Öğretmenler, Ah Eski Öğretmenler

Öğretmenler, Ah Eski Öğretmenler

Size bir hikâyemi anlatarak öğretmenliğin ne kadar kutsi bir meslek olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Biliyorsunuz ki seksen kuşağı okullar tatile girince ya Kur'an kursuna giderler ya da bir yerde çırak olarak çalışırlar.
Ben de bazen Kur'an kursuna gittim bazen de çıraklık yaptım.

Hiç unutamam Kocamustafapaşa?da cumartesi pazarının kurulduğu semtteki bir su tesisatçısının yanında çırak olarak çalışıyordum. Ustalar da sonuçta bir öğretmen gibiydi. Saygıda kesinlikle kusur olmazdı.

Bir sabah işe giderken Ermeni kilisesinin karşısında Marmara Pastanesinde dondurma almış ve yemiştim. Çikolatalı dondurma dudağımın alt tarafında kalmış. Ben de farkında değilim.

Sonra dükkanı açtıktan hemen sonra ustam gelmişti. Bana baktı ve;

- Çay mı içtin, diye sordu.

Ben de birden terledim ?acaba ustam sabah sabah dondurma yediğimi fark etti mi? diye. Sonra ufak bir yalan atarak ustama;

- Evet, çay içmiştim, deyiverdim.

İşte bizim çocukluğumuzda ustalardan bu kadar korkar iken öğretmenlerden nasıl korkardık, bunu bizim nesil bilir.

Öğretmen bizim için çok farklı bir değerdi. Onların bir bakışı, bir öksürüşü bizi yönlendirirdi. Çünkü bizim zamanımızda öğretmenden
korkmak yoktu, sadece bilinmez bir saygı vardı. Öyle bir saygı ki, öğretmenin gölgesine bile saygı duyulacak bir saygıydı.

Şimdiki gençlere bakıyorum da öğretmenler ve öğrenciler pozisyon değiştirmişler. Eti senin, kemiği benim yerine artık çocuğuma fiske atmayı bırak kem söz bile söyleyemezsin duruma geldik.

Bu da eğitimin maalesef kalitesini tamamen düşürüyor. Şimdi ne eski öğretmenler var ne de eski öğrenciler. Hal böyle olunca da eğitimdeki kaliteyi hiçbir zaman bulamayız, sadece eğitimde yerimizde sayarız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum