PEHLİVAN TEFRİKALARI

Mesleğe ilk başladığım 12 Eylül öncesinde o zamanlar Halka ve Olaylara Tercüman gazetesinin Ana sayfasına şöyle bir göz attıktan sonra pehlivan tefrikalarını okumaktan büyük zevk alırdım. Daha sonra Kara Murat v.s gibi bölümleri ve birkaç köşe yazısını okumayı severdim. En ilginci Nazlı Ilıcak ile Uğur Mumcu kapışmaları idi. Her gün biri diğerine hakaret edecek bir mevzu bulurdu. Bu yolla gazeteler tiraj yapardı. Bir askeri gemide en az 10 çeşit fraksiyonlara ait gazete olurdu. Hemen hemen hepsini okumaya çalışırdım. Personel arasında sürekli tartışmalar yaşanırdı. İdealistler kendi fikirleri doğrultusunda kitaplar okurlardı. Fikirlerini ispat etmek için eksiğim kaldı mı acaba hesabı yaparlardı. Şimdi gençler kitap okumuyorlar. Cumhuriyet gazetesini terk edişim o döneme rastlar. Sınırları zorlayıcı zıt fikirlere sabrım kalmadığı için terk etmiştim.

Ne zamanki 12 Eylül oldu, tartışmalar kesildi, Halka ve Olaylara Tercüman’ın bir anda kafası karıştı. İstikameti bozuldu. Cumhuriyet Gazetesi de o zamanki istikametinden şimdiki istikametine kayarak radikal halini muhafaza etti. O zamanlar hatırladığım kadarı ile darbelere karşı idiler, fakat şimdilerde darbe borazancısı olup çıktılar.

Tercümanlar ikiye bölününce her biri kendi yolunda güncel siyasi, sıradan gazeteler durumunda kalıverdiler.

Destekledikleri fikirler kalmadı. Onları izleyenler sanırım sadece isimlerinden kalan hatıralarla yetinmeye çalışıyorlar.

12 Eylül’ün en büyük darbesi fikir sahiplerine olmuştur. Artık idealist gençlerin yerini çabuk köşe dönme fikirleri almıştır. Bu yüzden devlet eli ile oynatılan kumar (10 numara, şans topu, sayısal loto, süper loto ve de Milli Piyango) oyunlarında sınırları zorlayan bir artış yaşanmıştır.

At yarışları da cabası. Özellikle (Sayın Genel Kurmay Başkanı biliyor mudur bilemiyorum ama) Askeri gemilerde At yarışları kulüpleri vardı, biz henüz bu devletin şerefli komutanları iken. Şimdi daha da feci olduğu haberleri geliyor. 28 Şubat süreci ile darbe planları yapmak ta moda.

İnsanlar fikirlerini açıklamaktan, savunmaktan ve ideal haline getirmekten kaçar oldular. Her ne kadar Anayasa’da fikir ve kanaat hürriyetinden bahsedilse de bunun sadece Anayasa’da bulunan fakat asla uygulanması için rağbet görmeyen bir madde olduğu kanaatine vararak kanaatlerini terk ettiler.

Yani fikir ve vicdan hürriyeti Cumhuriyet bekçilerinin ayaklarının altında ezik büzük olup heder oldu. İnsanlar inançlarından dolayı memuriyet görevlerinden çıkartıldılar. Bunun en büyük uygulayıcısı Demokrasiyi kurtaracağım diyerek darbe yapan TSK oldu. Demokrasiyi getirmek uğruna fikirleri ve vicdanları öldürdüler. Siyasete bulaştılar, post modern darbeler yaptılar, bu da yetmedi Camileri bombalamayı göze alacak Balyoz planları yaptılar.

İnsanların itiraz etme ve hakkını arama yollarını tıkadılar. Uydurmacıların iftira mektuplarını delil kabul edip mütedeyyin Subay ve Astsubayları ihraç edip hak arama yollarını kapattılar. Bunlar aslında demokrasi adına yapılan militarist teokrasi yaklaşımıydı. Adam kayırmanın, kendinden olmayanı ötelemenin adıydı.

Şimdi YAŞ kararlarının yargıya açılması gündemde. Çirkin eller iş başında ve değişiklik teklifini tahrif ederek hak aramayı engellemeye çalışıyorlar.

Umuyoruz ki Türkiye bir gün gerçek demokrasi ile tanışacak, adalet yerini bulacak.

ÇİRKİN SALDIRILARIN ARKASINDA KİM VAR

Kanunların çözmesi gereken hususları insanlar çözmeye çalışırsa kanunsuzluklar başlamış demektir. Hangi parti temsilcisi olursa olsun birileri toplum düzenini bozmak adına saldırılar tertipliyorsa, provake ediyorsa toplumda yapılan düzeltmelere takoz koymaya çalışıyor ve hainlerin tarafından tertipleniyor demektir. Önce Ahmet TÜRK ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner YILDIZ’a yapılan saldırılara dikkat edilmelidir.

Kamu vicdanını yaralayan bu tip saldırılar asla tasvip edilemez. Açılımları ve Anayasa değişiklik paketini hazmedemeyenler maalesef bu çirkin saldırıları tertiplemek hıyanetinde bulunmuş olma ihtimali yüksektir. Bu tip hareketler her ne kadar fevri imiş gibi görünüyor ise de arkası araştırılmalıdır.

Haydi adalet yerini bulsun. Hizipçiler, toplumu karıştırmak isteyen provakatörlere gereken cezayı versin.

AVUKATLIKTAN TELLALLIĞA

Açılım ve Anayasa değişikliklerini sürekli engellemeye çalışan Sayın Deniz Baykal Anayasa değişikliğine dur diyecek otorite arıyor.

Otoriteden ne anladığı malum.

Bu güne kadar darbecileri yargılayalım diyen Baykal bu gün darbe tellallığı yapıyor. Ergenekon’un avukatlığından darbecilerin tellallığına terfi etti anlaşılan.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMALIDIR

Bu hafta değişiklik paketi mecliste görüşülmeye başlandı. BDP, DSP ve CHP mecliste görüşmelere katılamama kararı aldılar.

Kimin demokrasi istediği, kimin istemediği ortaya çıkmış oluyor. Mevcut anayasadan rahatsız olduğunu dile getirip görüşmelere katılmayanlar Kamu vicdanından alacağı derslere hazır olmalıdırlar.

Seçimler yaklaşıyor halk bu yaptıklarınızı elbette unutmayacak.

BAŞKANLIK TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ AÇAR

Başbakan Başkanlık modeli üzerinde görüşlerini beyan ediyor. Katılanlar veya katılmayanlar olacaktır elbette. Türkiye demokratik olma yönünde adımlar atmaya başladıkça kendiliğinden gelişmeler bizi o yöne doğru götürecektir.

Önce kanunlardaki karmaşaları çözelim, adaleti ve hukuk sistemini onaralım. Keyfiliği ortadan kaldıralım. Vesayetten kurtulalım. Göreceğiz ki layık olduğumuz sistem bize göz kırpmaya başlayacaktır.

Şimdilik hayal gibi görünse de biraz sağduyu, biraz insaf bu engelleri aşmamızı sağlayacaktır.

 

Ahmet TÜRKAN - HABERNAME

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum