Toplumsal Kayıtsızlık Sorunu


Toplumlar, bireylerin bir arada yaşama iradesiyle şekillenir. Bu iradenin temelinde empati, dayanışma ve karşılıklı sorumluluk duygusu yatar. Ancak günümüzde, özellikle büyük şehir yaşamında, insanların birbirine karşı giderek daha kayıtsız hale geldiği bir gerçek. Sokakta düşen birine yardım etmek yerine telefonuna bakanlar, apartman komşusunun ölüm haberini günler sonra alanlar, dijital bağlantılara rağmen giderek yalnızlaşan bireyler… Tüm bu örnekler, kayıtsızlığın sıradanlaştığını gösteriyor.


Kayıtsızlık, sadece bir duygu eksikliği değil, aynı zamanda bir toplumsal çözülme biçimidir. İnsanlar birbirine yabancılaştıkça, güven duygusu zayıflar; yardımlaşma azalır, bireysel sorunlar büyüyerek toplumsal krizlere dönüşebilir. Bir çocuğun okulda zorbalığa uğraması, yaşlı birinin yalnızlık içinde hastalanması, sokakta yaşayan bir insanın donarak ölmesi… Tüm bunlar çoğu zaman çevresindeki insanların sessizliğiyle mümkün hale gelir.


İlgisizlik, çoğu zaman "beni ilgilendirmez" düşüncesiyle başlar ama sonunda hepimizi ilgilendiren sonuçlar doğurur. Sağlıklı bir toplum, ancak bireylerin birbirine duyarlı olmasıyla mümkündür. Herkesin kendi derdiyle meşgul olduğu bir düzende, dayanışma yerine yalnızlık büyür. Oysa en küçük bir selam, bir yardım eli ya da içten bir ilgi, bir insanın hayatını değiştirebilir.


Toplumsal bağları güçlendirmek için yeniden birbirimize dönmemiz gerekiyor. Birbirimizin acılarına, sevinçlerine, ihtiyaçlarına kayıtsız kalmadığımız bir dünya, yalnızca daha adil değil, aynı zamanda daha insani bir dünya olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum