Ana muhalefeti vicdanen ret ediyorum

Gerçekten çok merak ettim, ana muhalefet partisi CHP, ‘vicdani ret projesinin, Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanet projesi olduğunu’ söyleyen şahsı özel olarak mı arayıp buldu?

Aklıma gelen bir ikinci ihtimal ise kiloyla satın alınmış olması...

Doğrusu, üçüncü bir ihtimal de düşünemiyorum...

Çünkü...

Vicdani ret hakkını ‘ihanet’ sanmak ve saymak için özel inşa edilmiş bir cehalete gerek var.

‘Vicdani ret hakkı, günümüzde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından temel insani hak olarak kabul edilmiştir.’

Temel hak ve özgürlüklerden bir tanesini ‘ihanet’ saymak için insanları yiyen Uganda Devlet Başkanı İdi Amin’in öğrencisi olmak gerek...

Maalesef üç dönemdir iktidarda olan AK Parti’den çok daha geri bir ana muhalefet partimiz var...

***

Bırakın çok derin bilgiyi, sıradan bir kaynak bile ‘vicdani reddi’ size anında öğretir...

‘Vicdani ret, bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir. En çok karşılaşılan ret sebepleri şunlardır:

Düşman olsa bile insan öldürmeyi ahlaki bulmamak.

Hiyerarşik ve statüsel yapılandırmalarda yer almayı ahlâki bulmamak.

Güncel sorunlardan dolayı o ülkenin silahlı birliğinde bulunmayı ideolojik ve dini inanca aykırı bulmak.

Bu hakkın uygulanması ülkelere göre farklılık gösterebilmektedir. Bazı ülkeler zorunlu askerliğe alternatif olarak vicdani retçilere kamu hizmetinde bulunma olanağı sunarlar.’

***

‘Türkiye’nin 2011 yılında tartıştığı vicdani reddin geçmişi eskilere uzansa da resmileşmesi yirminci yüzyılın başlarına denk geliyor.

Örneğin, İngiltere 18’inci yüzyılda Quaker inancına sahip olanları zorunlu askere alınmadan muaf tutmuş ve 1916’da da vicdanî reddi anayasasına dâhil etmiş.

İngiltere’yi 1917’de Danimarka, 1920’de de İsveç izlemiş.

Ayrıca pek çok ülke 17 ve 18’inci yüzyıllardan itibaren askerliği zorunluluk değil, gönüllülük esasına dayalı uyguladığı için etkin olarak vicdani ret diye bir tanımlamaya gerek duymamış...’

***

İngiltere’nin 1916 yılında anayasal hak olarak algıladığı ‘vicdani reddi’ 2011’de ihanet sayan anlayışla ‘ilericilik’ olabilir mi?

Toplumsal çilelerimizden biri ‘siyasal iktidardan çok daha geri bir muhalefete’ sahip olmamız ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için çile, ‘siyasal muhalefetin iktidar partisinden çok daha geride olması’ ile bitmiyor...

Siyasal iktidar da dünyadan epeyce geri.

Ana muhalefet, dünyanın ‘temel hak ve özgürlük’ saydığı vicdani reddi ihanet sayarken, iktidar partisi de bunu ‘hapislik’ bir suç telakki ediyor...

Haberi beraberce okuyalım:

‘Hükümet, askerlik yapmayı reddedenlere ‘vicdani ret’ hakkı tanınmasıyla ilgili bir tasarı hazırlıyor. Fakat tasarı kamuoyunda tartışıldığının aksine vicdani retçiyi otomatik olarak askerden muaf tutmayacak.

Mevcut yasaya göre vicdani retçi hapisle cezalandırılıyor ardından tekrar askere çağrılıyor. Kişi yine askere gitmek istemediğinden yine hapse giriyor. AİHM, sürekli ceza konusunda Türkiye’yi suçlu buldu. Bu nedenle vicdanı retçilerin bir seferden fazla cezaevine girmesi önlenecek.

İşin amacından sapmaması için yine makul bir ceza olacak. Askerlik süresi 15 ay olduğu için vicdani retçilere en az 20 ay hapis cezası verilmesi öngörülüyor. Tasarı ile vicdanı retçilerin bazı kamu hakları da kısıtlanacak. Milletvekili ve kamu personeli olamayacak, askerlik durum belgesi istenen tüm işlerde çalışamayacaklar.

Retçilere silahsız geri hizmet seçeneğinin sunulması da öngörülüyor. İsterlerse askerliği ellerine silah almadan, geri hizmetlerde tamamlayacak, askeriyenin hizmet birimlerinde, mutfak, lokanta gibi alanlarda görevlendirilecekler.’

***

Bu tasarı yasalaşırsa, bizim siyasal iktidarın 1916 İngilteresinden yüz yıl daha geri olduğu tescil edilecek.

‘Temel hak ve özgürlüklere’ hapis ve patates soyma cezası vererek ‘ileri demokrasi’ oluşturmayı denemek epey eğlenceli olacak doğrusu...

Önceki ve Sonraki Yazılar