Musluk

Hangi musluktan bahsettiğimi anlamadınız öyle değil mi? Evimizde ki musluktan bahsetmiyorum, veyahut okullarda ki musluklar da değil. Komşumuzun evinde olanda değil. Sözünü etmek istediğim musluk, „Kibir“ musluğudur. İçimizdeki musluktan. Evet doğru okudunuz, işte o musluktan bahsetmek istiyorum.

Kibir öyle bir yangındır ki, onu içinde barındıranı yakar, kül eder. O musluk bir kere açıldımı, durmaz çağlar.

Kibir; Büyüklenmek, büyüklük taslamak, ululuk iddia etmek. Kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamaktır.

Kibir bir kalp rahatsızlığıdır. Tedavi edilmez ise hastayı, mezara değil küfre götürür.

Kibirli insan her zaman etrafında haklı olduğunu duyacağı kulaklara itibar eder ve nefsine zor gelebilecek eleştirilere de kulaklarını tıkar.

Kibir insanı insanlıktan çıkarır. Kibir yalnızlığa mahkum eder adamı. Sanki pis kokan varlıkmış gibi, insanlar ondan uzaklaşır. Kibir tarih boyunca da insanları büyük bir azaba sürüklemiştir. Düşünelim: (Hitler, Firavun v.b).

Kibir insanı karanlığın ortasına atmıştır ve orada kibirleriyle onları başbaşa bırakmıştır.

Kibirlilerin sevdiği şeyler; övgü, saygı, önplandır. Başka şeye talip olmazlar.

Ama bir şeyi hep unutmuşturlar, kibirin şeytanın bir karakteri oluşunu. Ve şeytanın ayrıca en özel bir özelliği oluşunu. Ne olmuştu şeytana? Kibir yüzünden o ûlvi merteben uzaklaştırılmamış mıydı? Aynen de öyle olmuştu.

Hemen bir ayet;
"
Yalnız İblis hariç, O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. Allah Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun.? " (Sad, 74-75)

Alıkoyan: Kibiriydi.

Kibirlide sadece kibir ateşi yoktur, kalbe giren kibir zehri, insanı kıskançlığa, şükürsüzlüğe de sürükler.

Verilene hiçbir zaman razı gelmez, daha fazlasını ister. Diğer yaratılmışlardan üstünlük diler. Şükürsüzlük taslar. Verilene şükretmekte aciz olur. Bu davranışı onu bir adım daha küfre iter.

Bu olaylar olup biter ama garip olanda kibirli insanların kendinden haberleri olmayışıdır. Mevlana: „Kibir kendinden habersizliktir! Tıpkı güneşten buzun haberi olmayışı gibi” der.

Hz. Ali (r. a. ), kürsüde vaaz verirken birisi kendisine bir soru sormuş ve sorusuna cevap alamayınca o kişi:

“Bilmiyorsan o kürsüye niye çıktın? “ diyerek tepki gösteren bir şahsa:
“Beni bildiklerim buraya çıkardı. Bilmediklerim ayağımın altına konulsa başım göğe değerdi ” demiş ve nasıl davranılacağını bizlere öğretmistir.

Kalpte kibir musluğu açık ise, onu tez zamanda kapatmak şarttır. Yoksa iman evimizi kibir belası basacaktır! (Allah muhafaza etsin). Amin

 

Muhabbetle Efendim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.