Yazmaya Dair

Yazmak bir eylemdir.

Yazmak bir sanattır.

Yazmak hazdır.

Yazmak bir estetiktir.

Yazmak hayattır.

Yazmak güzelliği aramaktır.

Yazmak duyguların sızmasıdır.

Yazmak yürekliliktir.

           Bazen yazarsın âlemlerin Efendisini, sahabe olmak için can atarsın.

Bazen yazarsın tarihi, kendini bulursun tarihin göbeğinde.

Bazen yazarsın ölümü, Azrail melekle pençeleştiğini hissedersin.

Bazen yazarsın Mekke’yi, kendini Kâbe’nin kapısına mıhlarsın.

Bazen yazarsın eski İstanbul’u, kendini Samatya’nın gerilerde kalmış güzelliğinde bulursun.

Bazen yazarsın dostluğu, kendine iyi dost aramaya başlarsın.

Bazen yazarsın şehidliği, birden şahlanırsın cephelerde çarpışmak için.

Bazen yazarsın eski bayramları, bir çocuk gibi bayram sabahı para toplamanın hasretini çekersin.

Bazen yazarsın aşkı nakış nakış, aşkı yeniden tatmak istersin.

Bazen yazarsın Filistinli çocuğu, acıyı hissedersin gönlünün en derin yerlerinde.

Bazen yazarsın yüce birisini, kendini onun eteğine sarılmış bulursun.

Hep yazarsın bir şeyler; kendinden, başkasından, ondan ve bundan.

Gönlün kâğıda yazar, sevgiline sunarsın bir buket çiçeğin içerisinde.

Aklın kâğıda yazar, herkese sunarsın altın tepside.

Hem aklınla yazarsın hem de gönlünle, altın yaldızlı bir kâğıtla verirsin en sevdiklerine.

İnsan yazdıkça kendini olgunlaştırır, kendine yeni ufuklar açar ve kendine öz güvenini artırır. Ne zaman, nasıl ve neyi yazacağını bilemez çoğu zaman yazan. Yazdıktan sonra da farkına varamaz nasıl yazdığının. Bakmış ki nakış gibi işlemiş kâğıdı.

Her yazılan kelimenin yazan için büyük önemi vardır. O kelime yazanı yeri gelir yüceltir, yeri gelir rezil rüsva eyler.

Onun için dikkat lazım, bilgi lazım, tecrübe lazım, bir de yetenek lazım. Bunlardan başka yazan özen göstermelidir kelimelerin dizilişine, cümlelerini akışına.

Eğer bu kıstaslar göz önünde bulunmazsa yazılan yazı kişiye hazdan çok manevi bir işkenceye döner.

Biz de yazıyoruz öteden beri. Karalıyoruz aklımız erdiği kadar. Kimi zaman siyasetten, kimi zaman de mistikten; kimi zaman dosttan, kimi zaman da düşmanlardan; kimi zaman eski mahallemin çamurlu yollarından, kimi zaman da köyümün yağmur kokan topraklarından yazdık durduk.

Dostlarımızdan destekleyenler de oldu, düşmanlarımızdan bizi ateşleyen de. Sadece kendimizi tatmin etmek için kalemimizi oynatmadık. Allah’ın rızasını gözetmeye çalıştık her harfimizde. Nefis var içimizde. Bir de şeytan. Uymuşuzdur onlara, ister istemez hatalarımız, kusurlarımız olmuştur. Bundan dolayı bizi Yaratan’dan af dileriz.

Bundan sonra da yazacağız. Sadece doğruyu şiar edindik kendimize. Kimseye eyvallah demeyiz, sadece Hakk’ı gözetiriz.

Yeter ki, dostlar bizleri eleştirsin hatta yerden yere vursun yanlışlarımızı görünce. Ama sadece yapıcı olsunlar, kırıcı olmasınlar. Bize sevgiyle yaklaşsınlar, bize dostça yaklaşsınlar. Biz sadece bunu istiyoruz.

Çünkü bize sevgiyle bakana biz muhabbet kollarımızı açarız.

 

 Eleştiri ve önerileriniz için;

yazarcezmi@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum