Rekora doğru

Fal açmaya gerek yok; görünen köy kılavuz istemiyor: Eğer arada mevcut denklemi kökten değiştirecek radikal bir yanlışlık sahnelenmezse, altı ay içerisinde yapılacak yerel genel seçimlerde, Ak Parti, Türk siyasi tarihinin rekor oyuna ulaşacak. MetroPoll araştırması da, A&G şirketinin son anketi de bu gerçeğe işaret ediyor.

Geçen ayın son haftasına ait tablolar açıklandı açıklanalı itirazlara bakıyorum. “İnşallah öyle olmaz” diyene rastladım da, “Anketler gerçeği yansıtmıyor, öyle olmaz” diyen tek kişiyle karşılaşmadım. Anketler altı ay sonraki sonucu muhtemelen bugüne ait belli bir ihtiyatla yansıtıyorlar; günü geldiğinde sandıktan çıkacak gerçek tablo muhalefet açısından öngörülenden daha yıkıcı bile olabilir.

Ak Parti henüz yedi yıllık bir parti, ancak geçmişle kurulabilecek bağları sebebiyle bir eğilimin sorumluluğunu da sırtında taşıyor. Bu sebeple sadece yerel yönetimlere bakılarak yapılabilebilecek önemli bir tespit var: Gelecek yılın yerel seçimi öngörüldüğü biçimde sonuçlanırsa, Türkiye'de yerel yönetimler 20 yıl boyunca aynı çizginin politik kadroları tarafından yönetilmiş olacak...

Türkiye gibi demokrasisi sürekli kesintiye uğrayan bir ülke açısından bu durum gerçekten üzerinde durulmayı hak ediyor.

Tayyip Erdoğan ve arkadaşları 1994 yılında yerel seçimlerde başarıya ulaşmışlardı. O seçimde İzmir dışında büyük kentlerle önemli illerin çoğu yerel seçimlerde 'muhafazakâr politikacıları' tercih etti. O günden buyana tercih değiştiren il ve ilçeler oldu, ancak onların çoğunluğu da yine muhafazakâr politikacılar lehine gerçekleşti. Türkiye haritasını önümüze koyarsak, her yerel seçimde muhafazakâr belediyelerin sayısının çoğaldığını görürüz.

Bu noktada üzerinde durulması gereken özellik, Ak Parti'nin büyük çapta 1994'te başlayan yerel yönetimlerde değişiklik rüzgârının üzerinde sörf yaptığıdır. Ak Parti yereldeki başarılarını ülke genelinde oya tahvil ederek iktidarı ele geçirdi.

İktidar olmak her yerde zordur da, Türkiye gibi bir ülkede muhafazakârların iktidar olması ve ele geçirdikleri sathı uzun yıllar koruyabilmesi çok daha zordur. Askerî müdahalelerin artık ancak 'post-modern' veya 'e-muhtıra' türlerinin yapılabilmesinin bir sebebi de, muhtemelen, müdahale edilecek siyasi kadronun yerel yönetimlerde kaydettikleri başarılar... Bütün bir kadroyu tasfiye edenler yerelde elde edilmiş başarıların altında ezilebilirler.

Bizde muhafazakâr çizgiden nefret eden egemen bir CHP'li medya var ve Ak Parti'nin yüzde 60'ın üzerine çıkma eğilimi gösteren potansiyel oy oranı o medyaya rağmen elde edilecek. Medyanın verdiği her yıpratma savaşı, sonuçta, yıpratmaya çalıştığı siyasi kadronun geleceğini parlatmaya yarıyor.

Yerel yönetimlerde 20 yıla yaklaşan iktidar sürecinde yanlışlıklar yapan olmadı mı? Mutlaka olmuştur, ancak iz bırakmadığına göre, yanlışlıklarla mücadele yöntemi başarılı olmuş demektir. Ülke yönetimi için de aynı durum geçerli; yanlışlık yapanlara göz açtırmamak siyasette başarı için gerekli bir şart çünkü...

Yeni durum Ak Parti'ye ek yükümlülükler de getiriyor. Önümüzdeki dönemi, halkın refahını, ülkenin iç ve dış gücünü artırmak için en verimli biçimde kullanmak bu yükümlülüklerin başında yer alıyor. O yolda atılacak adımları büyütmekte yarar var.

Anketlerin söylediği şu: Halkımız yakaladığı istikrarı elden kaçırmak istemiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar