Vehbi Vakkasoğlu: Mıknatıslı Sözlerin Sahibi

Vehbi Vakkasoğlu bir güzel adam… Bir müşfik öğretmen… Sevgi ailesinin güzel gönüllülerinin babası… Parantezi sevgi parantezi Vakkasoğlu hocanın… Kalemi, kelamı, virgülü, noktası… Hepsinin malzemesi sevgi…

 

Bilgi, sevgi ve şefkat hamurundan yoğrulmuş, hayatını hizmet etme, yararlı olma esasına göre tanzim etmiş bir ‘Çağlayan insan’ olarak tanıdım kendisini… Bu özellikleri ilk tanıdığım zaman hemen dikkatimi çekmişti. Hocamız halende aynı letafette…

Vehbi Vakkasoğlu sevginin sırrına ermiş olanlardan biri… ‘Seven sevilir’ ilkesinin mazharı olmuş bir kişi… Zaten kendisi de dostlarına ‘Sevgi ailemin güzel gönüllüleri’ şeklinde hitap ediyor Moral FM’deki programında. Etrafında sürekli artan bir ilgi halkası var… Onu radyoda ‘Kalp Sevmekten Yorulmaz’ programında her dinlediğimde bunu yeniden görüyorum.

Hocamızı Zafer Dergisi İstanbul bürosunda çalıştığım dönemde tanıma şerefine ermiştim. Cağaloğlu’na geldiği zamanlar mutlaka uğrar enfes sohbetinden yararlanma imkanım olurdu. Bu sohbetlerde Vehbi Hoca’nın kişiyi ‘bürüyen’ bir yanı olduğunu hemen sezebiliyordunuz. Sohbetler nutuk gibi karşı tarafa yönelik olmaz. Kişiye kendisini edilgen hissettiren bir tarzda değildir. İçine çeken ve bütünleştiren bir sır taşır sohbeti...

Vakkasoğlu’nun sohbeti aynı zamanda ‘dönüştürücü’ bir özelliğe sahiptir. Öğrencileri bunun en somut delillerini oluşturur. Sohbettin irşat sırrı zaten budur. İrfan sohbetlerinde kişiye direkt olarak şu yapılmalı, bu yapılmamalı denmez. İnşa içeriden başlar. Söze muhatap olanların önce idraki gelişir. İnsanda hayatı anlama ve yorumlama da diyebileceğimiz irfan geliştikçe kişi kendi eksiğini görür. Noksanını fark eden insan bulunduğu halinden memnun olmaz. Kabuk değiştirir gibi halini değiştirir. Vakkasoğlu Hocanın sohbetleri işte bu türden sohbetlerdir… Mıknatıslıdır sözleri…

Bazı kişiler söze ehil olur… Sözün ehli olur. Sözü yerinde ve kıvamında söyler… O zaman söz kuşu değerli olur ve muhatabın kalbine uçar.

Bazı kişiler de kalem sahibidir. İfadeye muktedir olamasalar da güzel yazma becerisine sahiptirler. Kendilerini rahat okuturlar. Sayfalar akar gider…

Vehbi Vakkasoğlu’nda her iki nimet birleşmiştir. Söze nasıl ehil ise kalemi de o kadar kıvrak ve akıcıdır. Üstelik yazı alanı da oldukça geniştir. Kitaplarının konularına bakıldığında bunu hemen görürüz.

Onu önce ‘Bozgun’ kitaplarından tanırım… Üç cilt idi. Yakın tarih yazılarının bana kalırsa ilk güzel örneklerindendir. Tarihi sıkıcı anlatımlardan kurtaran bir üsluba sahiptir. Roman tadındadır ama roman değildir. Keskin bir üslup hâkimdir bu seriye… Devamının gelmemiş olmasına hep üzülmüşümdür.

‘Devrimlerin Deviremediği’adını taşıyan kitabı da çok dikkatimi çekmiştir. Daha sonraları bir dönem bu isminden vazgeçerek ‘Edebiyatımızda İman Hasreti’ adını almıştı. Ben tercihim ilk ismidir. Önemli bir tahlil kitabıdır. Okuyanı hem sarsar hem de düşündürür…

İsmi, kapağı ve içeriği her zaman bana göre güncelliğini koruyan ‘Önce Alkışladırlar Sonra Öldürdüler’ kitabı çok kıymetlidir benim için. İsmi bile yeterlidir ne söylediğini anlamak için… Burada hem doğu hem de batı’dan önemli örnekler veriliyor. Yanlış hatırlamıyorsam özsözü Gürbüz Azak yazmıştı… Hayatın ne kadar çok cilvesi var dedirtiyor insana. Çok ibret vericidir… Öneririm.

Vehbi Vakkasoğlu’nun mevcudu olmayan kitapları da vardır. ‘99 Aydın Konuştu, Din Gerçeği’ ismini taşıyan hacimli röportaj kitabı benim için çok değerlidir. Farklı kültür ve inanç yelpazesinden kişilerle yapılan önemli söyleşilerden oluşur. Bu kitap Vehbi Hocanın pergelinin nerelere ulaştığını gösterir. Bu yaklaşım bana hep örnek olmuştur. Onun Aziz Nesin ile röportaj yapmış olmasını, Çetin Altan’a farklı şeyler söyletmiş olmasını hep çok önemserim. Cemal Kutay’a da öyle… 99 aydının o röportajlarda nasıl kendisiyle yüzleşmiş olduğunu görmek mümkün…

‘İslam Şairi Mehmet Akif’, ‘Gönül Çağlayanı Mevlana’, ‘Tarih Aynasında Ziya Gökalp’ biyografi/tahlil alanında önemli örneklerdir. Çanakkale üzerinde yazdıkları da muhteşemdir Vehbi hocanın. Bu nesle Çanakkale’yi en iyi anlatan ve sevdiren isimlerin başında gelir. ‘Osmanlı İnsanı’ kitabı kendi kendimizi yeniden tanımamızı sağlar. ‘İz Bırakanlar’, ‘İslam Alimleri’, ‘İslam’a Koşanlar’, ‘Yeniden Doğanlar’ adını taşıyan kitapları başka bir dalganın işaretlerini verir.

‘Öğretmenin Not Defteri’serisi ise bir ekoldür. Bu kitaplar dizisi hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin uzun yıllar tutunduğu kitaplar olmuşlardır. Ardından gelen ‘Öğrencilerime Mektuplar’ın tadı da başkadır. Mektubun verdiği sadelik, samimiyet, sıcaklık bu satırlara sinmiş durumdadır.

Vehbi Hocanın her kitabı anlatmaya değer kitaplardır. Ben ilk kitaplarını özetlemeye çalıştım. Sonraki kitapları da ihtiyaca yönelik ‘draje’ özelliğine sahiptir. Yan tesiri olmayan ama ‘çok amaçlı’ istifade edilebilecek kitaplardır bunlar.

Vehbi Vakkasoğlu hizmeti ayağa götüren insanların ilklerindendir. İstifade etmek için mutlaka kendisine gitmeniz gerekmez. Çağrılan her yere başka bir programı yoksa giden kişilerdendir. Kendisinin gittiği konuştuğu farklı topluluklar vardır. Belediye, vakıf ve derneklerde onun sohbetlerine sık rastlamak mümkündür. Örneğin Vakkasoğlu’nun kandil gecelerinin müdavimleri vardır. Yakacık Çamlık Çay Bahçesi kandillerde onun sohbetiyle aydınlanır. Birkaçına bende katılmıştım.

Vakkasoğlu kültürel beslenmesine ağırlıklı olarak ‘Nur Risaleleri’nden yapsa da geniş bir kaynaktan beslendiği de söylenebilir. Eserleri bunu gösterir zaten… O Mevlana’dan da beslenir Akif’ten de.. Yunus Emre’den de…  Mâna sofrasının tüm nimetlerinden yararlanır.

Vehbi Hocanın dostluğuna sahip olmak en büyük zenginliklerimdendir. Kendisini nice uzun ve hizmet dolu yıllar dilerim.

HABER NAME/ 21.02.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolat 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum