeme yok ne de olsa. Ne diyecek yani CHP ile MHP? "Sendikalara ek haklar getiriliyor, biz bunlara karşıyız" veya "Kadın-erkek eşitliğini tahkim ve takviye eden maddelere hayır" mı?

Bunları diyemeyecekleri için Ak Parti'nin ve liderinin üzerine gitmeleri doğal...

İyi de Ak Parti neden kampanyayı oylanacak paketin içeriği üzerinde yoğunlaşarak götürmüyor? Kadınlara, işçilere, adaletin yavaş işleyişinden rahatsız olanlara, varolan mahkemelerde haklarını alamadığı için kara kara düşünürken Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı tanınmasından memnun olacaklara, 12 Eylül mağdurlarına, darbe döneminde çıkartılan yasaların gadre uğrattıklarına hitap etse daha doğru olmaz mı?

Ülkenin daha demokratik olmasına ve hukuk devletine giden yolun kısaltılmasına "Recebim, Recebim..." türküsüyle karşı çıkanlara takınılacak en iyi tavır, halkoylamasını konusunun sınırları içinde tutmaktır.

İçerikte yoğunlaşan bir kampanya halkoylamasını 'Ak Parti'ye karşı diğerleri' kıskacına sokmak isteyenlerin çabalarını boşa çıkartır ve oylamayı, gerçekte olduğu gibi, 'demokratlar ile demokrasi karşıtları' eksenine yerleştirir.

Öyle bir ekseni sürekli hatırlatarak gidilecek bir halkoylamasında CHP ve MHP'nin ülkenin değişik köşelerindeki yöneticileri bile 'Hayır' oyu kullanmaktan utanır, anayasa paketinin halk tarafından reddedilmesine vesile olmaktan kaçınırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar