'Uzlaşma' böyle olur

Siyasiler 'uzlaşma' kavramını kullandıkça o kavramın sevecenliği sanki kayboluyor. Oysa siyasetin kendisi bir 'uzlaşma sanatı', siyasetçinin görevi de 'uzlaşma' arayışı içinde olmak... Demokrasi dediğimiz sistem de bu temel anlayış üzerine oturuyor.

Galiba siyasiler 'uzlaşma' kavramını yalnızca sevimsiz hale getirmiyor, anlamını da bozuyorlar. Ak Parti'nin demokratik zeminde atmak istediği her olumlu adıma "Önce uzlaşalım" tepkisini verenler, ya da siyaseti kilitlemeyi kafaya koyup bunu 'uzlaşma' adına yaptıklarını söyleyenler...

'Uzlaşma' böylelerinin istismar edeceği bir kavram, ya da tembelliklerini örtmeye yarayan bir bahane değildir oysa...

CHP bu son dönemde kendisini belli konularda kilitledi; ancak iktidar partisini 'uzlaşma' sözcüğünü kullanarak köşeye sıkıştırmada CHP'li kalemlerin üstüne yok. 1982 Anayasası 12 Eylül (1980) darbecilerinin eseri ve sonradan yapılan değişikliklere rağmen dönemin anti-demokratik anlayışını içinde barındırıyor. Doğru olan, yeniden bir anayasa yapmak, ama anamuhalefet partisi iktidar partisinden gelen anayasa değişikliği önerilerine hemen karşı çıkıyor.

Her gerekçeyi tükettiler, şimdilerde "Gelecek Meclis yapsın" mazeretinin arkasına sığınıyorlar...

Şimdilerde sıkça tekrarlanan "Gelecek Meclis yapsın" mazeretinin her dönem tekrarlanageldiğini hatırlatmama ne dersiniz? Hangi Meclis değiştirmek üzere anayasayı ele almaya kalksa, bugün benzer itirazları yapanlar o zaman da "Bir dahaki Meclis yapsın" mazereti arkasına sığındılar. Oysa gelecek Meclis bugünkünden daha 'temsile dayalı bir Meclis' olmayabilir.

Geçen dönemi hatırlayalım: 2002 seçiminden sonra oluşan Meclis, GP ve DTP'yle birlikte DYP, ANAP ve MHP'yi de dışarıda bırakarak oluşmuştu ve seçmenin yüzde 40'a yakını temsilcisiz kalmıştı. Ak Parti o dönemde anayasa değişikliğinden söz ettiğinde "Bir dahaki Meclis yapsın" itirazında bulunmanın mantıklı bir temeli vardı; bugün ise yok. Yok, çünkü seçmen iradesinin yüzde 90'a yakını son seçimde Meclis'e taşınabildi.

Bu Meclis ülkenin bütününü ve bütün renklerini temsil ediyor.

Meclis'te temsil edilen siyasi partiler herhangi bir konuda uzlaşırlarsa, bu, ülkenin bütününün uzlaşması yerine geçecektir. Şimdiki Meclis'in hazırlayacağı anayasa, toplum için kabul edilebilir bir anayasa olacaktır.

Şimdi beklenen, bir 'kurucu fikir' etrafında herkesin gönül rızasıyla uyacağı, çağdaşlığı ve demokrasiye bağlılığı esas alan, hukuk devleti kavramını sözde bırakmayan bir anayasa metni üzerinde Meclis'in bir an önce uzlaşma sağlamasıdır.

'Uzlaşma', ama uzlaşmamaya yarasın diye kullanılmayan bir kavram olarak uzlaşma...

CHP iktidar partisinden gelen her teklife "Hayır" demenin adını 'uzlaşma aramak' koydu ya, bu oyunu bozmak için bir formüle ihtiyaç olduğu kesin. CHP'nin yelkenlerini suya indirecek, MHP'nin itiraz imkânını sınırlayacak, diğer partileri de kapsamı içerisinde yer almaya teşvik edecek sihirli bir formül...

Nasıl?

Uğur Mumcu suikastına kadar (Ocak 1993) Deniz Baykal ve siyaset arkadaşları partilerini çağdaş bir sosyal demokrat veya sol parti olarak konuşlandırma çabasındaydılar; ülkeyi demokratikleşmeyi çaba göstermeye değer bir uğraş olarak görüyorlardı. Bu amaçla 1993'te bir 'anayasa değişikliği taslağı' hazırladılar. 'Başlangıç' bölümü olmayan, YÖK'ü, MGK'yı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ni kaldıran, YAŞ ve HSYK kararlarını yargı denetimine açan, darbecilere yargı yolunu gösteren, hak ve özgürlükleri vurgulayan hafif geliştirmelerle benimsenebilecek bir metindi o.

Önceki ve Sonraki Yazılar