Kafesteki Aslan Gibi Olmayın

Ülkemizden doğan çok sayıda yardım kuruluşu vekâlet yoluyla kurban kesmek üzere dünyanın dört bir köşesinde iyilik destanları yazıyor. Bu faaliyetler hem hayırseverlerin kurban ibadetini yapmalarını kolaylaştırıyor, hem de ülkeler arasındaki dini, tarihi ve kültürel bağlarımızı kuvvetlendiriyor, kardeşliğimizi pekiştiriyor.

Ülkemizdeki “müzmin muhalif” ve “sürekli tedirgin” bir kesim her ne kadar bu çalışmalardan rahatsızlık duysa da, ülkemizden bu yardım kuruluşlarının büyük hayırlara vesile olduğunu akl-ı selim ve kalb-i selim herkes görüyor.

“Türkiye’deki yoksulluk bitti mi ki yurtdışına yardım götürülüyor?” sorusunu yönelten kesim bilmeli ki, hiçbir hayır sahibi yurtdışına yardım gönderdiği için Türkiye içindeki yardımlarını durdurmuyor. Yurtdışına yardım götürülmesini isteyenler, hayırseverlerin bizzat kendileridir. Hayır kurumları o şartlı bağışları yerine ulaştırmak gibi güzel bir vazifeyi yerine getiriyorlar.

Bu konuda en fazla konuşan ve en çok gürültü koparanlar, -gözlemlerim o ki- hayırdan en az nasibi olanlardır.

İnfakta bulunmanın tadını alan hiçbir mümin yakın komşuları ve uzak komşuları için koşmaktan asla geri durmaz.

Merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocaefendi’nin 5 Nisan 1998’de Mekke’de Kurban Bayramı vesilesiyle yaptığı bir konuşmanın, İslam aleminin meseleleriyle ilgilenmeyi, kardeşliğimiz gereği onlara yardım etmeyi öğütleyen kısmını dikkatinize sunmak istiyorum.

Hocaefendi merhumun söz konusu konuşmayı, bugün dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdikleri faaliyetlerden takip ettiğimiz dernek ve vakıflarımızın çoğunun henüz kurulmadığı yahut yurtdışı yardım çalışmalarına başlamadığı bir dönemde yapmış olması da düşündürücüdür…

 …

 “…Müslümanların hepsinin iyiliğini isteyeceğiz. "Müslümanların dertleriyle, işleriyle, sıkıntılarıyla, sorunlarıyla ilgilenmeyen bizden değildir." diye Peygamber Efendimiz defterden siliyor, reddediyor. Müslümanların dertleriyle dertleneceğiz.

Meselâ bana telefon açtılar, Hollanda'dan buraya Mekke-i Mükerreme'ye. Otuzbeşbin Somalili mültecî varmış. Otuzbeşbin Somalili mültecî orda sığıntı durumdaymış. Ailelerin üçü-beşi bir evde kalıyormuş, dört-beş çocuklu her birisi... Çok zor şartlar altında yaşıyorlarmış. Bir camileri bile yokmuş. Bir cami almaları lâzım. Eh tabii yardımcı olmamız gerekiyor. Müslüman kardeşimiz.

Somali'ye biz asker gönderdik. Amerika, Birleşmiş Milletler gitti, geldi filân... Somali'nin durumu ne oldu? Yâni orası %99, %100 müslüman olan bir ülke, perişan bir ülke... Somali'yle ilgilenmemek olur mu? Bosna'yla ilgilenmemek olur mu? Çeçenistan'la ilgilenmemek olur mu? Makedonya'yla, Kosova'yla, Sancak'la ilgilenmemek olur mu?..

Bunlarla ilgilenmemiz lâzım. Ben, özellikle oralardan Türkiye'ye göç etmiş, kökeni orası olan kardeşlerime bu bayramda rica ediyorum lütfen kökenlerinin, dedelerinin yaşadığı yerlerde bulunan kardeşlerini unutmasınlar. Onlara yardımcı olsunlar, yardım elini uzatsınlar, yardım çarelerini düşünsünler.

Biz, Bosnalılar için bir dernek kurduk. Sonra Kuzey Irak'taki mazlumlar, mağdurlar için arkadaşlar bir dernek kursun dedik. Daha başka dernek kurma çalışmalarını teşvik ediyoruz. Uzak Doğu'daki İslâm ülkeleriyle ilişkiler güzelleşsin diye çalışıyoruz...

Demek ki müslümanlar, yâni burada vaazımı dinleyen siz kıymetli Akra dinleyicileri, şöyle bir soru soracaksınız kendinize:

"--Elimde bulunan imkânlarla, zenginliklerle, müktesebatla, şimdiye kadar öğrendiklerimle, sahip olduğum mevkii ve makam ile, bilgi ve görgü ile acaba yurt içindeki ve yurt dışındaki müslüman kardeşlerime neler yapabilirim? Ben burada bayram yapıyorum, mutluyum, saadet içindeyim. Elhamdülillâh, Allah bana huzur içinde bayram yapmayı nasib etmiş ama; acaba aç, susuz, mazlum, mağdur, esir ne kadar müslüman var? Dünyanın neresinde, onların halleri nedir, ne olacak?.."

Lütfen öteki müslümanları da düşünün! Öteki müslümanların hallerini anlamaya çalışın! Onlara da yardım elini uzatmaya gayret edin! Gönlünüz onlarla olsun, aklınız onlarla olsun!

Lütfen yurtiçinden yurtdışına doğru genişleyelim! Lütfen ilgimizi yayalım. Çünkü İslâm cihan şumûl bir dindir. Tüm cihandaki bütün müslümanlar kardeşimizdir. Dar bir kafeste sıkıştırılmış bir aslan gibi olmamalıyız. Bütün müslümanlarla ilgilenmemeliyiz; ziyaret yapmalıyız, ticaret yapmalıyız, ilişkiler kurmalıyız. Dostluk dernekleri kurmalıyız... Bu İslâm kardeşliğini, müslümanların birbiriyle kardeş olduğunu lâfta bırakmamalıyız. Fiiliyatta yardım olmalı...

Ben şimdi uluslararası örgütlere bakıyorum: Çocukları yetiştirme örgütü, bilmem şu örgüt, bu örgüt... diye bizim de üye olduğumuz örgütlere bakıyorum. Ya Avrupalılar kurmuşlar, Amerikalılar takip ediyor. Kilise işin içinde, ön sırada koşturuyor filân... Bir bakıma üzülüyorum. Hayırları yapmak müslümana yakışır. Yâni bütün dünyaya hayrı, güzelliği, yardımı, mutluluğu yerleştirmeye çalışmak müslümanın görevi olmalı ve böyle yaptığımız zaman da görgümüz, bilgimiz artacak.

Ben bütün dünyayı dolaşarak çok değişik izlenimler aldım. İnsan Türkiye'de yaşadığımız zamandan çok daha güzel duygulara bürünüyor, hem de dünyayı gezdikçe insanın önüne büyük imkânlar açılıyor. Yâni biz Türkiye'de başımızı kuma sokan devekuşları gibi yaşıyoruz. Halbuki dünyanın nerelerinde nice imkânlar var, nice kazançlar var. Yapacağımız nice çalışmalar var, nice hizmetler var. Elde edeceğimiz nice menfaatler ve kârlar var. Millî menfaat, dinî menfaat, şahsî menfaat; her bakımdan, bilgi görgü bakımında çok istifade edeceğiz.

Onun için bu bayramda hepinizin tüm dünya müslümanlarıyla ilgilenmenizi, ilginizi genişletmenizi, himmetinizi yüksek tutmanızı, gayretinizi çoğaltmanızı, İslâm için daha çok çalışmanızı, müslümanların aziz olması için, mağduriyetten, mazlumiyetten, esaretten kurtulması için, insanca yaşama hallerine, şartlarına sahip olması için elinizden geleni yapmanızı rica edeceğim. Çünkü çepeçevre her yanımızdaki müslümanlar çeşit çeşit sıkıntılar içinde.

Biz de elhamdülillâh mutlu bir ülkeyiz. Millî gelirimiz yüksek. İnsanımız daha görgülü. Yetişmiş insanımız çok. Çok canlı bir milletiz. Genç insan sayısı fazla... Başka milletlerin yaş ortalaması çok yüksek olduğu hâlde, biz genç nesillerin çok olduğu dipdiri bir milletiz. İnşaallah önümüzdeki yıllarda daha güzel hizmetler yapacağız, daha ön plâna çıkacağız. Dünya üzerinde hayırların yapılması, şerlerin engellenmesi için daha güzel hizmetler yapma imkânımız olacak ama bunun için kendimizi yetiştirmemiz lâzım, hazırlamamız lâzım! Çoluk çocuğumuzu buna göre yetiştirmemiz lâzım.

Bir dileğim de lütfen çocuklarınızın istikbâliyle ilgilenin. Onları uluslararası kıymetli birer insan olması, uluslararası hizmetler yapabilecek vasıflara sahip yüksek insan olması için; onları yabancı dil bilen, Arapça bilen, yabancı dil bilen, bilgisayar kullanmasını bilen görgülü, ileri, çağdaş, çağa hükmeden, çağı sürükleyen, insanlara önderlik yapabilecek vasıfta yetişmesine gayret edin. Peygamber Efendimiz s.a.s'in tavsiyesi bu. Çocuklarımız bizim çağımızın insanı değildir. Kendi çağlarının, yâni önümüzdeki çağın insanıdır. Kendi çağımıza, kendi görgümüze değil, ilerdeki ihtiyaçlara göre onları yetiştirmeye gayret edelim…”

Merhum M. Es’ad Coşan Hocaefendi’yi ve bütün geçmişlerimizi rahmetle anarken, idrak ettiğimiz mübarek kurban bayramının İslam Aleminin uyanışına vesile olmasını diliyorum.

 

gumuslale@gmail.com

 

Merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocaefendi’nin 5 Nisan 1998’de Mekke’de Kurban Bayramı vesilesiyle yaptığı bu konuşmanın tamamını okumak için;

http://www.iskenderpasa.com/8318D3BE-E656-452D-B819-B8CE4B8E28D8.aspx

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum