Ramazan KERPETEN

Ramazan KERPETEN

‘HÜR’ ve de ‘MUHTEŞEM’ ADAMLARIN HUKUKU

Tarihe mal olmuş, kültürümüze, tarihimize çok değerler katmış olan iki şahsiyet ile ilgili yapılmış olan film ve sinema ilgili tartışmaları ibretle takip ediyoruz… Mesele o kadar irkiyor ki, yorumda bulunmaktan kendisini alamıyor insan…

İlki;

Yaptıklarıyla, yazdıklarıyla, yaşantısıyla ‘Hür Adam’lıktan öte ‘Asrın Adamı’ unvanını hak etmiş olan Said Nursi Hazretleriyle ilgili. Haddizatında yaşadığı devirde kendisine ‘Bediüzzaman’ namını vermişler, yani asrın/ zamanın harikası, benzersizi. Özetle o asrın adamı.

Hayatı harp meydanlarında mücadeleyle, eğitim ve telif faaliyetleriyle geçmiş.. Ayrıca ömrü sürgünlerde ve memleket zindanlarında dolmuş birisi. Ruhu hep özgür ve hür bir insan olmuş ama onu zindan, hapis duvarlarına hapsetmeye kalkmış bazı rejim bekçileri. Hem de hiçbir somut suç isnadında bulunmadan… O ise, buna rağmen o hapishane koğuşlarını bile ‘Medrese-i Yusufiye’ bilmiş ve orada yüzlerce, binlerce insanın imanının kurtuluşuna vesile olmuş. Gözünü kırpmadan adam öldürmüş katiller, artık yatağındaki pirelerini öldürülmekten bile korkar hale gelmiş…

Böylesine dikkat çeken ve göz dolduran birisinin hayatını filme almak çok elzem bir durum. Onun hayatı ki çok ibretler taşıyan ve sinematografi açıdan da çok malzeme barındıran bir malzeme! (Elhak, bizim dahi bu hususta proje ve girişimlerimiz de var ama kısmet…)

O açıdan Mehmet Tanrısever’in girişimini cesur bir adım ve umarım hayırlara vesile olur. (Ama o mikrofon fırlatma hareketleriyle ve sözleriyle o hâli sıfırladı ki, o da ayrı bir mevzu.)

Birilerinin Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin hayatını anlamaktan ziyade oradaki bazı detaylara takılması ise anlamsız. Seksen küsur senelik bir hayatın özetlendiği uzun filmde Atatürk ile karşılaşılan sahneye meselenin indirgenmesi kabul edilemez. Kaldı ki kimsenin de karşılaşmayı ve yaşananları inkâr ettiği de yok.

Mesele Atatürk olunca:

 “Ona karşı yapılır mı?” diye anlamsız bir çıkışta bulunanlar, tarihimize mal olmuş Kanuni’ye karşı yapılınca niye demokrat damarları tutuyor..? Ortada bir çifte standart var, kesin.

Kanuni kimdir?

İcraatlarıyla, imparatorluğu en zirveye taşımasıyla Batılıların ‘Muhteşem’ (Suleyman The Magnificent) diye tanımladığı, yaptığı yasalarla ve reformlarla ‘Kanunî’ diye bilinen Sultan Süleyman! İlham kaynakları gönül âleminin sultanları olmuş birisi, onlara danışmadan adım atmayan müstesna bir şahsiyet. ( konuyla ilgili şu yazımıza bakılabilir: http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/nemelazimcilik.html )

6 Kasım 1494’de Trabzon’da doğan, 1 Ekim 1520’de tahta çıkan ve 72 yıllık ömrünün 46 yılını saltanatta geçiren ve de 6 Eylül 1566’de Macaristan’ın Zigetvar şehrinde şehit olan 10. Osmanlı padişahı ve İslam halifesinden bahsediyoruz!

Hayatı genelde seferlerde geçmiş olan ve son nefesini de bu seferlerden birisinde vermiş birisi.

Hem de 72 yaşındayken! At sırtında günlerce gittiği o son seferinde iç organları oranın topraklarına emanet edilmiş ve dönüşte İstanbul’a naşı gömülmüş birisi…

Macaristan’daki kabrini ziyaret etmek nasip oldu şükür. Adeta hayatını Macaristan’daki Türk izlerinin bulunmasına adamış olan güzel insan Hakkı Yaz dostumla günlerce süren çalışmalarımızla, o izleri kayıt altına almaya çalışmıştık. Dileyenler de bu gezilerimize dair şu haberlere bir göz atabilirler:

http://www.youtube.com/watch?v=C6BpmBi5Qtc&feature=related

ve

http://www.youtube.com/watch?v=p_dLdmYWsJM&feature=related

Bu haberlerimiz, birçok hakikati gözler önüne seriyor, fazla söze gerek bırakmadan…

Şimdi, ömrü savaş meydanlarında geçmiş ve Osmanlıyı zirveye taşımış tarihe mal olmuş bir insan hakkında fantezilere dayalı diziler yapmak, ne kadar hakkaniyete uyuyor acaba? Peki, o kadar icraatları ve mücadeleleri olmuş bir insanın özel hayatı olmamış mıdır?

Olmuştur.

Ailesiyle, eşleriyle, çocuklarıyla… Bir baba olarak, bir koca olarak onlarla geçen günleri de olmuştur. Fakat bunları ön plana çıkararak Kanuni’nin bütün hayatını bundan ibaretmiş gibi göstermek, bir de bunları pes bayağı biçimde çarpıtmaya çalışmak ne kadar insaflı?

Herkesin özel hayatı yok mudur? Şimdi siz kalkıp da bir başka tarihe mal olmuş bir kimsenin, mesela Atatürk’ün özel hayatını ve hatta cinsel hayatını ön plana çıkarmaya çalışsanız… O zaman, hayatı siyaset ve savaş meydanlarında geçmiş birisinin, ömrünün ‘alemlerde’ geçmiş birisi olarak algılanmasına sebep olmayacak mıdır?

Neyse ki Atatürk’ü ‘Koruma Kanunu’ var. Diğer insanların böyle bir koruması yok diye, herkese atış serbest midir?

Tarihe ve kamuya mal olmuş kimselerin özel hayatlarının haber ve yayın konusu olması meselesine değinecektik asıl… Yani ‘Hür’ ve ‘Muhteşem’ adamların da bir hukukunun olduğu hakikati.

Onu da bir sonraki yazımıza bırakalım. Bu arada, hukuki içerikli soru ve sorunlarınızı ramazan@kerpeten.biz mail adresimize beklediğimizi bir kez daha hatırlatalım. (15 Ocak 2011)

 

AV.RAMAZAN KERPETEN (ramazan@kerpeten.biz) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.