YÖK Başkanı'na teşekkür

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın Anadolu Ajansı'nı ziyaretinde yaptığı konuşmayı okuyunca içimden geçen takdir, hasret ve dua cümlesi şu oldu: Bu ülkeye işte böyle Öz-canlar lazım. Hakim değil hadim devleti temsil eden, halkının değerleriyle bütünleşmiş, ilmi yetkinliği yanında başarılı idareciliği sayesinde düğümlenmiş problemleri çözen, şov yapmayan, kendini ön plana çıkarmayan... Yusuf Ziya Bey gibi ilim ve idare adamlarına, aydınlara ihtiyacımız var.

Eğer bu ülkenin aydınları, ilim adamları, bürokratları sayın Özcan gibi davransalardı birçok konu siyasetçilerin eline düşmez, rezil kepaze olmaz, istismar edilemez, kamplaşmalara sebep teşkil etmezdi.

YÖK yıllardan beri var; problem çözmek yerine problem çıkarmakla meşgul olan yöneticiler geldi geçti. Sayın Başkan Özcan ve ekibi ise birçok önemli iş yanında -başkanın da önemli bulduğu- şu işleri başardılar:

-Öğretim üyeleri dışındaki elemanların üniversiteye alınmasıyla ilgili önemli bir düzenleme yaptılar. (Ama maalesef Danıştay bu güzel düzenlemeyi durdurdu).

-Getirdikleri Farabi Değişim Programı öğretim üyelerinin ve öğrencilerin Türkiye sathında mobilitesini sağlayacak.

-Performansa dayalı bir ödüllendirme sistemi üzerinde çalışılıyor; bu sistem uygulandığında çalışan ve üreten ödül alacak, çalışmayan mahrum kalacak.

-Rektörlerin tayin sıralamasında bir çeşit rektör karnesi geliştirdiler. Bir rektörün 4 yıllık hizmetine bakıp ne kadar başarılı olduğunu değerlendiriyorlar.

Başkan biraz da yakınarak şu açıklamayı yapıyor: "Ama bunu dışarda bilmedikleri için diyorlar ki 'üçüncü sıradaki adayı birinci sıraya çıkarttılar.' Biz karnesine bakıyoruz, gazeteciler siyaseten zannediyorlar".

"YÖK Başkanlığı'na geldiğinizde en önemli sorun olarak katsayı ve başörtüsünü mü görüyordunuz?'" sorusuna sayın Başkan şu cevabı veriyor: "İkisini görüyordum, ikisi de hallolmuş durumdadır. Mümkün olduğu kadar insanları tatmin edecek derecede halloldu. Yüzde yüz olmadıysa bile katsayıda küçük birşey kaldı. Başörtüsünde de itiraz eden bir tane üniversite bile olsa yüzde yüz bir konsensüsten bahsedilemez ama çok yüksek oranda bir konsensüsle kabul edildi diyebiliriz."

YÖK'ü muhalif parti haline getiren yöneticiler döneminde yapılan haksızlık ve yanlışlar saymakla bitmez de burada birini hatırlatmadan geçemeyeceğim. Sırf ideolojik bağnazlık yüzünden aldıkları bir karar ile -özellikle- İslam ülkelerinde öğrenim görmüş mezunların diplomalarının denkliğini iptal ettiler. Bununla yetinmeyip Türkiye'ye dönmüş, burada yüksek lisans veya doktora imtihanını kazanmış, ders veya tez dönemine geçmiş ilim yolcularının da lisans üstü öğrenim haklarını -geriye dönük bir tasarrufla- ellerinden aldılar. Yeni YÖK döneminde ise "eksik derslerin tamamlanması yoluyla" bu mağduriyet de giderildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar