Lâf tersinden nasıl okunur?

Eskiler "Ben dedim bayram haftası, o anladı mangal tahtası" diye alay ederlerdi lâfı tersinden anlayanlarla... "Bugünün iletişim çağında insanlar birbirlerinin dediklerini daha iyi işitiyor, bu sebeple yanlış anlamalar bitmiştir" sanırdım, meğer baktığını göremeyen gözler de varmış...

Hürriyet gazetesinin son birkaç yılda içine düşürüldüğü durum üzerinde ne zaman düşünsem bir türlü kavrayamadığım bir nokta bu sayede önüme çırılçıplak seriliverdi. Hem de o durumun '1 numaralı müsebbibi' olan kişi tarafından...

İsterseniz önce gazetenin kaptan köşkünün eski sakini olan yazarının dün okurlarıyla paylaştığı his ve düşüncelerine yakından bakalım: "Ve son sitcom bizden. Başbakan Erdoğan, yeni Radikal'e konuşmuş. Hürriyet için 'Toplumu damardan yakalayan gazete' diyor. Hadi buyrun... Son günlerde Hürriyet'i 'Babıâli filosunun' başından indirmek için bütün hasetliklerini ortaya koyan arkadaşlar için ne büyük hüsran. İster misiniz yarından itibaren Başbakan'a da takmaya başlasınlar. 'Zamanı okuyamadı' desinler, 'Değişime ayak uyduramadı' diye uydursunlar. Ya da 'Çevresi iyi ama kendi kötü' türünden tuhaflıklara başlasınlar. Öyle ifrit olmuş haldeler ki, vallahi yaparlar..."

Demek Başbakan Erdoğan, "Hürriyet toplumu damardan yakalayan gazete" demiş ha?

Herhalde gazetenin patronu ve hissedarlarının, yazısını okuyunca, "Galiba yanlış yaptık bizim yönetmeni değiştirmekle, baksana Başbakan Erdoğan bile toplumun damarını yakaladığı için övüyor" demesini bekliyor...

Oysa Başbakan Erdoğan "Toplumu damardan yakalayan gazete" diye övmüyor Hürriyet'i. Evet 'Hürriyet' ve 'damar' sözcüklerinin geçtiği bir cümle kurmuş Başbakan, ama cümlesinden eski kaptanın anladığının tam tersi bir anlam çıkıyor...

İsterseniz, Radikal'in kendisini yenilemesi vesilesiyle görüştükleri Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Eyüp Can ile Murat Yetkin'e, konuyla ilgili ne söylediğini bir de biz okuyalım. Radikal'de yer alan söyleşinin ilgili bölümü şöyle: "Doğan Grubu içinde birden çok yayın var. Mesela Hürriyet bir 'damar yakalamış'. Müslüm Baba diyor ya, bir damar yakalamak diye... Tabii kendi içinde değişik görüşte yazarlar var, ama bir de manşete ne yazdığı var. Siz de herhalde bir damar yakalayacaksınız."

Hani nerede "Hürriyet toplumu damardan yakalayan gazete" cümlesi?

Radikal heyeti söyleneni doğru anlamış, araya girerek, "Radikal'in yayın politikası, yani damarı, 'özgürlükçü sol'dur" demiş...

'Müslüm Baba'dan hareketle Hürriyet'i değerlendirmek... Bir gazetenin 'damar yakalaması' metoforunu kullanmak... Ardından değişik görüşte yazarlara sözü getirip "Bir de manşete ne yazdığı var" diye cümlesini tamamlamak...

Allah aşkına siz Başbakan Erdoğan'ın cümlelerinden övdüğü sonucunu çıkartıyor musunuz?

Tayyip Erdoğan ne düşündüğünü zaten saklamamış. Şu cümleler de aynı görüşmenin notlarından: "Ben eleştiriye karşı değilim, eleştiri elbette olacak. Olacak ki, siyasiler de kendisini geliştirecek. Ama bakıyorum bazıları köşesinden sallıyor. Herkes istediğini yazsın, ama araştırarak yazsın. Önyargılı, haksız yaklaşımlara karşı çıkıyorum."

Bunlar her şeyi mi böyle ters anlıyorlar, yoksa işlerine geleni mi?

Öldürücü sorumun sebebini de anlatayım. Hürriyet 2006 yılı sonundan itibaren sürekli yanlış tarafta yer aldı. Toplumun damarını ve siyasetin nabzını bir türlü tutamadığı için... Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığını beğenmedi, karşı çıktı. Anayasa Mahkemesi'ni 367 kararını alması için sıkıştırdı. 27 Nisan (2007) 'e-muhtırası'nı sahiplendi. Erken seçimden Ak Parti'nin bir kez daha tek başına iktidar çıkacağına inanmadı, CHP-MHP koalisyonuna yatırım yaptı. Abdullah Gül'ün yeniden aday gösterilmeyeceğini sandı. AKP ile MHP'nin birleşip başörtüsü yasağını sona erdirecek anayasa değişikliğine gitmesini "411 el kaosa kalktı" manşetiyle kınadı. Ak Parti'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmamasına en çok Hürriyet şaşırdı.

Bütün bunlar vahim birer hataydı. Bu hataları yapanın, etrafına, "Tayyip Bey böyle istiyormuş... Asker böyle diyormuş..." gibi gerekçelerle tavrını açıkladığı duyuluyordu.

"Allah, Allah" diyordum bu tür bilgiler kulağıma geldiğinde, "Birileri bunları aldatıyor, ama kim?" sorusu eşliğinde... Tayyip Bey'in "Hürriyet bir damar yakalamış, gidiyor" iğneli cümlesini, "Hürriyet toplumun damarını yakalayan gazete" biçimine çeviren yazıyı okuyunca aldanma olayının vahim gerçeği kafama 'Dank' ediverdi: Meğer önce kendini aldatıyor, sonra da tersine çevirdiği görüşleri "Gerçek bu" diye etrafına sunuyormuş bizimki...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.