Hem Vesayet Düzeni Bitirilmeli Hem de Kokuşma Son Bulmalıdır

SON karakol baskınında ve fakir vatan çocuklarının şehit olmasında:

1. Büyük ve affedilmez ihmal vardır. Teröristlerin saldırı yapacaklarına dair medyada haberler çıkmış olmasına rağmen gereken tedbirler alınmamıştır.

2. Halkoyuyla seçilmiş iktidarı, ya darbe ile ya da darbemsi entrikalarla devirmek isteyenler karakol baskını ve askerlerin şehit olması karşısında (a) Çok üzülmüş göründüler timsah gözyaşları döktüler, (b) Pek belli etmiyorlar ama hayli de sevinmişe benziyorlar.

3. Gereken tedbirler alınmış olsaydı... Baskına uğrayan karakola terörle mücadele konusunda uzman askerî personel yerleştirilmiş olsaydı...İşe yarar istihbarat yapılmış olsaydı... Medyada çıkan "Terör hadiseleri olacak, baskın olacak..." haber ve uyarıları gözardı edilmemiş olsaydı, teröristler başarılı olamayacaktı, askerlerimiz ölmeyecekti.

4. Görülüyor ve anlaşılıyor ki, Ergenekon'un henüz dişleri sökülmemiştir. Ergenekon hâlâ ayaktadır. Ergenekon, yumruğunu vurmakta (vurdurmakta), balyozunu indirmekte (indirtmektedir.)

5. 1919 ve 1922 yılları arasında İstanbul galip devletler tarafından işgal edilmişti. İşgal kuvvetleri elbette hayli zulüm yapmıştır. Lakin o zalimler, İslâm kadınlarının başörtülerine, tesettür kıyafetlerine karışmamışlardır. İşgal altındaki İstanbul'da Müslüman kız öğrenciler başörtüleriyle okullarda ve üniversitede okuyabilmişlerdir. Din okullarında din ilimleri okutulmuştur. Tekâya ve zevâyada zikrullah yapılabilmiştir.Ayasofya'da ezanlar okunmuş, beş vakit namaz kılınmıştır. Bugün, İslâm yurdu Türkiye'de bazı zalimler, vaktiyle zalim işgal kuvvetlerinin bile yapmadığı, yapmaktan korktuğu, çekindiği zulümleri yapmaktadır Müslümanlara...

6. Şu anda ülkemizde büyük ve tarihî bir "Halk iradesi ve halkın temel hakları" devrimi yapılmaktadır. Statükocular, vesayet demokrasisi taraftarları, Kemal'le ilgisi olmayan Kemalist ideoloji taraftarları, bir kısım Sabataycılar, bir kısım Kriptolar buna karşı koymaktadırlar ama başarılı olamayacaklardır. Çünkü artık ülkemizde darbeler, tepeden inme devrimler, zalimane realpolitikler devri kapanmıştır.

7. İslâm dinini ve Müslüman çoğunluğu ülke için büyük bir tehlike ve tehdit olarak gören zihniyet iflâs etmiştir. Müslüman bir ülkede İslâm'ı ve dindar Müslümanları tehdit ve tehlike olarak görmekten daha büyük bir yanılgı, gaflet ve dalalet olabilir mi?

8. Ülkemizdeki terör hiçbir zaman millî bir hareket olmamıştır. 1984'te Ermeni ASALA terör hareketine son verilmiş, onun yerine PKKçıkartılmıştır.

9. Kürt halkını, Kürt vatandaşlarımızı çileden, bir kısmını dağa çıkartmak için akıl almaz zulümler, provokasyonlar yapılmış, hattâ bir köy halkına insan pisliği yedirilmiştir.

10. Ülkemizdeki terör hareketini kimler planlamış, kışkırtmış, desteklemiş ve teşvik etmiştir: (a) 60 seneden bu yana İsrail ve uluslararası Siyonizm. (b) Büyük Ermenistan hayali peşinde koşan bir kısım Ermeniler. (c) Megali ideacı (İyonya, Pontus) Elenler. (ç) Anadoluyu Hıristiyanlığın ana vatanı bilen ve ülkemizi/halkımızı tekrar Hıristiyanlaştırmak isteyen misyonerler. (d) Bazı emperyalist devletler. (e) Antalya'daki bir toplantıda Türkiye'nin parçalanmasını kabul eden Dönmeler.

11. Türkiye'ye tam, gerçek, yüzde yüz bir demokrasi, halk iradesi, hukukun üstünlüğü, insan haklarının uygulanması, din ve vicdan hürriyeti, inancına göre yaşamak hürriyeti, eğitim hürriyeti, kılık kıyafet ve serpuş hürriyeti, zikrullah yapma hürriyeti gelmesine karşı çıkan statükocuların, resmî ideoloji taraftarlarının, Ergenekoncuların hiçbir meşruiyetleri yoktur.

12. Türkiye'de olup bitenler (a) tarihî devamlılık çizgi ve düzenine geçilmesini isteyen yerli halk çoğunluğu ile (b) resmî ideoloji ve vesayet düzeninin yasaklı, baskıcı, zorlama, zalim, sömürgeci sultasının (otoritesinin) devamını isteyen mütegallibe azınlığın çatışmasından ibarettir.

13. MHP'nin ülkedeki demokrasi ve halk iradesi devrimine karşı çıkması kesinlikle milliyetçi bir tutum değildir.

14. İleride bir partinin iktidarı yerine birkaç partiden oluşan bir koalisyon hükümeti kurulursa, bu koalisyonun mutlaka demokrasi ve tarihî çizgiye geçiş taraflısı partilerden oluşması gerekir. Ergenekona karşı verilen haklı, hukukî ve zarurî mücadele devam etmeli, veraset rejimi tasfiye edilmelidir.

15. Ergenekonla mücadele edilirken kesinlikle hukuk sınırları zorlanmamalıdır. Ergenekonun dişlerini sökmek ve zararsız hale getirmek için hukuk ve âdil yasal muamele ve yollar yeterlidir.

16. Ergenekona şahsî kin ve intikam duyguları, öç alma hesapları asla karıştırılmamalıdır.

17. Ergenekonla beraber, ülkemizdeki yaygın ve yoğun kokuşma, haram yeme, rüşvet, rantçılık, hortumculuk, kirlilik ve pislik ile mücadele edilmelidir. Kokuşma önlenmezse Türkiye hiçbir zaman selamet bulamaz. Genel kokuşma Ergenekon kadar tehlikelidir.

Cenâb-ı Hak bu vatanı, bu halkı, bu devleti Ergenekoncuların ve saçı bitmedik yetimlerin bile haklarını yiyen canavar kokuşmuşların şerlerinden korusun.

Genel ve yoğun kokuşma devam ederse:

A. Tam ve gerçek bir demokrasi ve halk iradesi gelmez.

B. Âdil hukukun üstünlüğü gelmez.

C. Sosyal adalet olmaz.

Ç. Ülke iyi idare edilmez.

D. Millî kültür ve kimlik yaşamaz ve yücelmez.

Ülke, halk ve devlet olarak Türkiye iki ateş arasındadır, örs ile çekiç arasındadır.

1. Ergenekon, resmî ideoloji, vesayet ve iç sömürge sistemi.

2. Kokuşma, pislik, haram yeme, rantçılık, malı götürme, kara para düzeni.

İkisinin de tasfiye edilmesi, Türkiye'nin temiz, şeffaf, âdil, bilge, ahlâklı, erdemli bir rejime kavuşturulması gerekir.

* (İkinci yazı)

KAHT-I RİCAL/ADAM KITLIĞI

TÜRKİYE'de halkı (1) bilgilendirecek, (2) yönlendirecek, (3) aydınlatacak, (4) uyaracak gerçek aydınlar, gerçek bilgeler, gerçek rehberler, gerçek liderler, gerçek büyük düşünürler var olmazsa ne olur?

Cevap: Ülke, halk, devlet bugünkü berbat ve perişan duruma düşer...

Soru:Türkiye'de hiç mi aydın, bilge yok?

Cevap: Var ama sayıları son derece az ve yetersiz. Bunlar istisnadır ve istisnalar kuralı bozmaz.

Aydınlar meselesini ele alalım. Bizde üniversite bitirmiş herkes kendisini ve halkın bir kısmı da onları aydın zannediyor. Aydın olmak o kadar kolay ve ucuz değildir.Bu ülkede, benim ölçülerime göre 20 aydın yoktur. (Kendimi aydın saymam ve göstermem...)

Bilgelere gelince: Bilge sayısı 20 bile değildir.

Ülkemizde siyaset sahasında Mandela'lar yoktur.

Selahaddin Eyyubî çapında devlet adamları yoktur.

Albert Schweitzer'ler yoktur.

Rahibe Theresa'lar yoktur.

Mahatma Ghandi'ler yoktur.

Hüccetülislâm Gazalî'ler yoktur.

Muhyiddin Arabî'ler yoktur.

Şeyh Şâmil'ler yoktur.

Emîr Abdülkadir Cezairî'ler yoktur.

Püriten ahlâklı büyük sanayiciler ve iş adamları yoktur.

(İkisi de rahmetli oldu) Adnan Kahveci ve Recep Yazıcıoğlu çapında şahsiyetler yoktur.

Türkiye'de bugün korkunç bir kaht-ı rical (adam yokluğu) vardır.

Halk bugünkü modern cahiliye karanlıklarında kendi gözüyle, kendi iradesiyle, kendi kültürüyle yolunu bulamaz.

Tecrübeli kılavuz ve rehberler lazımdır.

Gerçek aydınlar, gerçek bilgeler, gerçek büyük düşünürler lazımdır.

Eski ayları kırptılar kırptılar bir sürü yıldız yaptılar.

Çoğunluğu oluşturan Müslümanlar bin parçaya ayrılmış, akılları karmakarışık olmuş.

Müslümanların yüzde doksanı, namaz kılma hürriyeti olmasına rağmen namaz bile kılmıyor.

Din sömürüsü korkunç boyutlarda.

Yüz milyon liraya güzel ve sanatlı bir cami yapıyorlar. Halbuki bu para ile çok güzel, çok sanatlı bir cami yapılabilirdi.

İlim, irfan, hikmet, ahlâk, fazilet, mürüvvet, fütüvvet yok veya yetersiz. Bunlar olmadan islâmî hizmet ve faaliyet yapılabilir mi?

Varlıkları elzem (en lüzumlu) olan gerçek aydınları, gerçek bilgeleri, gerçek rehberleri, gerçek büyük düşünürleri, gerçek kahramanları, gerçek muhlis hizmetkârları nereden bulacağız? Bulamazsak işimiz bitiktir...

07.05.2010

 

Geri izlemetrackback

Önceki ve Sonraki Yazılar