Şükrü KIRBOĞA
Katar’ın Bombalanması: Ortadoğu’da Yeni Bir Milat
Ortadoğu, uzun zamandır krizlerin, savaşların ve bitmeyen hesaplaşmaların sahnesi. Ancak son gelişme —İsrail’in Katar’a saldırısı— bölge tarihine yeni bir kırılma noktası olarak geçti. Çünkü bu saldırı, yalnızca Katar’ı değil, Körfez’in tamamını, hatta bütün Arap dünyasını derinden etkileyen sonuçlar doğuracak.
Bugüne kadar Körfez ülkeleri, Amerika ile yaptıkları stratejik ortaklıklara güvenerek kendilerini emniyette hissediyordu. Trump döneminde yapılan milyarlarca dolarlık silah ve yatırım anlaşmaları, “ABD’nin garantörlüğü” olarak algılanmıştı. Hatta Trump, açıkça bazı Körfez ülkelerine “biz korumazsak ne yapacaksınız” türünden tehditler savurmuş, ardından da büyük ekonomik kazanımlarla Washington’a dönmüştü.
Fakat Katar’a yapılan saldırı, bu güvenlik kurgusunun çöküşünü ilan etti. Körfez ülkeleri artık Amerika’ya rağmen güvende olmadıklarını, hatta kimi zaman Washington tarafından yüzüstü bırakıldıklarını görmek zorunda kaldılar. Bu da onları yeni bir arayışa sürüklüyor: Kendi güvenliklerini kendi elleriyle sağlamak, ortak bir güvenlik konsepti geliştirmek ve birlikte hareket etmek. Katar Başbakanı’nın sert açıklamaları, bu dönüşümün işaret fişeği niteliğinde.
İsrail’in Tehdit Dili ve Türkiye
Bu yeni denklemde İsrail’in söylemleri de dikkat çekici. İsrailli bazı yetkililerin, “Doha’yı vurursak Ankara’yı da vururuz” tarzındaki üst perdeden tehditleri, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırıyor. Uzmanlar, İsrail ile Türkiye arasında doğrudan bir çatışma yaşanması halinde bölgenin adeta kıyameti yaşayacağını söylüyor.
Buna karşılık İsrail’in kısa vadede Türkiye ile birebir bir savaşa girmesi pek olası görünmüyor. Ancak Ankara’yı Suriye sahasında yıpratma, içeride etnik ve mezhepsel fay hatlarını kaşıma, muhalefeti körükleyerek Türkiye’yi içten zayıflatma gibi senaryoların masada olduğu konuşuluyor.
Ortak Gelecek İçin Zorunluluk
Katar’ın bombalanması, aslında bütün bölge için bir “milat”tır. Türkiye’den Mısır’a, Suudi Arabistan’dan Körfez ülkelerine, İran’dan Pakistan’a kadar pek çok ülkenin artık şu gerçeği görmesi gerekiyor: Ayrı ayrı hareket ederek geleceği güvence altına almak mümkün değil. Çatışmaların ve dış müdahalelerin daha da derinleştiği bir ortamda, ancak birlikte hareket ederek ayakta kalınabilir.
Ortadoğu halkları uzun süredir büyük güçlerin satranç tahtasında piyon gibi kullanılmaktan yoruldu. Katar’a yapılan saldırı, bölgenin kendi göbeğini kendisinin kesmesi gerektiğini herkese gösterdi. Bundan sonrası, bölge liderlerinin bu gerçeği ne kadar hızlı idrak edip adım atacağına bağlı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.