Ne Zaman Ölmeliyim?

Önce bir teşekkür borcum var sizlere… Onu ifa etmeliyim.

Bu sayfada yer alan yazılarımıza daha doğrusu karalamalarınıza her zaman sizden çok güzel yansımalar aldım. Geri dönüşleriniz harikaydı. Desteklerinizle bu yürek karalamaları diyebileceğimiz yazılar daha bir renklendi.

Anladım ki, kalp vuruşlarımız aynı…

Duyarlılıklarımız, hissedişlerimiz… Olaylara bakışımız, hayata dokunuşumuz!.. Hepsi aynı…

Yazının altına yorum lütfeden dostlarımız, sosyal medya paylaşımlarında değerlendirme yazan gönüldaşlarımız oldu. Kendi sayfalarından paylaşarak bu kalp atışlarını çoğaltan duyarlı arkadaşlarımız var.

Hepsine teşekkür ederim.

Ancak ‘İki Dağın Arasında Kalmışam’ başlığını taşıyan yazı ile ‘Ölürüz Hasret Gideriz’ yazısına diğerlerinden çok daha fazla ilgi oldu. Yoğun e posta mesajları aldım.

Nedeni üzerine düşündüm.

Sanırım kalbe dokunabilen yazılardı.

‘Ölürüz Hasret Gideriz’yazısı başlığından da anlaşılacağı hasret ve ölümün bir arada anıldığı, duyguların harman edildiği, kavuşmanın mümkün olmadığı duyguları dile getiriyordu.

Hasret yakıcı… Vuslatsız hasretler de daha bir yangın yerine çeviriyor sevda tüten yürekleri…

‘İki Dağın Arasında Kalmak’ ise neredeyse herkesin başına gelen bir durumdu.

Hayattan bir parçaydı… Bize ait, hayatımıza dokunan bir durumu anlatıyordu...

Diğer hususiyet ise Gürbüz Azak üstada ait bir bölümün yer almasıydı.

Gelen mesajların neredeyse tamamına yakınında ‘Beni reva’ya Götürür müsün?’ cümlesi yer alıyordu…

Bu cümlede sanırım içimizde bazı duygulara dokundu.

Tenhalıklarımıza işaret etti.

Belki de pek çoğumuzun yaşadığı ama ifadeye dökemediği bir hali yansıtıyordu. O nedenle yüreklerde yansımasını buldu.

Herkes kendi ‘Reva’sına işaret ediyor gibiydi.

Bir şey daha fark ettim bu mesajlardan. Benim için çok önemli bir yazar, düşünce ve estetik insanı Gürbüz Azak yeterince tanınmıyor.

Sorular peş peşe geldi. Kimdi, ne iş yapardı? Nerede yazardı? Eserlerine nasıl ulaşılabilir gibi sorulara başka bir zaman kendisiyle ilgili yazmayı düşündüğüm bir yazıda cevap vereceğim.

Ancak bugün neredeyse ortak bir soruya cevap vermiş olacağım. O soru şudur:

“Sizi etkileyen başka yazıları var mı?”

Olmaz mı? Hem de çok!..

Aralarında seçki yapmakta zorlanırım.

Dostlarıma okurken de o anki ruh halime göre birini tercih ederim. Şimdi de öyle yapacağım. Sık okuduğum ve dosyamda sakladığım bana göre bir Gürbüz Azak Klasiğini paylaşıyorum:

 BİR GELİN KİRAZ YIKARKEN ÖLMELİYİM…

“Gün olur biz de göçeriz.
Ardımızdan bizim de ağlayanlar bulunur
Ne gün sayarım artık ne otobüs saatlerini düşünürüm
Ötelere usulcacık yürürüm.
Adı Gürbüz’dü, yazı yazardı diyenler çıkar
Gün olur biz de göçeriz

Ama öyle baş köşede değil
Ben, helva yiyen bir yetime bakarken ölmeliyim
Veya bir fidan dikilirken
Vakit akşam olmalı ya da az evvel
Önüm sıra sevdiklerim geçmeli. Sonra,
Seni sevdim diyemediklerim.
Bir gelin kiraz yıkarken ölmeliyim


Denize bakarken
Dik yamaçlar başında. Üşürken
Kuşlar ötüşürken. Selâm verir gibi alır gibi yahut
Arılar kovana dönerken ölmeliyim
Kayıp kuzular tenhalarda melerken
Vakit varken ölmeliyim


“Saati de amma eski, üstelik kravatsız traşsız”
Hep böyle derler ya benim için de geçerli
“Bir yerden tanıyor gibiyiz iyi amma kim?”
Komşu kadın son rüyamı hayra yorarken
Bir dost bir dostunu ararken
Ben, birileri adres sorarken ölmeliyim


Vakit akşam olmalı ya da az evvel
Rüzgâr henüz çıkmalı deniz duyulmalı
Sedefkâr son sedefini kakmalı, bir ebrû bitmeli
Bir yavru babasının geldiğini işitmeli
Nasıl da sevinmeli
Ben o gülüşü duyarken ölmeliyim


Bir ressam son rengini koyarken
Herkes bir tuhaf bakmalı
Cebimde bir yığın bozuk para bulmalılar
Bir tanıyan gelmeli, gözleri nemli
Adı Gürbüz’dü yazı yazardı demeli
Vakit akşam olmalı ya da az evvel
Ben, balıkçılar çıkarken ölmeliyim
Işıklar henüz yanarken
Birileri adres sorarken
Gün olur biz de göçeriz


Ne ay başını düşünürüz ne benzin fiyatlarını
Demem o ki
Kanaryalar su içerken ölmeliyim
Tığ gibi delikanlılar, en bayraklı atlılar
Altın ümitlerle yanı başımdan
Doludizgin geçerken ölmeliyim


Kamyonlar yokuşları sararken
İlle de bayram ertesinde
Köhne bir kum iskelesinde
Ay doğarken ölmeliyim


Bir gelin kiraz yıkarken ölmeliyim en iyisi
Adı Gürbüz’dü yazı yazardı demeliler
Başucuma kiraz dikmeliler
Bir dost bir dostunu ararken
Bir gelin... kiraz yıkarken ölmeliyim”

Ne diyeyim?

Gürbüz Azak yazarsa böyle yazar!

Allah ona uzun ömür versin.

İyi ki varsın Gürbüz abi!.. 

HABER NAME/ 16.05.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum