Herkes kendine yakışanı yapsın

Akşam gazetesi yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya dün yazdı da öğrendim: Bir televizyon programı çıkışı gittikleri restoranda, CHP lideri Deniz Baykal'ın ertesi gün Konya'daki 'şeb-i arus' töreninde yapacağı konuşmayı dert edindiğini fark etmiş.. Dert edinmesinin sebebi de benmişim...

Okuyunca şaşırdım: “Mevlana aynı Mevlana, ben aynı Deniz Baykal'ım, geçen yılki konuşmamdan yararlanmak istiyorum” demiş. Bunu yaparsa benim hemen “İntihal yaptı” diye ortaya atılacağımı düşünüyormuş... Akşam yönetmeni, yazısına, “Emin Çölaşan'ın her yıl Kubilay'ın şehit edilmesiyle ilgili aynı yazıları kullanmasını eleştirmişti” notunu düşmüş benim için...

Deniz Bey'e özel izin: 'Şeb-i arus' töreninde iki yıl önce yaptığı, benim de katılımcılar arasında izlediğim konuşmasını her yıl tekrarlayabilir... Başbakan'la çıkılan uzun bir gezi öncesinde dinlediğim, Tayyip Erdoğan'ın da sorum üzerine 'mükemmel' bulduğunu açıkladığı o konuşmaya burada uzun uzadıya yer vermiştim. Ne kadar tekrarlansa o konuşma, o kadar iyidir.

Bazen ben bile eski yazılarımı olduğu gibi aktarmamak için kendimi zor tutuyorum. Özellikle de 'Ergenekon' vesilesiyle gündeme gelen siyasî suikastlar ve ses getiren cinayetlerin hemen sonrasında yazdığım Kulis'leri; sözcüğü sözcüğüne aktarsam taze yazdığımı düşündürecek kadar 'güncelliğini koruyan' yazılarım var...

Kendi kendimin de 'kâbusu' olmalıyım ki, eski yazılarımı yeniymiş gibi sunamıyorum...

Şu günlerde en büyük tasam, yıllardır gösterildiği kanalı 'en çok izlenen' hale getirmiş 'Kurtlar Vadisi' dizisini çeken Pana Film'in kendisine yeni bir kanal araması... Bütün kanallar kapılarında sıraya girmişlerdir hiç kuşkusuz; şimdiki kanalları da aklı başına gelince istenen bedeli ödemeye yanaşacaktır. Benim gönlüm ise, dizinin yakışacağı kanalda gösterilmesi... Yani, Kanal-7'de...

'Kurtlar Vadisi' oraya geçti diye izleyicilerin “Hurra” Kanal-7'ye akmasıyla meydana gelecek hoşluğu bir düşünün! Reytinglerde bu yüzden yaşanacak sarsıntı keyif verirdi bana... Kanal-7 haberlerinin ve diğer programlarının daha fazla dikkat çeker ve izlenir hale gelmesi de cabası...

Para konusu? İki tarafın da hiçbir yöneticisiyle görüşmeden yazıyorum inancımı: Bu konuda formül üretmek hiç de zor olmaz.

Bayram tatilinde okuduğum kitaplardan biri ünlü casus romanları yazarı John LeCarre'nin 'A Man Most Wanted' (En çok aranan adam) adlı yeni romanıydı. Bir süredir Almanya odaklı romanlar yazıyor LeCarre ve kullandığı tipler arasına mutlaka Türkleri de ekliyor. Bu roman da Almanya'da (Hamburg) geçiyor ve açılır açılmaz karşılaşılan iki tip, bir Türk anne ile yetişkin oğlu...

Kısaca özetlemem gerekirse, roman, Almanlar'ın başına çorap örmeyi düşündükleri bir Müslüman hayır kuruluşu için ülkeye kaçak olarak giren bir Çeçen genci kucağına alması... Gencin çoktan ölmüş Rus babası Hamburg'taki bir bankaya milyonlarca dolar para emanet etmiş; Çeçen annesinin dinine sahip çıkan genç de o parayı hayır işlerinde kullanacak... Alman istihbaratı, bankacıyı ve avukatını araya sokarak hiç tanımadığı Müslüman hayır kuruluşuna tuzak haline dönüşmesini sağlıyor gencin...

Size hiç yabancı gelmemiş olmalı bu senaryo... Romanda hayır kuruluşunun başındaki kişi bir Arap, ama siz bunu 'Deniz Feneri e.v.' olarak düşünebilirsiniz...

Önceki kurban bayramında 110 bin adet bağış almış olan Türkiye'deki 'Deniz Feneri'ne ilgi bu bayram yüzde 75 azaldı diye Doğan Medya Grubu'nun neşesini fark etmişsinizdir. Herhalde Alman istihbarat aygıtının başındakiler de mutluluğu paylaşmıştır.

John LeCarre geçmişinde İngiliz İstihbarat Örgütü ajanlığı olan bir romancı... Pek çoğu ya filme alınmış, ya da BBC tarafından dizileştirilmiş romanlarında istihbaratçı kimliğiyle bilgi sahibi olduğu konuları işler... Soğuk Savaş bitince ne yazacağı merak edilmişti; çözümü Batı ile İslâm arasında açılmış yeni soğuk savaşı işlemekte buldu LeCarre...

Yeni yazdıkları da istihbarat âlemiyle vaktiyle kurduğu ve halen devam eden yakın irtibatı sayesinde edindiği bilgi kırıntıları üzerine oturuyor...

Romanda tuzak kurulan Arap yönetimli Müslüman hayır örgütüne şiddete bulaşanlara yardım ettiği yakıştırması yapılıyor; bu kadarı romancının kendi katkısı... Bu ikisi (Arap olması ve şiddetle flört etmesi) dışındaki hemen her ayrıntı Deniz Feneri e.v. operasyonunu andırıyor...

'Kurtlar Vadisi' gibi geçmişte yaşananların perde gerisini anlatarak önümüzdeki günlere ışık tutan bir dizinin neden Kanal-7'ye yakışacağını herhalde anlamış olmalısınız...

Deniz Bey de böylece diziyi daha sürekli izleme fırsatı bulur...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.