Partilerin hesabı

Son günlerde üstesinden gelinmek için çaba gösterilen soruna partilerin yaklaşımında 'oy hesabı'nın etkisi var mıdır gerçekten? Ak Parti bu işe seçimden en az yüzde 50 oy almak üzere kalkışmış, CHP ile MHP 'sorun çözülürse bundan Ak Parti kazançlı çıkar' akıl yürütmesi sonucu muhalefete başlamış olabilir mi?

Gerçi Tarhan Erdem'in böyle bir iddiası yok, o sadece “Süreç başarılı olursa Ak Parti'nin oyları tırmanır, CHP'nin oyları ise erir” tezini seslendirmiş; ancak tez yine de insanın aklına böyle soruları da üşüştürüyor işte...

Ak Parti kendisini 'muhafazakâr demokrat' olarak tanımlayan bir parti; tamlamadaki esas vurgunun 'muhafazakâr' sıfatına olduğunu kimselerden gizlemiyor da. Buna rağmen böylesine büyük bir açılımı hayata geçirmesi bazılarını hayrete düşürebilir. Oysa daha kuruluşuyla birlikte yayımladığı beyanname ile birlikte, Ak Parti, can alan, ülke kaynaklarını kurutan 'soruna' çözüm bulma yükümlülüğünü benimsemiş görünüyor.

Tıpkı 'muhafazakâr' Turgut Özal gibi... O da, daha başbakanlığı döneminden başlayarak sorunu çözme yönünde çabalar gösterdi; vefatından hemen önce üzerinde çalıştığı konu da gecikmeli olarak şimdi çözülmeye çalışılandı. Rahmetlinin vefatından sadece birkaç gün önce sarf ettiği “İlk işim bu konuda girişim üstlenmek” sözleri kulağımda çınlayıp duruyor.

Bizde 'muhafazakârlık' başkalarından çok farklı olarak, sorunların üzerine ciddiyetle gidilmesini engelleyici bir özellik değil.

Şu gerçeği de unutmayalım: Ak Parti'nin içte ve dışta izlediği politikalar, ülkenin önünü kesen en önemli sorunun artık çözülmesini şart koşuyor. Bölgesinde güçlü ve saygın, dünyada sözü dinlenir bir ülke olabilmesi Türkiye'nin, içinde istikrara kavuşması ve refahın tabana yayıldığı bir ekonomiye sahip olmasıyla yakından ilişkili; bu sorun sorun olmaya devam ettikçe Türkiye'yi içeride şahlandırmak, dışarıda da hak ettiği konuma getirmek mümkün değil.

İster kendisine oy kaybettirsin ister kazandırsın, Ak Parti bu sorunun üzerine gitmekten kendini alakoyamazdı.

Muhalefet partilerinin durumu çok farklı: Herbirinin değişik önerileri olsa bile, CHP ve MHP de çözümden yana olması gereken partiler... Bugüne kadar 40 bine yakın insanın canını alan, yüz milyarlarca dolarlık maddi kayba yol açan bir sorunu çözüme kavuşturmaktan nasıl geri durulur ki? İktidar olduklarında, her iki parti de, bu sorunla ilgili bilançoyu masalarında bulacaklar. İktidara geldiklerinde “50 yıl daha dağlarda dolaşırız” söylemiyle, ya da 'kırmızı çizgiler' yaklaşımıyla politika üreteceklerse, vay bu ülkenin haline!

Konuya bu mantıkla yaklaştığımızda, MHP ve CHP'nin tepkilerinde rasyonel bir yan bulmak mümkün olamıyor. “MHP'dir, elbette bu konuda muhalefet yapacak” demek biraz saçma gelmiyor mu size de? Esas MHP'nin akan kanın durması, milli kaynakların terör tarafından çarçur edilmemesi için politika geliştirmesi beklenir. MHP'lilerin bütün derdi kendi partileri midir, 'ülke' diye bir meseleleri yok mudur?

Önceki ve Sonraki Yazılar