Prof. Dr. Yakup CİVELEK

Prof. Dr. Yakup CİVELEK

SUSKUNLUĞUN HİKMETİ ve KONUŞMAMANIN GÜCÜ

الحكمة الصمت - Suskunluğun Hikmeti

صَمْتُكَ وَقْتَ الفَوْزِ ثِقَةٌ

Zafer (başarı-Kazanç) anındaki suskunluğun güvendir

صَمْتُكَ وَقْتَ الغَضَبِ قُوَّةٌ

Öfke anındaki suskunluğun güçtür

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الإِسَاءَةِ حِكْمَةٌ

Kötülük karşısındaki (kötülük yapıldığında) suskunluğun, hikmettir

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الاسْتِفْزَازِ انْتِصَارٌ

Tahrik anındaki suskunluğun, galibiyet ve zaferdir

وَصَمْتُكَ وَقْتَ السُّخْرِيَةِ رِفْعَةٌ

Alay karşısındaki suskunluğun yüceliktir

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الحَاجَةِ عِزَّةُ نَفْسٍ

İhtiyaç anındaki suskunluğun nefis izzettir (özsaygı)

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الحُزْنِ صَبْرٌ وَتَوَكُّلٌ

Hüzün anındaki suskunluğun sabır ve tevekküldür.

وَصَمْتُكَ وَقْتَ نَصِيحَةِ النَّاسِ لَكَ أَدَبٌ

İnsanlar sana öğüt verdiğinde suskunluğun edeptir

لَا تَتَكَلَّمْ إِلَّا إِذَا كَانَ كَلَامُكَ خَيْرًا مِنْ صَمْتِكَ

Sözün suskunluğundan daha hayırlı olmadıkça konuşma

SUSKUNLUĞUN HİKMETİ ve KONUŞMAMANIN GÜCÜ

Sevgili Dostlar!

Bugün sizlerle, hayatın karmaşasında adeta bir sığınak görevi gören, ancak çoğu zaman değerini bilmediğimiz bir erdem üzerine sohbet etmek istiyorum: Suskunluk / Sessizlik / Konuşmamak

Yazının girişinde Arapça ve Türkçe olarak paylaştığım "Suskunluğun Hikmeti" metni, suskunluğun, sessizliğin zayıflık değil, aksine büyük bir iç gücün ve aklın yansıması olduğunu ne güzel de anlatıyor.

Şimdi gelin de, bu kadim bilgeliğin her bir mısrasını kalbimizden süzerek, samimi bir dille çözümleyelim.

Önce bir anektod aktarayım: Geçenlerde kadim bir dostum, "Artık herkes her şeyi söylüyor, ağzı olan konuşuyor. Söz gümüşse sukut altındır atasözüne kimse itibar etmiyor” deyinde derin düşünceler daldım Evet gerçekten ben de dahil, "Herkes ve her yerde…Sosyal medyada, televizyonda, her yerde... Konuşuyor… habire konuşuyor. Kimse susmayı ve dinlemeyi bilmiyor."

Dostum ne kadar haklı değil mi sizce? Yaşadığımız çağ, sanki bir "gürültü çağı". Herkes bir şeyler söylüyor, paylaşıyor, yayınlıyor. Konu kafama takılınca internette arama soncunda bulduğum suskunluğun hikmetini anlatan metni sizinle birlikte değerlendirmenin faydalı olacağını düşündüm. Bu kadim sözleri okuduğumda, suskunluğun ne kadar kayıp bir erdem olduğunu idrak ettim.

Sevgili Dostlar!

Gelin, şu satırlarda birlikte düşünelim. Belki sizin de başınıza gelmiştir bu durumlar...

Zafer Anındaki Suskunluk: Güvenin İfadesi

صَمْتُكَ وَقْتَ الفَوْزِ ثِقَةٌ - "Zafer anındaki suskunluğun güvendir"

Ne güzel bir söz..Ne anlamlı ve değerli... Yaşadıysak hatırlayalım veya yaşamadıysak hayal edelim o anı... Bir sınavı geçtik, bir işi kazandık, bir projeyi başardınız. İçinizden gelen ilk his ne olur? Hemen herkese anlatmak, sosyal medyada paylaşmak, duyurmak istediniz değil mi? İşte tam o anda durun bir düşünün. Gerçekten güçlü ve kendine güvenen insan, kazandığını ispat etme ihtiyacı duyar mı? En büyük zaferler, sessizce kazanılanlardır. Çünkü gerçek başarı, başkalarına gösteriş için değil, kendi içsel huzurumuz içindir. Aslında, en büyük başarılar anlatmadığında, kişi içinde daha derin bir mutluluk hissedebilir.

Tabi ki insan başarılarını göstermek ve bunu bir gösterişe dönüştürmek ister, ama suskunluk aslında o başarının en güçlü kanıtıdır. Sessizlik, kazandığın şeyin senin karakterini değil, senin sabrını ve emeğini yansıttığını gösterir.

Öfke Anındaki Suskunluk: Hakimiyetin Gücü

صَمْتُكَ وَقْتَ الغَضَبِ قُوَّةٌ - "Öfke anındaki suskunluğun güçtür"

Öfke anında susabilmek, sessiz kalabilmek, kabul ediyorum çok zor, nerdeyse imkansız da denebilir. Trafikte biri arabasını önünüze kırdığında, biri size haksızlık yaptığında, içinizden bir şeyler söylemek, bağırmak, hesap sormak gelir. Ama tecrübe sahipleri şunu çok iyi bilirler. İşte o an ağzımızdan çıkan her kelime, büyük ihtimalle, yarın pişmanlık duyacağımız kelimeler olabilir. Zira öfkeyle söylenen sözler, ok gibidir demişler atalarımız. Attın mı, geri alamazsın. Söz ağızdan bir defa çıkar, O yüzden rahmetli annem her daim şunu söylerdi: Söz boğazda yedi boğumdur, her boğumda düşündükten, ölçüp, tarttıktan sonra o sözü ağzından çıkaracaksın. Ben defalarca pişman oldum böyle anlarda söylediğim sözlerden... Sonra anladım ki, asıl güç, o zor anda dilini tutabilmekte. Bu kolay mı? Tabii ki değil. Zaten olgunluk da tam burada başlıyor. Öfke anında suskunluk asla bir zayıflık değil, aksine içsel bir güç ve olgunluk işaretidir. Zira öfkeyi sessizlikle yönetmek, kişinin hayatında kalıcı bir denge oluşturur.

Kötülük Karşısındaki Suskunluk: Hikmetin Seçimi

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الإِسَاءَةِ حِكْمَةٌ - "Kötülük karşısındaki suskunluğun hikmettir"

Bu ifade karşısında, hemen "Yok canım, kötülüğe susup oturacak mıyız?" diye düşünebilir, itiraz edebilirsiniz. Ama burada bahsedilen şey, haksızlığa ses çıkarmamak değil. Aksine, her pisliğe bulaşmamak. Biri size kötülük yaptığında, siz de aynı seviyeye inip kötülükle karşılık verirsek, onunla aramızda ne fark kalır? Hikmetli insan, bazılarıyla tartışılmayacağını, iddia edip, inatlaşamayacağını iyi bilir. Bazı sözlere cevap vermemek, aslında en güçlü cevaptır. Sessizliğimizle muhatabımıza en güçlü cevabı vermiş oluyoruz ve şunu diyoruz: "Sen olduğun yerde seviyende kal, ben seviyene inmiyor, yükselmeye devam ediyorum."

Tahrik Anındaki Suskunluk: Savaşsız Zafer

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الاسْتِفْزَازِ انْتِصَارٌ - "Tahrik/Kışkırtma anındaki suskunluğun zaferdir"

Bazen bizi kasıtlı olarak kızdırmaya, öfkelendirmeye çalışan insanlar vardır. Özellikle sosyal medyada bu türden insanlar hayli fazladır. Kasıtlı olarak bizi tahrik etmeyi amaçlayan yazılar ve konuşmalarla, bizi huzursuz ederler, keyfimizi kaçırır ve tepki vermemizi beklerler. İşte o anda, eğer tepki verirsek, kaybettik, yenildik, mağlup olduk demektir. Çünkü böyle yapınca tam da onu istediği şeyi yapmış oluruz. Ama önemsemeyip, susup, gülümseyip geçtiğinizde, tüm planı suya düşer ve kaybeden o olur. İşte bu benim en sevdiğim zaferdir: savaşmadan kazanmak. Hiçbir şey de kaybetmeden kazanmak çok zevklidir ve tadına doyulmaz...

Alay Karşısındaki Suskunluk: Asaletin İspatı

وَصَمْتُكَ وَقْتَ السُّخْرِيَةِ رِفْعَةٌ - "Alay karşısındaki suskunluğun yüceliktir"

Bu söz beni çok etkiler ve bana çok dokunur nedense. Belki de pek çoğumuzun başına gelmiştir, bir huyunuzla, bir fiziksel özelliğinizle, belki de tercihleriniz, kararlarınız veya hayallerinizle alay edilmiş olabilir... Ve o an çok kötü hissedersiniz, kendimi savunmalıyım diye düşünürsünüz. Ama şunu fark ettim yıllar içinde: sizinle alay eden kişi, aslında kendini küçültür ve alçaltır. Siz ona cevap vermediğinizce büyürsünüz, güçlü olursunuz. Suskunluğunuz sürdükçe, asaletiniz, saygınlığınız da devam eder. Öneminiz, değeriniz, onların sözleriyle, gereksiz konuşmalarıyla değil suskunluğunuz ve sabrınızla ölçülür.

İhtiyaç Anındaki Suskunluk: Onurun Korunması

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الحَاجَةِ عِزَّةُ نَفْسٍ - "İhtiyaç anındaki suskunluğun nefis izzettir"

Suskunluğun bu şekli belki de en zoruydu benim için. Çünkü zor zamanlar geldiğinde, insanın içinden her yerde şikayet edesi gelir. Sosyal medyaya yazmak, herkese anlatmak, acıma toplamak... Ama gerçek onur, zor zamanda bile dimdik durmaktır. Bu demek değil ki yardım istemeyeceksiniz. Hayır, ihtiyacınız varsa elbette istemeli. Ama sürekli şikayet etmek, sürekli zor durumunuzu bahane etmek, insanın kendi gözündeki değerini düşürür. Sessizce çözüm aramak, sabırla çalışmak, işte gerçek özsaygı budur. İhtiyaç anında suskunluk, insanın kendi değerini koruması, kendine olan saygısını koruması anlamına gelir. Suskun kalmak, kişisel onuru ve nefis izzetini korumanın en iyi yoludur

Hüzün Anındaki Suskunluk: Olgunluğun İmtihanı

وَصَمْتُكَ وَقْتَ الحُزْنِ صَبْرٌ وَتَوَكُّلٌ - "Hüzün anındaki suskunluğun sabır ve tevekküldür"

Üzgün olduğunuzda, acınız olduğunuzda ne yaparsınız? Doğal olarak bunu hemen birilerine anlatarak, paylaşmak, teselli bulmak istersiniz. Ancak bazı acılar öyle derindir ki, anlatılınca basitleşir ve değerini kaybeder. Hüzün anında susmak, sessiz kalabilmek aslında duygularını olgun bir şekilde yönetmek demektir. Sessizlik, sabrın ve tevekkülün ifadesidir; kalp bunu en iyi bilir ve zamanla her şeyin yerli yerine oturduğunu gösterir.

Bazı hüzünlerin sessizce yaşanması, sessizce sindirilmesi gerekir. Bu, acıyı içinizde hapsetmek değil. Aksine, olgunlaştırmak. Allah'a tevekkül edip, sabırla karşılamak. Her acıyı bir drama dönüştürmeden, içsel gücünüzle baş edebilmek...

Nasihat Edene Suskunluk: Tevazunun Göstergesi

وَصَمْتُكَ وَقْتَ نَصِيحَةِ النَّاسِ لَكَ أَدَبٌ - "İnsanlar sana öğüt verdiğinde konuşmanan edeptir"

Biri nasihat ettiğinde, nasihat verme akıl verme, ben de akıl var, ben bunu zaten biliyorum diye cevap verme hemen. Biraz, dur bekle...Belki o sözde, o nasihatte senin için faydalı bir şeyler vardır. Olmasa bile susup dinlemek, nezaket değil midir? Nasihatte etse konuşanın sözünü yarıda kesmeden, sonuna kadar dinlemek... İşte bu edep, güzelliktir.

Düşünüyorum da, belki de içinde bulunduğumuz çağın en büyük eksikliği bu: Suskun kalmak / suskunluk.. Herkes bir şeyler söyle, bir şeyler paylaşır. Ama bunun ne kadarı gerçekten gereklidir ve ne kadarı anlamlıdır? Bu hikmetli sözler boşuna söylenmemiş. Bunlar, yüzyılların deneyiminden süzülüp gelen hikmet pırıltılarıdır. Günümüzde bunlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var

Konuşmak kolay. Ama susmasını bilmek... İşte asıl ustalık orada. Zaferde sessiz kalabilmek, öfkede dilini tutabilmek, kötülüğe aynı kötülükle karşılık vermemek, tahriklere kanmamak, alaylara aldırmamak, zorlukta şikayetten kaçınmak, hüzünde sabredebilmek, öğüde kulak verebilmek... Bunların hepsi, bizi insan yapan şeyler.

Konuşmanın Ölçüsü: Hikmetin Altın Kuralı

Ve en önemlisi şu son cümle:

لَا تَتَكَلَّمْ إِلَّا إِذَا كَانَ كَلَامُكَ خَيْرًا مِنْ صَمْتِكَ - "Sözün suskunluğundan daha hayırlı olmadıkça konuşma"

Bütün sözlerin özü işte burada. İşte ne zaman konuşacağımızın temel ölçüsü. Konuşman, suskunluğundan daha faydalı ve değerli değilse, kelimelerini sakla. Konuşmak bir erdem olabilir ama bazen susmak, en büyük erdemdir. Her konuşacağınız zaman kendinize sorun: Bu sözü söylemesem, susup otursam daha mı iyi? Fayda katacak mı bu söz, iyilik verecek mi, doğru bir şey mi söyleyeceğim? Yoksa sadece laf olsun diye mi konuşuyorum? Çoğu zaman, sessiz kalmak en iyisidir. Kelimeler ucuz, hikmetli suskunluk kıymetlidir.

Keşke bunu bir kağıda yazıp hepimiz bilgisayarımızın başına, telefonumuzun ekranına, aynamıza yapıştırsak. Her konuşmadan önce bir sorsak kendimize: Gerçekten bu sözü söylemeye değer mi? Bir fayda var mı? Yoksa sadece boşuna mı konuşuyorum?

Biliyor musunuz, ben bu yazıyı yazarken bile düşündüm. Belki de en iyi köşe yazısı, hiç yazılmayan köşe yazısıdır diye... Ama sonra dedim ki, suskunluğun hikmetini anlatmak için bazen konuşmak da gerekir. Umarım bu sözler, sizin için de bir düşünme vesilesi olmuştur.

Haftaya görüşmek üzere. Ama bu hafta, daha az konuşup daha çok dinlemeye ne dersiniz?

"Gerçek bilgelik, konuşması gerekeni bilmekte değil, susması gerekeni bilmektedir."

"Hikmet, konuşacak zamanı bilmektir. Daha büyük hikmet ise susacak zamanı bilmektir."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum