Ramazan KERPETEN

Ramazan KERPETEN

KANADA’YA UZANAN BİR 'YAŞ' HİKÂYESİ

Geçenlerde yayınlanan ‘YAŞ’ İŞLER BUNLAR başlıklı yazımızda; haklarında çok büyük isnatlar bulunan bazı askerler hakkında bu zamana kadar hiçbir idari işlem yapılmazken, somut bir gerekçeye dayanmadan mahkum edilen ordu mensuplarının varlığına işaret etmiştik. Bu yazımızın sonunda da bu sıkıntıları yaşamış olanlara bir çağrıda bulunarak, hikâyelerini paylaşmalarını rica etmiştik. Konuyla ilgili hikâyeler gelmeye başladı, iç burkan, yer yer ‘bütün bunlar yaşanırken hâlâ gök kubbenin üstümüzde duruyor olması mucize’ dedirten anılar…

Sözü burada daha fazla uzatmadan, bu çileleri yaşamış olanlardan birisinin yazdıklarıyla sizleri baş başa bırakmak istiyorum. Ailesinin ve yakınlarının daha fazla acı çekmemesi için şimdilik isminin gizli tutulmasını istiyor bu meçhul askerimiz. Evet, aynısıyla yazdıkları:

“Yayınlanan ‘YAŞ’ hakkındaki yazınızı okudum. Sizlere konuya gösterdiğiniz duyarlılıktan dolayı çok teşekkür ediyorum. Bu yazıyı YAŞ’tan dolayı mağdur olan birisi olarak yazıyorum.

Sizlere Kanada'dan sesleniyorum. İsveç’i bilmem ama Kanada kışları soğuk olan bir yer. Ama sizlerin yazınızla yüreğimiz ısındı bu soğuk memlekette.

Bendeniz 1998’de YAŞ kararı ile ordudan ayrılan bir yüzbaşıyım, şu anda devre arkadaşlarım TSK’de görevli albay. Çok sevdiğim birçok arkadaşım var ancak ayrıldıktan sonra onların da başını yakmamak için hep uzak durdum, onlar için sadece dua ediyorum.

Ben eşimin başörtüsü yüzünden ordudan atıldım, ayrıldıktan sonra başörtüsü konusunda tarafıma verilen ikaz yazılarını halen basında yazar olarak çalışan cesur bir bayan gazeteci sayesinde kamuoyuna duyurdum bir; ondan sonra da Türkiye'de bize rahat kalmadı. Kim olduğu bilinmeyen şahıslar tarafından özellikle ailem korkutuldu, sindirildi.

O zamanki adıyla Başbakanlık Takip Kurulu, eski adıyla BÇG içinde şimdi anlıyorum ki bugünkü adıyla Ergenekon yanlısı şahıslar bizi rahat bırakmadı. Bir kaç iş değiştirdim. En son bir özel şirkette görevli idim, oradan bile atıldım. En sonunda dedim ki: “Bize çok sevdiğimiz ülkemiz artik dar geliyor kendimize yaşayacak başka bir ülke bulmalıyım.”

İnternetten araştırdım, bin bir güçlükle Kanada’ya gelmeyi başardık çok şükür. Yaklaşık 9 senedir burada yaşıyoruz. Oğlum buraya geldiğinde 4 yaşında idi, şimdi Türkçeyi unutmasın diye yazları Türkiye'ye gönderiyorum. Maalesef koskoca ve sımsıcak Türkiye’mize sığamadık, şimdi Kanada'da yaşamaya mecbur kaldık. Buraya geldikten sonrada Türk basınını çok yakından takip etmeme rağmen herhangi bir mülakatta bulunmadım, bulunmaya da niyetim yok zaten.

Bu yazımı yazmamın sebebi; siz YAŞ mağduru olmadığınız halde konuyu çok güzel özetlemişsiniz, buna karşı elbette ben de duyarsız kalamazdım, size hikâyemi kısaca anlattım.

Evet, maalesef siyasiler hangi partiden olursa olsun iktidar olunca bu konuya hep uzak kaldılar. Ordudan ayrıldıktan sonra halkımız bizi sevgiyle kucakladı, onlara minnettarım. Sizin de takip ettiğiniz üzere millete komplo kuranlara devletimiz hâlâ sahip çıkıyor, yargılanmalarında avukatlık masrafını karşılıyor ancak ülkesi için yıllarını terörün en azgın zamanında canını ortaya koyan benim gibi yüzlerce insana yargılanma hakkını bile çok görüyor.

Elinizde her türlü belge varken, bizleri hukukî olarak yargılamak varken neden yapılmıyor değil mi? Eğer ki bir suçumuz varsa yargılayın bizi, mahkûm edin. Ama onlar da biliyor ki yapılan bu işlem hukuksuz. Muhakeme edildiğinde kesinlikle haklılığımız ortaya çıkacak.

Sonra dikkat edin, özellikle 1998’den sonra atılanlar çoğunluk olmak üzere şu ana kadar 1600’e yakın insan bir kalemde siliniverdi. Aradan yıllar geçti, hiç duydunuz mu bizim gibi atılandan bir tanesi olsun Ergenekon zanlısı çıkmış mı?

Maddî olarak her türlü kanunî haklarımızı yitirmemize rağmen hiç bir zaman hukuk dışına çıkmadığımız gibi, Ordumuza olan sevgimizi de kaybetmedik. Biliyoruz ki bize bu muameleleri yapanlar TSK içindeki Ergenekon zihniyetli insanlar. Hamdolsun ki onların da ne mal olduğu ortaya çıktı. Rabbime ne kadar şükretsek az, sesimiz çıkmasa da Rabbimiz muhakkak bizleri duyandır.

Tek isteğim, bize yapılan haksızlığın mahkeme tarafından tespit edilmesi. Bunun için de YAŞ kararlarının yargıya açılması. İşte o zaman benim bayram günümdür, Türkiye’ye döneceğim gündür. İnanıyorum ki o günler de yakındır inşallah.

Saygılarımı sunarım.”

***

Evet, biz de bunun için en başta ‘YAŞ’ İŞLER BUNLAR başlıklı yazımızı kaleme almıştık. İnsanlara bir suç isnat ediliyorsa bu yargı yoluyla yapılsın, insanın suçu varsa da kanunda belirtilen haddi ne ise o ceza verilsin diye…

Fakat önce bunun konuşulması, yazılması gerekiyor. Konuşa konuşa, yaza yaza değişiyor Türkiye’de bir şeyler. Çünkü bu zamana kadar bütün meseleler sümen altı edilmişti, içe atılmıştı. Ama nereye kadar…?

Başka paylaşımlarda bulunmak isteyenler varsa mail adresimize bekleriz. Burada yayınlanmasa bile bunlar ileride başka formatlarla kamuoyuyla buluşma imkânı bulacaktır. Tarihe not düşecektir her bir söz, bir ibret levhası olarak. Artık benzerlerinin yaşanmaması umuduyla…



RAMAZAN KERPETEN. Stockholm/İSVEÇ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum