Ulema Şurası Toplanmalıdır

Evvelce de yazmıştım, tekrarlıyorum: En kısa zamanda otuz kişilik bir ulema, fukaha, müftüler şurası toplanarak aşağıdaki soruların cevaplarını Müslüman halka vermelidir.

Önce şura üyelerinin şartlarını sayayım:

(1) İcazetli alim, fakih ve müftü olacak. (İcazetsizler katılamaz)

(2) İslam'ı yaşayan, sahip oldukları bilgileri hayatlarına aksettirip uygulayan ahlaklı ve faziletli kimseler olacak.

(3) Reformcu, mezhepsiz, ılımlı İslamcı, dinde yenilik ve değişim taraftarı, BOP'çu, Fazlurrahmancı, Kemalist olmayacak.

(4) Cumhur-i ulema yolundan gidecek.

(5) Sevad-ı Azam dairesi içinde bulunacak.

(6) Halkın güven, hürmet ve sevgisini kazanmış olacak.

Bu şuranın cevaplandıracağı sorular şunlardır:

BİR: Hz. Muhammed'in (Salat ve selam olsun ona) peygamberliğini inkar eden, Kur'anın ilahi Kitab olduğunu inkar eden, İslam'ın hak din olduğunu inkar eden Ehl-i kitab, ehl-i necat ve ehl-i Cennet midir?

İKİ: Zamanımızda İslam'dan başka, Allah katında makbul hak din var mıdır?

ÜÇ: Musevilik ve Nasranilik teolojik açıdan ibrahimi dinler midir?

DÖRT: Yahudilerin ve Hıristiyanların hatırı için Kelime-i Şehadet'in "Muhammed Resulullah" kısmını söylememek caiz midir?

BEŞ: Tevhid ile Teslis inançları uyuşur mu?

ALTI: Ehl-i Kitab ile Amentü konusunda aramızda ittifak mı vardır, ihtilaf mı?

YEDİ: Mardin'de Kasımiye medresesinde çanlar çalınarak ezanlar okunarak papazlarla birlikte bir Diyanet müftüsünün havuz üzerindeki köprüden merasimle geçmesi caiz midir?

SEKİZ: Bir tv kanalının Diyalog programında Sultanahmet camiinin kubbesinin arkasından bir haçın çıkması, yükselmesi, en sonunda camiden büyük hale gelmesi sahnesi İslam'a uygun mudur?.. Böyle bir şey caiz midir?.. Bunun şer'an hükmü nedir?

DOKUZ: Müslümanlar kafirleri dost ve veli edinebilir? Bu konuda Kur'an, Sünnet, Şeriat ne demektedir? Evet tezelden böyle bir şura toplanmalı ve yukarıdaki soruların açık seçik cevaplarını ve fetvalarını vermelidir.

Dikkat: Sorular açıktır, keskindir. Bunların değiştirilmesini, yuvarlak laflar edilmesini kabul etmeyiz.

Birilerinin bu konuda cesaretleri var mıdır?

* (İkinci yazı)

Siyasetimiz Çok Kaliteli

HER şeyin kalitelisi veya kalitesizi olur da siyasetin olmaz mı?.. Siz muhterem okuyucularıma soruyorum: Türkiyemizin bugünkü siyaseti, hele şu seçimden önceki dalgalı siyaseti sizce kaliteli midir, kalitesiz mi?

Çok kaliteli siyaset.

Kaliteli siyaset.

Orta kaliteli siyaset.

Kalitesiz siyaset.

Berbat siyaset.

Sizce bizdeki hangi kategoridendir.

Yatak odası kasetleri.

Karılarıyla olan özel hallerini mi çekmişler, yoksa yabancı kadınlarla mı?

Eskiden seçim kampanyaları esnasında belden aşağı inilmezdi.

Özel hayatların dokunulmazlığı vardı.

Şimdi her şey mübah.

Müstehcen sahneleri geçelim... Siyaset lisan ve edebiyatına ne diyorsunuz? Bazı konuşmalar, memleketin idaresine talip kimselere yakışıyor mu?

Seçim kampanyalarında en fazla hangi konuların konuşulması gerekir?.. Türkiye'nin dertleri şunlardır... Ben (biz) bunları şu şekilde çözeceğiz... Rakiplerimizin çare ve çözümleri yetersizdir (Gerekçeli olarak...)

Şu anda bizde bu konular mı tartışılıyor, yoksa tencere dibin kara edebiyatı mı yapılıyor?

Hüseyin Rahmi'nin mahalle kavgalı romanlarına bayılırım. Seçim didişmeleri onlara çok benziyor. Romanları zevkle okuyorum ama kampanyalar beni bir Türkiyeli olarak üzüyor.

Rahmetli Adnan Kahveci'nin siyasete kalite getirme tezini hatırlıyorum. Keşke getirilebilse. Ama nasıl?

Bizde de İsveç'te, Norveç'te, İsviçre'de, Avusturya'da olduğu gibi kaliteli siyaset, kaliteli seçim kampanyası, kaliteli tartışmalar olsa. Sanırım olmaz ve olmayacak. Çünkü biz bir Akdeniz ülkesiyiz. Irk bakımından Latin değiliz ama Latinlik, Bizans karakteri ruhumuza sinmiş.

Osmanlı devletini, kalitesiz politika ve politikacılar yıkmıştı. Cumhuriyetin canına da onlar okuyor ve okuyacak.

Kötü düzen ve sistemlerin siyaseti iyi olamaz.

Seçimler bitse de kurtulsak diyemiyorum. Çünkü biliyorum ki, kötü siyaset, kalitesiz siyasi savaşlar asıl seçimlerden sonra başlayacak.

Peki bu kargaşa, çekişme, atışma, kasetler, yatak odası sahneleri, tehditler, şantajlar, gürültü patırtı, verip veriştirme, dibin kara edebiyatı daha ne kadar sürecek?

Çok önemli gelişmeler olacak, akıl almaz hadiseler meydana gelecek, bunları yapmaya mecalleri kalmayacak.

* (Üçüncü yazı)

Büyük Zelzele Hazırlıkları Son Sür'at ve Tam bir Mükemmeliyetle Devam Ediyor!

TOPLUMSAL hafıza çok zayıf. Ne geriye bakıyor, ne ileriyi görüyor. Zaman zaman hatırlanan, sonra unutulan bir konuyu dile getirmek istiyorum.

Beklenen büyük İstanbul zelzelesi acaba ne zaman olacak?

İstanbul depremini bekleyen bir şehir... Peki ona hazır mı?

Binaların yarıdan fazlası çürükmüş, niçin bunlarda hala oturuluyor?

Deprem olursa sokağa fırlayacak milyonlarca insan hangi meydanlarda, yeşil alanlarda toplanacak?

Milyonlarca evsiz barksıza yetecek miktarda alan var mı?

Bu insanlar nasıl yiyip içecekler?

Milyonlarca insana nasıl çadırlar kurulacak?

Milyonlarca insan tuvalet ihtiyacını nasıl ve nerede giderecek?

Yaralılar nerede ve nasıl tedavi edilecek?

On binlerce cenaze nereye gömülecek?

Büyük bir devletin "yardım" donanması Marmara'ya gelecek ve bölgeyi üstü kapalı bir şekilde işgal edecek? Buna karşı ne yapacağız?

Burası Japonya değil, yağmacılık nasıl önlenecek?

Zelzele ile birlikte tsunami de olur mu acaba? Marmara'dan gelip sahilleri vuracak 10 metrelik dev dalgalara karşı ne gibi tedbirler aldık?

İnşaallah neş'enizi ve keyfinizi kaçırmamışımdır, bir hatırlatıvereyim demiştim de...

Önceki ve Sonraki Yazılar