Nemelazımcılığın Tedavisini Kim Yapacak?

 

Bugünlerde sadece ormanlar değil, tüm yürekler yanıyor. Hem de uzak yakın demeden... Müsaade ederseniz ben hala Konya’da vuku bulan menfur cinayetin derdindeyim. Zira bu konuda ırkçılığa dayalı bir iç çatışma senaryosunun uygulanması engellenmiş olsa da konuyu basite alma taraftarı değilim.

Tetiğe dokunan eli bulmak emniyetin görevidir. İnanıyorum ki adalet bu konudaki gerekli çalışmayı yapıyordur. Bunun olacağına ve ihmal edilmeyeceğine güveniyorum. Ancak olayların bu safhaya gelişine engel olmayanları / olamayanları nereye koymalı? Bu hadiseden bundan sonrası için bir ders çıkarmayacak mıyız? Daha büyüğü olmadı diye sevinmekle mi yetineceğiz?

Bu konuda bir önerim var. Bu önerim nerede makes bulur ve kimleri harekete geçirebilir? Bunu bilemem... Ancak ben üzerinde düşünen bir vatandaş ve “Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz!” çağrısını önemseyen bir Müslüman olarak fikrimi söyleyeyim. Belki sorumluluğumdan küçük bir vebali ödemiş olurum.

Böylesi aile içinde ve aileler arasında gerçekleşen kavgalardan o mahallenin muhtarı ve imamları sorumlu olmalı... Böylesi bir kavga ve çekişme baş gösterince buna kulaklar tıkınmamalı. Bu konuda kaymakamlık makamları bilgilendirilmeli, içinde imam, avukat, psikolog, muhtar ve mahallenin akil insanlarından oluşan bir heyet konuya müdahale etmeli. Onların arasındaki sorunlara bir çözüm bulunmalı ve bunun kalıcı olması için gerekli gözlem ve buluşmalar sağlanmalıdır. Olaylar olup bittikten sonra ah vah etmenin ve bunun için başkalarına suç atmalarının bir anlamı yoktur.

Aralarında ciddi anlamda hukuksal mağduriyet varsa buna da çözüm bulunmalıdır. Bu haksızlığın kaynağı çözülmeden onları barıştırmak mümkün değildir. Sadece sizin için yanınızda gülücükler dağıtırlar ve sonra da kaldıkları yerden devam ederler.

Yıllarca imam yetiştiren okullarda öğretmenlik ve idarecilik yapmış bir Müslüman olarak mahallede görev yapan imamların bu konudaki sorumluluğunun büyük olduğuna inanırım. Onlar cami çevresini çok iyi tanımalı ve camiye gelmese bile onların nabzını tutmayı bilmelidir. Hiç olmazsa nikâh ve cenaze işlemlerinde bile olsa imamın kapısını çalacaktır. Eğer onlar imamın kapısını çalmıyorsa, imam onların kapısını çalmalı ve onlara ezanın dışında özel bir davetle ulaşmalıdır.

İmam kardeşlerim, “bir bu eksikti...” diyebilirler. Ancak HUCURAT suresinin ilgili ayetleri hepimize hitap ediyor. En çok da onlara...

Bu sulhun sağlanmasında mahallenin öğretmenleri, o merkezin müftüsü veya kaymakamı gibi yöneticilerin de hem görevi hem de sonucuyla ilgili sorumluğu olmalı. Özellikle bazı güney illerimizde benzeri sokak savaşlarına daha sık rastlanmaktadır. “Burada böylesi olayla sıkça oluyor. Yapılacak bir şey yok” diye savunma yapmak ancak acizliktir. “Yaz mevsiminde orman yangınları olağandır” diye seyretmiyor ve söndürmek için üzerine nasılda gidiyorsak, şimdi de bunu yapmak zorundayız.

Uzun yıllar kendi aralarında kavgalarıyla meşhur olan bir mahallenin yakınında oturdum. Kadınların, erkeklerin ve çocukların ölümüne karıştığı kavgaları perde arkasından izledik. Şişman ve genelde olaylara üzerindeki atletiyle müdahale eden bir kişi vardı. O gelinceye ne kadar kavga yapabilirlerse yaparlardı. O ortaya çıkar ve herkese bir şeyler söyler, tarafları evlerine geri gönderirdi.

Eskiden köylerimizde veya mahallelerimizde akîl insanlarımız olurdu. Onlar buranın hem âlimi hem de hâkimi idi. Olaylar büyümeden duruma müdahale eder ve konu sulh ile çözülürdü. Onların olduğu dönemlerde boşanma olayları bile az olurdu. Her iki tarafı da dinler ve ailenin devamına engel olacak ciddi bir sorun yoksa bunu sağlamak için gerekli önlemleri alırdı. Sonunda da bolca hayır dua alırdı.

Bugün böyle akîl insan kalmadı. Aslında kalmadı demekten daha çok onlara kulak verecek ve sorunlarına böyle bir bilge komşu ile çözüm arayan kalmadı demek daha uygun olur. İşte bunun için devletin arabuluculuk sisteminin bir benzeri olarak; içinde belirli kurumlardan temsilcilerin olacağı ve kayıt ve resmiyet içinde yapılacak bir çalışma olmalı. En önemlisi de sorunlar halının altına süpürülmemelidir. Zira pisliği oraya saklamak ortamı temizlemek değildir.

Böylesi sorunlar aileler içinde de uygulanabilse... Bu konuda inisiyatif alacak ve büyümeden sorunları çözecek birileri çıksa. Hastalık kangren olmadan şifaya kavuşsa...

Nemelazımcılık çok kötü bir hastalık... Hepimizi yakar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum