Ölü Eti Yer misin?

Ölü Eti Yer misin?

Hucurat suresinde Rabbimiz bizlere çok önemli konuları açıklıyor. Dikkat etmemiz gereken davranışları bir bir izah ediyor. Yeniden her ayete kendimizi muhatap kılarak okumaya ne dersiniz?

Müslüman kardeşler arasında kardeşliği bitiren hastalıklara Rabbimiz bu surede bizlerin dikkatini çekiyor. İşte onlar:

Bir fasığın getirdiği yalan haber,

İftira,

Alay etmek,

Ayıplamak,

Kötü lakaplarla çağırmak,

Kötü zann,

Kusurları araştırmak,

Kardeşini çekiştirmek...

Yüce Rabbimiz bu fiilleri müslümanlara yasaklamış. Müslüman bu emirlere teslim olan gereğince amel eden kişidir. Nefsine uyup bu fiillere devam eden kendi ateşini yakmaktadır.

Kardeşlerin arasını açan, aralarındaki muhabbeti bitiren, birbirine düşman yapan, Rabbimizin yasakladığı bu fiilleri müslüman neden işler? Şeytanın tuzağından başka nedir bu Allah aşkına?

"Size bir fasık haber getirdiğinde..." diyor Rabbimiz. Sahi bize her haber getiren dost mudur? Şeytanın tuzağına düşenler de bize haber getiremez mi? Haberin doğruluğunu araştırmadan haberle ilgili işlem yapmak doğru mudur? Sosyal çalışmaların içinde bulunanların en çok üzerinde durması gereken bir uyarı diye düşünüyorum. Müslümanlar hep kendi içlerinden tuzağa düşüyorlar. Araya giren fasık, ortalığı toz duman ediyor. Sonra da karşıdan seyrederek kıs kıs gülüyor. Zavallı Müslüman da bu oyunun bir parçası oluyor. Günah hammalı oluyor farkında değil. Aman dikkat edelim kardeşler!

Gelen yalan haber üzerine bir de hüküm bina edersek halimiz nice olur? Hizmet eden bir kardeşimizi yaralarsak, onun hizmetine mani olursak, o hizmet sebebiyle hideyete ereceklere engel olursak bunun cezasını nasıl göze alabiliriz? Bunca kenarda atıl duranlar varken neden hizmet edenleri taşlarız? Enerjimizi neden birbirimizle gereksiz yere harcarız? Kardeşimiz hakkında kötü zanda bulunmak ne büyük bir günahtır.

Hem Sevgili Peygamberimiz sav kendisine bir şikayette bulunulduğunda iki tarafı dinlemeden karar vermezdi. Bilgi verenleri de uyarırdı. "Beni yanıltırsanız vebali sizin üzerinizedir. Çünkü sizin verdiğiniz bilgiler üzerine hüküm bina ediyorum." derdi. Aile şikayetlerinde olduğu gibi toplumsal olaylarda da böyleydi. Bu prensibe ne zaman uyacağız dostlar? Hakkında söz söyleneni dinlemeden, anlamadan,niyet okuyarak hakkında konuşup hüküm veriyoruz. Allah bundan razı olur mu?

Allah'a davet eden bir kulu engellemenin, onun hızını kesmeye çalışmanın dinde yeri nedir acaba?

Allah'ın ayetlerinin okunduğu, Rasulünün sav sünnetlerinin anlatıldığı ve İslamın yaşanmaya çalışıldığı mekanlara gitmek isteyenlere engel olandan daha zalim kim olabilir?

Kimin Allah katında değerli olduğunu yine Allah bilir. Hiç kimse geleceğinde emin olmamalıdır. Havf ve reca arasında yaşamak en güzelidir. Yaptıklarımız, söylediklerimiz bizi şımartmamalı. Tek gayemiz Allah'ın rızası olmalı.

Mezhebimiz, meşrebimiz, cemaatimiz, dergahımız bizi kurtarmayacak. Bunlar bizim hidayetimize vesileyse, Rabbimizin emirlerini yaşamamıza yardımcı oluyorsa ne güzel. Yoksa sadece bulunduğumuz yer bizi kurtarmaz. Mekke'de Medine de yaşayıp cehenneme gitmek mümkündür. Ebu Lehep Mekke'de Peygamberimizden sav daha yakındı Ka'be'ye. Fiziki yakınlık onu ateş ehli olmaktan kurtarmadı. Bizi imanımız ve salih amellerimiz kurtaracak. Nice Peygamber evladı ve ailesi helak oldu. Nice zalimlerinki de hidayet buldu, kurtuldu. Allah cc akıbetimizi hayreylesin.

Üstünlük ancak takva iledir. Onu da yalnız Allah bilir.

Hidayet Allah'ın elindedir. Hidayet rehberi Kur'an'dır. "İleride ona uyup uymadığımızdan hesaba çekileceğiz." Gönüllere inşirah veren, İslamın tadını duyuran Allah'tır. O kime hidayet verirse onu sırat-ı müstakim üzere kılar. Kendi yolunda sabit kadem eder.

Gelin hep birlikte Rabbimizin şu emirleri okuyalım, anlamaya çalışalım ve gereğince amel edelim dostlar:

Hucurat Suresi,

6. Ey iman edenler! Şâyet bir fâsık (yalancı/günahkâr) size bir haber getirirse doğruluğunu araştırın.

(Yoksa) bilmeyerek bir kavme kötülük eder de, yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz.

11. Ey iman edenler! Bir topluluk, bir toplulukla alay etmesin. Ola ki (alay edilen adamlar, Allah yanında) kendilerinden daha hayırlıdırlar.

Kadınlar da kadınları alaya almasın. Ola ki onlar, kendilerinden daha hayırlıdırlar.

Birbirinizi ayıplamayın.

Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın.

İman ettikten sonra (kişinin) fâsıklık (damgası yemesi veya din ve ahlâk sınırını aşması) ne kötü isimdir!

Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

12. Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.

Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi) araştırmayın ve biriniz, diğerini çekiştirmesin.

Herhangi biriniz (normal insan olarak) ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz (değil mi?)

O halde ‘Allah’a saygı duyup emrine uygun yaşayın’ aykırı davranmaktan sakının.

Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.

13. Ey insanlar! Şüphesiz biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattık (ırkınız ve şahsınızla övünmeniz için değil; sırf iyilik uğrunda) tanışasınız (yarışıp ve yardımlaşasınız) diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.

Hiç şüphesiz ki sizin Allah yanında en şerefliniz, en takvâlınız (Allah’ın emirlerine en uygun yaşayanınız ve günahlardan sakınanınız)dır.

Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) haberi olandır.

 

15. (Gerçek) mü’minler ancak, Allah’a ve Resûlü’ne inanan; sonra (bunda) şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlardır.

İşte onlar (imanlarında) doğru olanların ta kendileridir.

 

Selam ve dua ile...

ahmet.hace@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum