Peygamber ve Müslüman

1. Sofraya oturursun, yemeğe başlamadan önce besmele çekersin. Peygamberin Sünnetine uygun şekilde yemek yersin. Midenin üçte birini yemekle, üçte birini suyla doldurur, üçte birini boş bırakırsın.

2. Sabahleyin güneş doğmadan bir saat önce kalkar, abdest alır namaz kılarsın. Peygamber ve Ashabı böyle yapardı.

3. Meskende, otomobilde, giyim kuşamda, yeme içmede (imkânın olsa da) lükse, israfa kaçmazsın, orta halli, mütevâzı olursun.

4. Zekâtını Kur'ân'ın ve Peygamber'in emr ettiği üzere, öncelikle Müslüman fakir ve miskinlere verirsin, böylece (bütün Müslümanlar böyle yaptığı taktirde) toplumda sosyal adaleti sağlarsın.

5. Beşikten mezara kadar faydalı ilim öğrenirsin.

6. Zararlı ilim öğrenmezsin.

7. Komşularına kardeş ve akraba muamelesi yaparsın, onların acılarını ve sevinçlerini paylaşırsın. Onları üzmezsin, onlara eza vermezsin.

8. Hayvanlara, bitkilere, doğaya zarar vermezsin.

9. Çocuklarını iyi Müslüman, iyi insan, iyi vatandaş olarak yetiştirirsin.

10. Dünya işlerini ve hizmetlerini ihmal etmemek şartıyla âhirete yönelik olursun, büyük yolculuk için azık toplarsın.

11. Öldükten sonra sana sevap yazılması için sadaka-i câriye bırakmaya çalışırsın.

12. Akşam işten döndükten ve yemeğini yedikten sonra çayını içerken tv'nin karşısına geçince: "Peygamber benim bu programları seyretmemden memnun ve razı olur muydu?" diye vicdanına sorarsın, tv'yi kapatırsın, çayını faydalı bir kitap ve dergi okurken içersin. Bir müddet sonra da tv'yi evinden atarsın.

13. Gelirin, kazancın yeterli değilse biraz ekmek, peynir, bir domates ile yetinirsin; asla rüşvet almazsın, haram kazanmazsın, yamukluk yapmazsın.

14. Zengin olmak, köşeyi dönmek için ihalelere fesat karıştırmak, bütçe hortumlamak, gayr-i meşru komisyonlar almak, ihaleye girmemek için yüklü para almak, bin türlü alavere dalavere yapmak gibi alçaklıklara ve rezilliklere asla bulaşmazsın.

15. Emanetleri ehline verirsin... Emanetlere hiçbir şekilde hıyanet etmezsin.

16. Allah ile olan işlerinde ihlasa, yaratıklar ile olan işlerinde adalete ve mürüvvete riayet edersin.

17. Yapacağın işleri Peygambere sorarsın. (Elimizde ve önümüzde konulara göre tasnif edilmiş binlerce hadîs vardır. Bunları incelemiş, okumuş icazetli ulema ve fakihler vardır, onlara sorarsın.)

18. Peygamberin Allah katından getirmiş olduğu Kur'ân'ı kendine düstur ve imam yaparsın. Kur'ân'ın emirlerini, yasaklarını, öğütlerini, müjdelerini, uyarmalarını; Peygamberin vekilleri, varisleri, halifeleri olan icazetli ulemadan, müfessirlerden öğrenirsin. Kendi kafana göre, kendi rey ve hevan ile Kutsal kitabı yorumlamazsın.

19. Cemaatten ayrılmazsın. Sünnet ve cemaat ehli olursun.

20. Dosdoğru ve güvenilir bir insan olursun.

21. Harbî, militan, amansız, acımasız, zalim kâfirlere karşı sert, mü'min kardeşlerine karşı yumuşak ve merhametli olursun.

22. Dünyanın çok aldatıcı, çok oyalayıcı, çok gaflet verici, çok sebatsız, çok tuzaklarla dolu olduğunu bilir ve tedbir alırsın.

23. Dünyanın ikiye ayrıldığını, birinin Darülislâm, diğerinin Darülküfr ve harb olduğunu bilirsin.

23. İslâm'ın tek hak ve doğru din olduğunu, bu konuda başka hiçbir dinin ona ortak olmadığını çok iyi bilirsin.

24. Fıskı ve bid'ati kendisini küfre götürmeyen, kıldırdığı namaz sahih olan her imamın arkasında cemaat olursun.

25. Bütün mü'minlerin tek bir ümmet oldukları şuuruna ve idrakine sahip olursun. Küçük cemaat, hizip, fırka, grup, klik taassubuna ve militanlığına kapılmazsın.

26. Nefs-i emmâreni en büyük düşman bilirsin, onu dizginlemek ve zincirlemek için ehlinden ders ve terbiye alırsın.

27. Kalbinden riyaset sevdasını, dünya emellerini çıkartırsın.

28. Kindar ve intikamcı olmazsın.

29. Dostlara telattuf ve mürüvvet gösterir, düşmanlara müdara edersin.

30. Peygambere biatlı olduğunu bilir ve bu biata sadık kalırsın.

31. Peygamberin ruhaniyetinin biiznillah Ümmeti ile birlikte olduğunu hisseder ve sezersin.

33. Hayatını Peygamberin dinine, Şeriatına, ölçülerine, kıstaslarına, getirdiği hükümlere, Kitabına, Sünnetine göre tanzim edersin.

34. Onu hatırından çıkartmaz, minnet ve teşekkür ile sık anar, onu velinimet, değişmez başkan, kaid, seyyid bilir, ona itaat eder, onun öğütlerini dinler, onu kurtuluşun ve ebedî saadetin için vesile kılarsın.

* (İkinci yazı)

BEYAZ EKMEK YASAKLANMALIDIR

Meclis ve hükümet bembeyaz undan yapılan ekmeği yasaklasa, halka kepekli tabiî/doğal esmer ekmek yedirse ne olur biliyor musunuz? Sayayım:

1. Hastalıklar kısa zamanda yüzde 50 azalır. Daha sonra bu azalma yüzde 75 olur.

2. Hastahanelerdeki izdiham (yoğunluk, yığılma) ortadan kalkar.

3. İlaç tüketimi en az yüzde 50 azalır. Bu azalma zamanla yüzde 75 olur.

4. Doktorların müşterisi (hastası mı deseydim?) yüzde 50 azalır.

5. Halk daha sağlıklı olur.

6. İnsanlar zindeleşir, yüzlerine renk gelir.

7. Sosyal sigortalar nefes alır, bütçeleri denkleşir.

8. Devletin sağlık masrafları yüzde 50 düşer.

9. Üretim artar.

Niçin mi?

Bembeyaz undan yapılmış ekmeğin içinde kalori vardır ama insanı zinde tutan, ayakta tutan, sağlıklı kılan, hastalıkları def eden kepek alındığı için yararlı değil, zararlıdır.

Cana can katan kepeği alıp hayvan yemi yapmak, halkı çok beyaz, bembeyaz, tam beyaz ekmekle beslemek tıp ilmine, bilgeliğe, akla, mantığa, vicdana, vatanseverliğe aykırıdır. Çok ağır mı yazıyorum? Hayır, çok hafif yazıyorum.

Devamlı olarak çok beyaz, bembeyaz, daha beyaz ekmekle beslenmek uzun vadeli bir intihardır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Halk Ekmek Fabrikası çeşit çeşit faydalı ekmek üretiyor. İkisini bilhassa tavsiye ediyorum.

1. Doğal ekmek.Bunun fiyatı biraz pahalı olduğu için zenginler yiyebilir. Geliri, bütçesi müsait olanlara önemle tavsiye ediyorum, Halk Ekmek'in bu doğal ekmeğini yiyiniz.

2. Belediye fiyatı çok ucuz olan kepekli ekmek de çıkartmaktadır. Yüzde yüz ekolojik değildir ama bembeyaz francalaya (Frenk ekmeğine) göre bin kere daha sağlıklıdır.Bütçesi müsait olmayanlar bunu tüketmelidir.

Sağlıklı, zinde yaşamak için elbette sadece kepekli ekmek tüketmek yeterli olmaz. Lakin işin başı ekmektir. Önce ondan başlanmalıdır.

Sen doktor moktor, sağlıklı beslenme uzmanı değilsin, mübalağa ediyorsun (abartıyorsun) diyenler çıkabilir. Doktor değilim ama çok iyi bildiğim bir konuyu yazıyorum. Bu yazdıklarım gerçeklerin ta kendisidir.

Kepekli ekmek konusunda Türkiye'mizde çok güzel gelişmeler var ama bunlar yeterli değildir. Halkın sağlığını korumak için birtakım yasaklar konulmalı, tedbirler alınmalıdır.

1. Unlara (un fabrikalarında ve fırınlarda) en az dört çeşit kimyevî madde konulmaktadır. Bunlar yasaklanmalıdır.

2. Halk yığınları kepekli ekmeğin faydası konusunda bilgilendirilmeli, aydınlatılmalıdır.

3. Milyonlarca broşür ve pankart bastırılarak kepekli ekmeğin faydaları, bembeyaz francalanın zararları anlatılmalıdır.

Buğday tarımında sun'î/yapay kimyevî gübre kullanılmamalıdır.

Yukarıda yazdıklarımı baskı grupları kabul eder mi?

1. Özel hastahaneler böyle bir şeyi ister mi? Halk sağlıklı beslenecek, sağlıklı olacak, hastalıklar ve hastalar azalacak... Onlar buna razı olurlar mı?

2. Doktorlar müşterilerinin azalmasını isterler mi?

3. Yabancı ilaç firmaları böyle bir şeyi kabul ederler mi?

İktidar, sigara ile başarılı bir şekilde mücadele etti ve kapalı mekanların havasını temizledi. Bundan kırk sene öncesini düşünüyorum: Şehirlerarası otobüslerde, trenlerde, kümes gibi uçaklarda, lokantalarda, her yerde fosur fosur sigara tüttürülüyordu. Artık bu manzara yok.

1980'li yıllarda bir gece Eskişehir'den İstanbul'a otobüsle geliyordum. Şoförün arkasında iki bey hiç ara vermeden sigara içiyor. Onların arkasında bir hanımın kundakta bebeği var. Sigaracı beyler içtikleri sigara azalınca yenisini yakıp yedekte bekletiyor. Bir saniye bile ara vermek istemiyorlar. Eve geldiğimde üstüm başım zift kokuyordu. Kimbilir zavallı süt çocuğu ne hale gelmişti...

1974'te bir işçi charter uçağı ile Almanya'dan (Altı seneye yakın sürgün hayatından sonra) Türkiye'ye dönüyorum. Yolcuların yüzde doksanı sigara içmeye başladı. İçeride göz gözü görmüyor. Hostesler gümrüksüz sigara ve viski (fiski!) arabasını dolaştırmaya başladı. İçkiler ve sigara uçağın yarı yerinde tükendiydi...

Meclisimiz ve iktidarımız, sigarayı nasıl köstekledi ise, kepekli ekmek konusunda da pek âlâ bir şeyler yapabilir.

Maalesef içki konusunda, sigarada olduğu gibi yapıcı ve köstekleyici olunamamıştır. Memleket büyük bir meyhaneye döndü. Birkaç yıl önce dostlarımdan biri üç yıldızlı güzel bir otel yaptırmıştı. Kendisi sofu olduğu için içki koymak istemiyordu. İzin vermediler, "İçki satmazsan oteline ruhsat vermeyiz" dedilerdi.

Yine ana konumuza dönelim: Kendimizi ve halkımızı uzun vadeli intihar ettirmek istemiyorsak, kepek ekmek yiyelim, doğal ekolojik ekmek yiyelim.

Elenmemiş buğday unu, unların en hasıdır.

(Önemli not: Bazı fırınlar beyaz una sonradan kepek katarak sözde kepekli ekmek yapıyor. Bu ekmekler sahte kepekli ekmektir. Bunları tüketmeyiniz. Bir de, ekmeklerin esmer görünmesi için boya katanlar varmış. Bu bir suçtur, cinayettir. Yapanlar yakalanıp cezalandırılmalıdır... İstanbul'da Belediyenin Halk Ekmeğine güvenebilirsiniz. Başta Müdür beyefendi olmak üzere, Halk Ekmek çalışanlarına selam, hürmet ve tebriklerimi sunuyorum.)

Halk Ekmek'ten bir rica; doğal ekolojik ekmeği şehir suyuyla değil de memba suyu ile yapsanız ne iyi olur...

Önceki ve Sonraki Yazılar