Yeni MEDYA

Günümüzde birey olabildiğince özgür olmak, kendini ifade etmek istiyor. Kitle İletişim Araçlarının dayattığı yukarıdan aşağıya iletişimi reddediyor ve kendi iletişimini kendi sağlıyor, kendi beğendiği fikrin/hizmetin/kişinin/siyasi grubun gönüllü iletişim elçisi olabiliyor. Ya da beğenmediği, memnun kalmadığının en kötü reklamcısı. Örneğin ABD’den Kanada’ya United Airways havayolu şirketi ile uçan tanınmamış bir müzisyen Dave Carrol, bu yolculuğunun sonucunda gitarının kırılması üzerine, şirkete yaptığı şikayetlerden sonuç alamayınca farklı bir yöntemle intikam almayı dener, bir şarkı yapar ve United Havayolları Gitarları kırıyor der, You’tube’a konan bu video milyonlarca hit alır ve bunun sonucunda United Airways’in imajı alaşağı olur. United bunu aşmak için çalışmalar yapsa da olan olmuştur artık.

WikiLeaks, Afganistan savaşı ile ilgili ortaya saçtığı belgeler, hep komplo teorisi düzeyinde fısıltılarla sınırlı kalınan savaş suçlarını ve resmi politika olarak uygulanan vahşeti gözler önüne serdi. Artık dünyanın en güçlü ordularının bile kontrol edemediği bir medya düzeni ile karşı karşıyayız demektir. Dezenformatif ve tekelci medyanın maddi çıkar, ideolojik çıkar ve ülke çıkarı vb nedenlerle gerçeğin üstünü örttüğü ve hatta zaman zaman kitleleri manipülasyona maruz bırakarak egemen güçler tarafından yönlendirilmiş toplumun demokrasisi olmaktan çıkararak bilgiye özgürce erişebilen, nerede hangi kılıflarla ne yalanlar söylendiğinin örtüsünü kaldırabilen, kitlelerin yönlendirebildiği bir demokrasiye dönüştürecek gibi görünüyor. Hatta kimbilir kapitalizmi şirketlerin ve şirketlerin çıkarlarının koruyucusu silahların gölgesinden çıkararak sosyal adalate daha yakın bir düzene doğru evrilmesine bile neden olabilir. Bu özgürlük; olaylar, olgular, siyasiler ve herşey hakkında “kanı”larımızın özgürleşmesine ve vicdanımız meşrebince özgür pozisyonlar almamızda önemli rol oynayacaktır.

Elbette, geleneksel tepeden inme medya düzeninin hala etkin olduğu günümüzde bu özgürleşme henüz sınırlıdır. Ancak her geçen gün bu sınırlar kalkacaktır. Bu sayede aydınlanma felsefesinden beri hakim olan “güçlü olan haklıdır” anlayışı büyük yara alacak. Haklı olan hakkını aramak için gerekli gücü özgür vicdanların kanıları ile alabilecektir. Bu da sermayenin ve silahın egemenliğine büyük darbe vuracaktır. Bu darbe sonrasında egemenlik, özgür kitlelerin manipüle edilmemiş özgür vicdanlarına geçecektir.

Güçlülerin tüm müdahaleleri özgür vicdanlarda sorgulanacak ve yargılanacak. Vicdanlar da hüküm giyenler ise zalimler olarak yaftalanacak ve güçlerini kaybetmeye mahkum olacak. Vicdanların özgürleşmesi ile artık güçlü olmak bir anlam ifade etmeyecek çünkü güç haklılığın kaynağı değil haklılık gücün kaynağı olabilecek.

Bu yeni dönemde güçlü olmak için tek gereken ise her zaman haklı olmak!

Haklı görünebilirsiniz, kendinizi kandırırsınız.

Kendinizi haklı gösterebilirsiniz, başarılı PR çalışmaları ile.

Ancak Yeni Medya Düzeninde eğer gerçekten haklı değilseniz haklı kalamazsınız ve en önemlisi güçlü de kalamazsınız.

Türkiye’nin Yeni Dış Politikası da tam da bu yüzden başarılı olacak.

Yeni Medya’nın elbette sakıncaları da bulunmaktadır. Bunların başında ırkçılık, nefret suçları ve insanlığa karşı işlenebilecek suçların faillerine de örgütlenme özgürlüğü getirmesidir. Tabi ki bu gruplarda ya tartışmaya kapalı kalarak belli küçüklükle kendini sınırlayacak, ya da tartışmaya açık olduğunda ise empatiye kapı aralamak zorunda kalacağı için kendi kendini yok edecektir.

Yeni Medya’nın bir başka sakıncası ise bireysel iletişimin gizliliğine müdahale etmeye olanak tanıyabilmesidir. Ancak yine özgür vicdanları egemenliğinde oluşturulan hukuk düzeni bu mahremiyet için en üst seviyede önlemleri alabilecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum