KUZEY AVRUPA SEYAHATİ -4  

“Stockholm, Gamla Stan, Tarihi ve Doğal güzellikler”     

 4. Gün -18.07.2019 - İSVEÇ

Cuma günü sabah saatlerinde Norveç'ten İsveç'in başkenti Stockholm şehrine geliyoruz. 30 yıldır İsveç'te yaşayan gönüllü rehberimiz Rafet Candemir Bey ailesiyle bizi karşıladı. Önce yine bir Türkiye markası olan Simit Sarayı'nda kahvaltı yaptık. Gruptaki arkadaşlar kahvaltı yaparlarken biz Rafet Bey ile bir yandan kahvaltı yapıp bir yandan da eski günleri yad ettik, üniversite yılları hakkında muhabbet ettik.

Rafet Candemir Bey Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdikten sonra İsveç’te yeni bir hayata başlıyor. Türklerin kaynaşması için Seda adlı bir dernek kuruyor. Ayrıca Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Danışma kurulunun İsveç temsilcisi olarak dört yıl görev yapıyor. İsveç’te yaşayan bütün Türklerle irtibata geçerek, onların karşılaştığı sorunları çözmek için yardımcı oluyor. Böylece İsveç’te yaşayan her Türk vatandaşıyla tanışıyor. Halen Hak-İş Konfederasyonunun İsveç temsilciliği görevi aktif olarak devam ediyor.

Kahvaltı sonrası Rafet Bey gruba Stockholm şehri hakkında bilgi verdi. “Stockholm şehri iki milyon nüfusa sahiptir. İsveç'te 130 bin Türk vatandaşı yaşıyor. İsveç Kuzey Avrupa'da başkenti olan üç ülkeden birisidir. Stockholm seyahati için en ideal zaman temmuz ve ağustos aylarıdır. Bu aylarda şehir hareketleniyor, sokaklar canlı ve hava güzel oluyor. Günler uzuyor, öyle ki yaz ortasında günde 19 saat gün ışığı görebilirsiniz. Bu havalar gezmek için ideal mevsimdir. Yaz aylarında, özellikle de temmuz ayında havanın arada bir yağmurlu olması normaldir. Tipik Karadeniz iklimidir.”

İsveç genel olarak pahalı bir ülke, bu şehirde diğer Avrupa şehirlerine göre ödeyeceğiniz tutarın neredeyse iki katını gözden çıkarmalısınız. Bu arada İsveç’e gezi planlayanlar için önemli bir hatırlatma yapayım. Musluktan su içebilirsiniz, tadı da gayet güzeldir. Unutmadan su,  restoranlarda, kafelerde ve bazı müzelerde de bu durum nedeniyle ücretsizdir.

İsveç dünyanın en kozmopolit ülkelerinden biridir. İş ve yaşam dengesini garantileyen politikaları sayesinde, dünyanın en parlak zihinlerini kendine çekiyor. Bundan dolayı dünyaca ünlü markaların bir kısmı İsveç’te kurulmuştur. Dünyaca tanınmış Volvo, Saab, Scania, Ericson, İkea vb. markaları vardır. Sanayi, demir çelik, otomotiv ve orman ürünlerinde çok gelişmiştir.

Aynı zamanda Stockholm’de sığınmacı olan birçok göçmen de var. Bazen bir metro vagonunda, İsveçlilerden daha fazla yabancıya denk gelebilirsiniz. Haliyle şehrin yemek kültürü de çeşitlilik gösteriyor. 

Başkent Stockholm, 14 adadan oluşuyor. Biz, Rafet Bey rehberliğinde Gamla Stan (Eski Şehir)  adasını gezeceğiz. Küçük ama hareketli Gamla Stan Adası, şehrin tarihi bölgesidir. Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla 17 ve 18. yüzyıldan kalma renkli binalara ev sahipliği yapmaktadır. Orta Çağ'dan kalma Storkyrkan Katedrali ve kralın resmi evi olan Kraliyet Sarayı da burada bulunmaktadır.

Gamla Stan

Stockholm denince akla ilk olarak 1252 yılında kurulan ve hala insan eliyle tahribata ve doğal yıpranmalara karşı çok güzel korunan "Gamla Stan Bölgesi" geliyor. Avrupa’nın en büyük ve en iyi korunmuş Orta Çağ şehirlerinden biridir. Ülkenin tarihi ve turistik kalbidir. İnsan burayı gezerken güzelim ülkemizde insanlarımız tarafından tahrip edilen, yabancılar tarafından yurtdışına kaçırılan, doğal yıpranmalara karşı korunmayan dünya harikası tarihi eserler gözümüzün önüne geliyor. Keşke bizler de sahip olduğumuz zenginliklere sahip çıkabilsek diye hayıflanıyoruz.

Rafet Bey'in anlattığına göre Gamla Stan adasının daracık sokakları İstanbul Üsküdar ilçesi örnek alarak yapılmıştır. 17. yüzyılda İsveç kralı üç kişilik bir heyeti İstanbul’a göndererek şehir yapılanmasının nasıl olması gerektiği üzere çalışmalar yapmıştır. İstanbul’a gelen ekip Üsküdar ilçesi sokaklarından etkilenmiş ve dönüşte Gamla Stan şehir planına uygulamışlardır. Bugün Üsküdar’a yılda bu amaçla kaç turist geliyor, Gamla Stan şehrine kaç turist geliyor değil mi?  Tanıtımın ve kültür turizminin, tarihi güzelliklere sahip çıkmanın önemini insan daha iyi anlıyor.

 Gamla Stan renkli binaları, eski dönemden kalma mimarisi ile hemen her köşede bir film karesini andıran yapısında hem romantizmi hem de yeniliği bir arada yaşatıyor. Kraliyet Sarayı, Stockholm Katedrali, Nobel Müzesi gibi her yabancının ziyaret ettiği yerler Gamla Stan Bölgesi'nde bulunuyor. Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşırken butiklere, hediyelikçilere, tasarım mağazalarına bakmak bedava.))  Doğma büyüme Fethiyeli esnaf bir babanın yanında esnaflık ta yaparak büyüyen birisi olarak yerel işletmelerin turistlere olan ilgi ve yaklaşımı hoşuma gitti.

Rafet Bey, gezi grubuna şu hatırlatmayı yaptı. “Her şey pahalı olmasına rağmen hala alışveriş yapmaya niyetliyseniz tamamen turistlere yönelik iş yerlerinden birkaç hediyelik eşya alabilir ve yakınlarınızı sevindirebilirsiniz.”

Kraliyet Sarayı

600 odalı Stockholm Sarayı, “Tre Kronor” isimli kalenin 1697 yılında yanması sonucunda aynı alana İtalyan Barok tarzında inşa edilmiştir. Görkemli yapı, günümüzdeki görünümüne büyük oranda 18. yüzyıldaki yenileme çalışmaları sonucunda kavuşmuştur. Kraliyet ailesinin halen kullanımında olan sarayda beş farklı müze alanı yer alıyor. Stockholm Kraliyet Sarayı’nın önündeki geniş alanda Nisan - Ekim ayları arasında askerlerin nöbet değişim töreni görülmeye değerdir. Biz de törenleri görmek için bekledik. Ülkemizde Anıtkabir’deki askerlerin nöbet değişimleri törenine benziyor veya internette gördüğümüz Hindistan-Pakistan sınırındaki nöbet değişimlerine benziyor.

Vasterlanggatan Caddesi

Mynttorget ve Jarntorget meydanları arasında uzanan Vasterlanggatan, Österlånggatan ile birlikte Gamla Stan‘daki en eski caddeler olarak anılıyor.

Tarihi kayıtlara göre cadde uzun süre kentin batısındaki surların dışında kalan bir patikaymış. 15. yüzyılda Stockholm’un genişlemesi sonucunda kent sınırlarına dâhil edilen caddeye önce Arnavut kaldırımı ile kaplanmış, ardından çevresine evler ve dükkânlar inşa edilmeye başlanmıştır

Cadde, tarihi dokusuna ek olarak zengin alışveriş ve yeme-içme imkanları nedeniyle pek çok gezginin listesinde ilk sırada yer almaktadır. Burada hemen belirtelim ki Marten Trotzigs Sokağı eski şehrin en dar sokağıdır. Tıpkı Mardin’in dar sokakları gibi İki kişi yan yana zor geçer. Gamla Stan gezilirken mutlaka bu dar sokağında görülmesi tavsiye edilir. Derler ki bu daracık sokakta iki elini açarak karşı duvara değdirebiliyorsanız tekrar Gamla Stan adasını ziyaret edeceksiniz. Biz de elimizi açarak iki duvara elimizi değdirdik. :))

 Buradaki dükkânlarda yerel kültürü yansıtan hediyelik eşyalar bulabilir, farklı bölgelere özgü yemekleri tatma imkânına sahip olabilirsiniz. Bölgedeki kafeler, restoranlar ve hediyelik eşya dükkanları ziyaret edilebilir. Hatta kentin en eskileri sayılan birkaç ticarethaneyi de caddede dolaşırken ziyaret edebilirsiniz. Helal sertifikalı yiyeceklerin temininde de güçlük çekilmediğini hatırlatalım.

NOBEL MÜZESİ

1520’de Danimarka Kralı II. Christian’ın emriyle gerçekleştirilen Stockholm Katliamı’na şahitlik eden Stortorget üzerindeki Nobel Müzesi, ödüllerin verilişinin 100. yılına denk gelen 2001’de ziyarete açılmış.

Eski borsa binasının içerisinde faaliyet gösteren müzede, adından da kolayca anlayabileceğiniz üzere Alfred Nobel’in kendi adına başlattığı ödüller hakkında detaylı bilgiler ziyaretçilere aktarılıyor. Döneminin en güçlü patlayıcılarından biri olan dinamiti icat ettikten sonra, İsveçli kimyager Alfred Nobel mirası hakkında endişelenmeye başlar. Kaos ve yıkımın bir köprüsü değil, iyi bir insan olmak için bir şeyler yapması gerektiğini düşünür.

Bu düşünceyle Alfred Nobel, ölümünden sonra, neredeyse servetinin tamamını kültürel ve bilimsel ilerlemeyi ödüllendiren Nobel Ödülleri’ni oluşturmak için kullanılması gerektiğine karar verir. Böylece bugün dünyanın en prestijli ödülleri ortaya çıkar. Burada bir hatırlatma yapalım. Ödüllerin başlangıçta bilim alanında verildiğini, daha sonra alanın genişlediğini, belirli bir zamandan sonra özellikle sözel alanlarda bu ödülün kazanılmasında tek ölçütün bilim olmadığı yönünde söylentiler artmıştır.

Müzenin koleksiyonunda yer alan dokümanları ve objeleri incelerken ödül kazanan değerli şahsiyetlerin yaptıkları çalışmalarla ilgili eğlenceli hikâyeleri de dinleyebilirsiniz.

Stockholm Kahve Mekanları

Mihmandarımız Rafet Bey kahve konusunda şunları dedi. “Kahve İsveç’te çok önemlidir. Avrupa’nın ve hatta dünyanın önemli kahve dükkanlarının burada olması dışında halk "fika" adı verilen belki kahve molası diye çevirebileceğimiz bir kültüre sahiptir.

Gün içerisinde özellikle çalışan insanlar mutlaka belirli aralıklarla kendilerine fika içmek için belli bir zaman ayırıyorlar.” Biz de bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır sözümüzü hatırlayarak, her ne kadar fincan ile olmasa da bazı arkadaşlarla fika kahvesini tadıyoruz. Fika kahvesinin tadı nasıl mı? Eh idare eder.))

Gamla Stan adasında bütün sokakları, tarihi mekanları gezdikten sonra Rafet Bey, grubumuza duygu yüklü veda konuşması yaparak. “İsveç’te sizleri görmekten çok memnun olduk. Sizlere mihmandarlık yaparken kendimi İstanbul’un tarihi mekanlarını ziyaret ediyormuş gibi hissettim. Sekiz saatlik beraberliğimiz sanki yirmi dakika gibi geldi. Zaman çok hızlı geçti. İsveç’te bir ev sahibiniz olduğunu unutmadan her zaman kapımız açıktır.” dedi.  

Kendisine bugün güzel bir ev sahipliği yaptığından dolayı canı gönülden teşekkür ederiz.

Vedalaşma sonrası otobüs ile Finlandiya Helsinki şehrine gidecek Viking adlı sekiz katlı yolcu gemisinin bulunduğu limana doğru yola çıktık. Gemide valizlerimizi kamaralara yerleştirdik.  Güverteye çıkarak Stockholm şehrini son kez seyrettik. Yeni rotamız Finlandiya… On altı saat yolculuktan sonra sabah dokuzda Helsinki şehrine varmış olacağız.

İrtibat ve her türlü görüşleriniz için:salimfethiye@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum