Siyasi misiniz, nanoteknolojik mi?

Arkadaşım, izlediği televizyon ekranına doğru söylendi:

 

- Çok sıkıcısınız…

 

Türkiye’nin gittikçe artan bir hızla temizleneceğinin farkında olmayanlar için şaşırtıcı gelebilecek olan ve döne döne tekrarlanan şike operasyonundaki ikinci dalga ile başlangıçtan beri kaçınılmaz olarak olumlu bir nihayete ereceği aşikâr olan CHP’nin kabak tadı veren yemin sorunu, rutubetli sıcak günün bunaltıcı kısır mönüsüydü…

 

Zaten de yazının başına oturduğumda CHP yemin etmeye başlamıştı…

 

* * *

 

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşması ise CHP’nin yemin boykotunun yüzde biri kadar ilgi görmedi…

 

Hâlbuki geleceğin teknolojisi nanoteknoloji.

 

Neden nanoteknoloji?

 

Çünkü nanoteknolojide atomlar düzeyinde çalışıyor, atomlardan sistemler yapıyorsunuz.

 

Nanoteknolojik sistemlerin iki özelliği var: Mikro montaj ve kendi kendine çoğalma.

 

Bu şekilde moleküler boyutlarda ve hassasiyette robotlar üretilmesi söz konusu olabilmekte…

 

Nanoteknoloji, atomlarla bir tür oynama sanatı.

 

* * *

 

Yeniden vurgulayayım, nanoteknoloji deyince metrenin milyarda birinden söz ediyoruz…

 

Nanoteknolojinin en büyük özelliği, bu seviyeye inildiğinde malzemenin bir anda değişiklikler göstermesidir.

 

Nano makineler aslında günlük hayatta kullanılan aletlerin ve sistemlerin çok küçük birer kopyaları...

 

Kendi kendini monte edebilen tüketici ürünleri, şu andakinden milyarlarca kez daha hızlı bilgisayarlar, hastalıkları önleyen, yaşlanmayı yavaşlatan teknolojiler, kirlenmenin kendiliğinden temizlenmesini sağlayan malzemeler, seramik, plastik malzemelerde devrimler...

 

* * *

 

Bir metrenin milyarda biri gibi küçük bir ölçekte materyaller, cihazlar ve sistemler kurduğumuzda malzeme artık iç yapısından kurtularak, tamamen bir yüzey haline geliyor…

 

* * *

 

Nanoteknolojik malzemelerin gariplikleri, kuantum dünyasında atomların ‘akıllı’ olmasına ve tahminlerin ötesinde özellikler sergilemesine dayanmakta…

 

Nanoteknoloji ile süper maddeler yapabiliyorsunuz… Örneğin dünyadaki tüm filmleri nanoteknoloji ile yapılacak CD’lere sığdırabilirsiniz.

 

Bir küp kadar ama dünyadaki tüm bilgisayarların toplam gücüne eşit bilgisayarlar

imal edebilirsiniz…

 

Çelikten daha hafif ama ondan yüzlerce kat daha dayanıklı malzeme üretilebilirsiniz.

Ya da insan vücudunda istenen yere gidebilen mikroskobik boyutta robotlar tasarlayabilirsiniz.

 

Ayrıca…

 

Nano boyutlu ilaçlar, daha aktif iyileştirme sağlıyor. Vücudu kesmeden, biçmeden istediğiniz noktaya girebiliyorsunuz. Derideki, mikron mertebesindeki gözeneklerden rahatça cihazınızı damarın içine sokup, gerekli operasyonları yapabiliyorsunuz…

 

Kozmetik, tıp, enerji ve savunma sanayi başta olmak üzere bütün alanlarda kullanılan malzemelerin yapımına yeni bir boyut getiren nanoteknoloji, bilim dünyasında artan bir hızla çığır açmakta…

 

AB’nin de 3,5 milyar Euroluk bütçesi ile en büyük dördüncü alan olarak kaynak ayırdığı nanoteknoloji, mikroteknolojiden sonraki en önemli teknolojik gelişme olarak değerlendirilmekte…

 

* * *

 

Arkadaşımın ‘çok sıkıcısınız’ dediği siyasi gündem, CHP milletvekillerinin yeminiyle devam ediyordu…

 

Yaz nedeniyle kıyılara yığılmış milyonlarca insanın bunlarla ilgisi ne kadardı, onu da kestirmek kolay değildi…

 

Ben, ‘nanoteknolojik’ bir düzlemde, neden kimsenin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin açılışındaki konuşmasına ilgi göstermediğini sorguluyordum…

 

Herhalde insanlığın geleceğini belirleyen bu olağanüstü beyinsel gelişme, siyasetten beklenen rantı sağlamıyordu…

Önceki ve Sonraki Yazılar