Prof. Dr. Mehmet Karalı
TEEMMÜLDEN TEKEMMÜLE-8 Düşünme Seviyesi 3: Tefekkür
Makalenin görüntülü analizi için linki tıklayınız: https://youtu.be/J5XSgPZPSI4
Bakma-görme-anlama-öğrenme-yargılama-çözümleme-güçlendirme-uygulama ve tekrar bakma şeklindeki sürecin bir düşünme süreci olduğunu ve bunun bir döngü şeklinde devam ettiğini daha önceki yazılarda belirtmiştik.
Bugün üçüncüsünü ele alacağımız düşünme seviyesi olan tefekkürü yani anlama aşamasını daha iyi anlamlandırmak amacıyla devlet yönetimi üzerinden şöyle bir benzerlik kuralım:
Aklın kullandığı birimleri (merkezleri), bakanlıklara bağlı kurumlara; Kalbin kullandığı birimleri ise Cumhurbaşkanına bağlı kurumlara benzetebiliriz. Amacımız, Devleti huzurla yönetmek
Merkez adı | Harekete Geçiren Psiko-Motor Güç | Devlet ile Eşdeğeri |
Bakma (Gözlem) Merkezi | Dikkat | İstihbarat ajanları, kameralar, radarlar, denetçiler, gözlemciler, devriye gezen polisler |
Görme (Algı) (Duyarlılık) Merkezi | Teessür | Milli İstihbarat Teşkilatı, Bilgi İşlem Merkezleri, Danışmanlar |
Anlama (Olgu) (Tefekkür) Merkezi | İdrak | Cumhurbaşkanı |
Referans (Bellek) Merkezi | Hafıza | Anayasa, gelenekler |
Yargılama (Hüküm) Merkezi | Muhakeme | Yargı, hakimler |
Çözümleme (Strateji) Merkezi | Zeka | TBMM, bakanlık |
Güç Merkezi | İrade | Ekonomi, Teknoloji, Sanayi, Kültür, Ahlak |
Eylem (İş) Merkezi | Oryantasyon (Uyum) | TSK, Emniyet Teşkilatı, Belediyeler |
Tabloda da görüldüğü gibi bir devlet akletme mekanizması kullanarak yönetiliyor. Meclis (zeka) yasa çıkartıyor. Yargı (muhakeme) bu yasalara göre yargılıyor. Cumhurbaşkanı (tefekkür-idrak) devletin gören, anlayan, ilham veren, yön veren merkezini oluşturuyor. Bakanlar (aklın kullandığı tüm motorlar) üst politikalara ve Cumhurbaşkanına bağlı olarak alt politikaları geliştirip süreci yönetiyor. Bu yönetim esnasında Emniyet birimleriyle iç güvenliği, TSK ile dış güvenliği, Belediyeler ile bölgesel hizmeti yine muhtelif bakanlıkları ile ulusal hizmetleri yönetiyor, yani oryantasyon yapıyor.
İnsanın en önemli organı kalp iken devletin en önemli organı Cumhurbaşkanı olarak görülüyor ve O da Tefekkürü temsil ediyor. Yani bakıp, görüp, anlayan ve anlamlandıran bir merkez. Cumhurbaşkanı (tefekkür) her şeyi yapıyor gibi görünür, Oysa ki o her şeyi yapan değil yaptırandır. Çünkü bütün birimler ona bağlıdır. İstihbarat, danışmanlar ve yardımcılar ile çok sıcak temaslar kurarak veri analizi ve çözümlemeler yaptığı için en kritik bilgiler, anlamlar, geri dönüşler oradan çıkar. Bakanlar (Akletme motorları), Cumhurbaşkanı (tefekkür) ile sık sık temas kurarak atılacak adımları öğrenir ve ona göre yönetirler.
Farklı disiplinler için tefekkürün emsali şu şekilde ifade edilebilir.
Disiplin | Bakma (Nazar) | Görme (Ra’a) | Anlama (Tefekkür) |
Sağlık | Doktor ile hastanın bir araya gelmesi | Hastayı veya yakınlarını dinleyip şikayetini dinlemesi (muayene) | Film veya Tahlil sonuçlarını görüp anormallikleri tespit etmesi. |
Ekonomi | Kur, faiz, teşvik gibi parametrelerin izlenmesi | Net verilerin elde edilmesi | Artış, düşüş, güven, istikrar gibi gidişata ait tespitlerin yapılması |
Mühendislik | Radarın devreye alınması | Radardan anlamlı sinyalin gelmesi. Yani bir nesne algılaması. | Algılanan nesnenin ne olduğunun tespit edilmesi |
Günlük yaşam | Yol durumuna bakılması | Trafik bilgisinin görülmesi | Yoğunluğun tespit edilmesi |
Her ne kadar istihbarat ajanı bakıyor, teşkilat görüyor yani çözümlüyor, cumhurbaşkanı anlamlandırıyor, hakimler yargılıyor, meclis çözümlüyor, bakanlar uyguluyor ise de; her biri bu işlevlerini yerine getirebilmek için kendi içlerinde alt düşünme süreçlerini işletiyorlar. Yani onlarda kendi içlerinde bakıyor, görüyor, anlıyor… uyguluyor. Mesela amacı bakmak olan istihbarat ajanı; sahayı izliyor, anormallikleri görüyor, kendi kanaatlerini oluşturuyor yani anlıyor, bazı öğrenmeler yapıyor, daha sağlıklı verilerin nereden toparlanacağına hükmediyor, yerini değiştirmek ve kılık değiştirme taktiği ile çözümleme yapıyor, riskli bir iş olmasına dolayısıyla bu işin milli manevi boyutunu düşünerek kendini motive ediyor yani güç veriyor, aldığı kararları uyguluyor. Sahip olduğu şartlar, bağlı olduğu referanslar ile bir üst düşünme sistemine/hiyerarşisine ait bakma amacına ulaşmaya çalışıyor. Benzer şekilde teşkilat ve cumhurbaşkanı da sadece görme ve anlama işini değil tüm süreci işletiyor. Hatta bu sürecin daha da alt detayları var. Mesela, bir istihbarat ajanı kılık değiştirmeye (kamuflaja) karar verdiğinde, hangi tür yaklaşımlar sergileyeceğine bir alt düşünme döngüsüyle karar veriyor. Bunun da altında kamuflaj yaparken rengine tonuna karar vermek için daha da alt bir düşünme döngüsünü çalıştırıyor. Her alt veya üst döngüde izlenen basamaklar aynıdır. Sadece amaç, referans ve şartlar değişmektedir.
Demek oluyor ki, tefekkürün amacı anlamak ve idrak etmek olsa da izlediği basamaklar oldukça detaylıdır ve tüm düşünme süreçlerini işleterek anlamaya çalışır.
Tefekkürün İslami Boyutu
"Kuran ayetlerinde geçen tefekkür, derin, amaçlı ve manevi sonuçlara ulaşmayı hedefleyen bir idrak sürecidir.
Tefekkürü farklı kılan temel özellik, rastgele düşünceye değil, bizzat Allah'ın kudretine işaret eden ayetler (deliller, ibretler) üzerine odaklanmasıdır. Bu eylemin amacı, kişiyi ibret almaya ve doğru amele yönlendirmektir. Örneğin, Allah'ın, şarap ve kumar gibi konularda ayetlerini, dünya ve ahiret hakkında lehte ve aleyhte olanı iyice düşünmemiz (ve buna göre hareket etmemiz) için açıklaması [Bakara-219].
Tefekkürün ana konuları, göklerin ve yerin yaratılışı (ki bu düşünce yaratılışın boş yere olmadığı sonucuna ulaştırır [Âl-i İmrân-191]) ve ikisinin arasında olan şeylerin hak bir nizam ile muayyen bir vade için yaratıldığı [Rûm-8] konuları üzerine yoğunlaşır.
Ayrıca, doğadaki nizam ve düzen (yerin döşenmesi, sabit dağlar, nehirler, bitkilerin çift eş olarak yaratılması, gündüzün geceyle örtülmesi [Ra'd-3]; ekin, zeytin, hurma, üzüm ve her meyveden bitirme [Nahl-11]; balın şifa oluşu [Nahl-69]) ve insan hayatındaki deliller (eşlerin yaratılması ve araya sevgi ve merhamet konulması [Rûm-21], uyku ve ölüm hadisesi [Zümer-42], göklerde ve yerde olan her şeyin insanın istifadesine verilmesi [Câsiye-13]) tefekkürün alanıdır.
Tefekkür; dünya hayatının geçiciliği misallerinden ibret alınması (gökten inen suyun bitkileri yeşertip sonra aniden biçilmesi örneği [Yûnus-24], ateşli kasırganın bağı kavurması örneği [Bakara-266]) ve Kur'an'ın misallerinden öğüt kazanılması için (Kur'an'ın bir dağa indirilmesi örneği [Haşr-21]) bir zorunluluktur. Böylece insan, körle görenin bir olmadığını [En'âm-50] ve kendisine şiddetli bir azap gelmeden önce yapılan uyarıyı idrak eder (Peygamberde cinnet eseri olmadığını iyice düşünerek [A'râf-184, Sebe'-46]).
Dolayısıyla tefekkür, yaratılış ve vahiyler üzerinden yola çıkarak uyarıyı kabul etmeye ve basiret kazanmaya davet eden bir zihinsel derinleşmedir. Bu yüzden Allah, insanlara indirilen şeyi bildirip açıklamak için zikri/Kur'an'ı indirdi ki iyice düşünsünler [Nahl-44]."
Tefekkürü kendisinden önceki bakma ve görmeden farklı kılan bir başka husus ta bir detaya veya bir olaya değil bir sistematik hakikate yönelik bir düşünmedir. Dolayısıyla bakma ve görmeyi de içine alan bir düşünme şeklidir.
Anlama merkezi olan Tefekkür her ne kadar Cumhurbaşkanına yani devletin önemli organına benzetilmesine rağmen üçüncü seviye bir düşünme merkezi olarak tanımlansa da, bazı şartların olgunlaşmasıyla aynı merkez dokuzuncu seviye yani çok daha üst bir düşünme seviyesini de temsil etmektedir. Dokuzuncu seviye ileriki bölümlerde ele alınacaktır inşallah.
Rabbim bize güzel bire tefekkürle ibret almayı nasip etsin etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.