Muhteşem rezalet!

Valla sevgili okurlar bu aralar nedense dizilerden gidiyorum ben. Umarım kimse alınmaz, kimse gücenmez. İçinizde gücenenler varsa eğer afola, bir nebzede olsa anlayışla okumanızı rica ediyorum.

Fatmagülün üstüne çok gittik olacak ki bazıları dayanamadı şimdi de,  „Muhteşem Yüzyıl“ adlı rezalet diziyi çıkarttı.  

Oh elinize sağlık diyemeyeceğim maalesef. Adam akıllı birşey sununda,  biz de üstüne basa basa „oh elinize“ sağlık diyelim. Onun hakkında yazıp çizelim. Ama nerdeee…

Bu sefer diziyi eleştirmeyeceğim. Şaşırdınız mı? En doğal hakkınız. Bu yazımda ben olayı farklı analiz etmek istiyorum.

Diziyi seyredenleri eleştireceğim… Üstüne basa basa hem de.

Ey duyarlı kardeşim, bu yazı hem sana hem de bana.

Diziyi detaylı bir şekilde açıklamama gerek yok sanırım. Çok yerde okumuşsunuzdur. Kısaca özetleyelim biz de inşaallah. Osmanlı padişahlarından Kanuni´nin hayat tarzı, çarptırılarak lanse edilmeye çalışılıyor. Olay bundan ibaret.

Yani ciddi bir mesele.

Tarihten haberi olmayan kendini bilmezlerin kurguladığı senaryo. Hey hat. Herkes olduğu yerde kalsa. Bildiği işi yapsa. Biz de rahat bir nefes alsak artık diyorum. Bıktık artık sacma sapan şeyleri izlemekten.

Ben ne diyorum ya?

                                                           Bıkmadık…

Keşke bıksaydık. Bunun için yazdık çizdik. Ama nefsimize söz geçiremedik. Geçirseydik izlemeyecektik.

Böyle dizilerin ekrandan kalkması nedense herzaman olay olmuştur. Kaldırmıyorlarsa bu demek degildir ki, izlemeye devam etmeliyiz. Hayır izlemeyeceksin kardeşim.

Başka kanal mı yok, başka işin mi yok. Var efendim var! Neler yokki…

Biliyor musunuz en çok şikayet edilen diziler en çok izlenilen diziler oluyor. Üstüne gitmesek mi ne? Strateji değişimi mi yapsak acaba? Ne dersiniz…

Olay yapmayalım, şikayet etmeyelim. Hani ufak bir çocuğa „yapma“ dediğinde inatla, zevkle yaparya. Hani annesine inat. Yok yok bu da etki yapmayacak. İzlemeye devam edeceğiz biliyorum.

Tepki alan dizi seyrediliyor. Allah Allah.

Tecavüz sahleneri çok normalize edildi artık. Hatta artık bihteri başka bir dizide görenler sonunda onun ne olacağını önceden tahmin edebiliyor.

Ahlak kalemiz farkındaysanız yıkılmıyor. Çünkü çoktan yıkıldı.

Belki de kendimize sormamız lazım; “Her akşam televizyon karşısına geçip bu dizileri takip edenler olarak ‘Aslında bunların hepsi, bizi birkaç saatliğine günlük stresten uzaklaştıran kurmaca hikayeler’ diye mi bakıyoruz olaya, yoksa “Çağın getirdiği özgür yayıncılık gereği” diye mi?

Bu soruyu sıkca sorun kendinize.

Şöyle de diyor muyuz bazen,  „Yok efendim izliyorum ama etkilenmiyorum“.  Rica ediyorum duyarlı olalım ve etkilendiğimizi itiraf edelim.

Dizilerde gördüğümüz çoğu şeyi sünger gibi çekiyoruz. Yanlış ve doğru artık karman çorman olmuş ayırt edilemiyor.

Maalesef diziler bizleri çok fazla etkiliyor. Hem özendirici olduğunu hem de psikolojimizi bozduğunu düşünüyorum. Dizi karakterlerini hayatımızın bir parçası haline getirebiliyoruz. Onlar gibi yaşamak isteyip, onlar gibi davranıyoruz. Onlarla üzülüp, onlarla gülüyoruz. Realiteye acil bir dönüş yapmamız gerekiyor artık.

Dizilerin toplumsal ve ruhsal yaşama etkileri erotizmle kısıtlı değil üstelik. Uzatmak istemiyorum şimdilik. Bunu sindirelim devam ederiz inşaallah…

O halde son sözüm olsun;

Sizce duyarlılığı kim gösterecek? İzleyiciler mi, yapımcılar mı?

Vesselam

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum