Şimdi sıra evin içini düzenlemede

Bir yönüyle ortada coşkuyla kutlanacak bir durum yok gibi, ismi üstünde 'geçici' bir süre için üyelik söz konusu; ancak geçici de olsa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeliğine seçilmek başka bütün yönleriyle Türkiye için büyük bir başarı ve ciddi bir övünç kaynağı...

Tam bir ay önce (18 Eylül 2008) New York'tan yazdığım 'Türkiye üyelik peşinde' başlıklı yazıda, diplomatik kaynaklara atfen, seçilmeye çok yakın olduğumuzu, ama kazanmanın çantada keklik sayılamayacağını kayda geçirmiştim. 191 ülkeden 151'inin Türkiye lehine oy kullanacağını kimsenin tahmin ettiğini sanmıyorum. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin bütün güçleriyle desteklediği Avusturya 133 oy alabildi.

Oylama gizli olsa da hemen her bölgeden ülkelerin Türkiye lehine oy kullandığı belli olduğuna göre, ortaya çıkan tabloyu doğru okumak gerekiyor.

Hayli zamandır geleneksel çizgisini aşan bir açılım içerisinde Türk dış politikası; artık aktif bir politika izleniyor. Dünyanın kronikleşmiş sorunlarından uzak durma dönemi bitti; çoğu sorunun ortadan kaldırılmasında 'kolaylaştırıcı' veya 'belirleyici' roller üstleniyor Türkiye. Çözülmeyen uluslararası ihtilâfların ülkemize de yüklü bir maliyeti var çünkü. Kendisinin taraf olduğu Kıbrıs konusunda da hükümet tarafından daha ilk günden ilân edilen “Her zaman bir adım önde olma” ilkesinden şimdiye kadar şaşılmadı.

Yeni politik çizgi yalnız ikili ve çoklu ilişkilerde Türkiye'nin elini rahatlatmadı, hep 'sorunlu bir ülke' görüntüsünden 'çözümün tarafı ülke' statüsüne geçmesi dünyanın dikkatinin üzerimizde yoğunlaşmasını da getirdi. Geçen ay BM Genel Kurulu vesilesiyle New York'a gelen hemen bütün ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarıyla dışişleri bakanlarını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın evsahipliği yaptığı Türkevi'ndeki davette görmek mümkündü.

Hepsi de zihinlerine doluşan meraklı sorulara cevap aramak üzere gelmişlerdi.

Üyelik dönemi başlayıncaya kadar Türkiye'nin kendi ev ödevini bitirmesi gerekiyor. Oyunu Türkiye lehine kullanan 151 ülkenin beklentilerine cevap verebilme sorumluluğu üzerine yüklendi çünkü. 11 Eylül-sonrası travmaların etkisinin hâlâ hissedildiği dünyamız, ırk, din, cinsiyet ayrımcılığının yol açtığı sıkıntıların geride bırakılmasını, uygarlıkların barış içerisinde birarada yaşama iradesinin yaygınlaşmasını, köklü sorunların çözüm yoluna girmesini bekliyor.

'Uygarlıklar ittifakı' projesinin ortağı, Arap-İsrail ihtilâfında 'kolaylaştırıcı' misyona sahip çıkan, Balkanlar'dan Orta Asya'ya Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya uzanan geniş coğrafyada 'örnek ülke' sayılan, AB üyesi olma yolundaki Türkiye, bütün bu özellikleriyle, BMGK toplantılarına kendi deneyimlerini taşıyabilir. Taşımalıdır.

Aylardan beri bu seçime hazırlanan dış politika çevreleri, üyelik dönemi başlayınca uygulamaya konulacak eylem planlarını herhalde şimdiden hazırlamışlardır.

O planların ve 'örnek ülke' olma özelliğinin işe yarayabilmesi için Türkiye'nin kendi içinde de huzur ve barışa kavuşması gerektiğini unutmayalım. Başta terör olmak üzere ülkeyi geren sorunlar ile hızını kesen bütün yanlış uygulamaların ortadan kaldırılması için çaba göstermemiz şart. Asker-sivil ilişkilerinin demokratik bir zemine oturması dahil her konuda cesur adımlar atma dönemi olmalı BMGK geçici üyeliği süreci.

Dış politikada bu başarılarla, Türkiye, kendi evinin içini düzene sokmayı da becerecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar