Başsavcı'nın itirazı var...

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın Ergenekon iddianamesine itirazı var. Bütününe değil de, kendisinin Ak Parti ile ilgili kapatma davasını baskı altında kaldığı için açtığını ima eden bölümüne...

Dün yapılan açıklamada “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yürüttüğü soruşturmalarda ve açtığı davalarda hiçbir organ, makam, merci veya kişilerden emir veya talimat almayan, tavsiye ve telkinlerle hareket etmeyen bağımsız bir kurumdur. Siyasi açıklama ve gelişmelerden etkilenmeksizin, demokratik düzenin korunması için Anayasanın verdiği yetki ve görev ile siyasi parti kapatma davalarını açmıştır” deniliyor.

Hadi şu bölümü de okuyun: “Aksinin düşünülmesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kurumsal ve işlevsel yapısı ve hukuk sistemi içerisindeki konumu ile bağdaşmamaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın görev ve yetkilerini yerine getirme sırasında yönlendirilemeyeceği, aykırı düşünenlerin hukuk devleti ilkesi ile demokratik değerlerden yoksun bulunduğu, bu yöndeki yazı ve beyanların kurumumuzu yıpratmaya yönelik olduğu açıktır. Başsavcılığımızın siyasi parti kapatma davalarını açma konusunda yönlendirildiğine ilişkin yazı, haber, yorum ve düşünce açıklamalarını kınıyor, hukuk devletinin de güvencesi olan Başsavcılığımıza yapılan saldırıları kabul edilemez nitelikte görüyoruz.”

Ergenekon iddianamesini kaleme alanlar, Başsavcı Yalçınkaya ile Başsavcılık makamını rencide etmemek için olağanüstü nazik davranmışlar.

Acaba Başsavcı İlhan Selçuk'un yazılarını görmedi mi?

İlhan Selçuk Ak Parti'nin kapatılmasını fena halde kafaya takmıştı; dava açılana kadar birkaç ay sürekli kapatmanın gerekliliği üzerinde zihin temrinleri yapan yazılar yazmıştı.

19 Mart tarihli Kulis'te İlhan Bey'in kapatma davası açılmasına kadar varan gayretlerini takdir ettiğimi herhalde hatırlayacaksınız.

Okuyalım:

“23 Ocak 2008 tarihinde 'İktidar partisi zanlı' başlıklı yazısını şöyle bitirmişti İlhan Bey: 'Cumhurbaşkanımız dosyalı zanlı.. / Başbakanımız dosyalı zanlı.. / Bir de iktidar partimiz zanlı oldu mu, gel keyfim gel... / O zaman türbanlık ve kurbanlık Türkiye'nin yeme de yanında yat...' / 'Gel keyfim, gel' hakikaten...

“İlhan Bey'in o yazısını Cumhuriyet binasının her köşesine asmalı gazetesi çalışanları. Dava açıldıktan sonra sağda-solda başsavcı hakkında eleştiri yazıları çıkıyor ve Yargıtay bundan rahatsızlık duyuyor ya, aslında okuduğum hiçbir yazı üç ay kadar önce İlhan Selçuk'un yazdıkları kadar 'tehdit' içermiyor... 'Dava açılacak, aç' keskinliğinde, 'Hele bir açma, gününü görürsün' meydan okumasını içeren bir yazı o.

“İnanmadıysanız, yazının bütünü 'Dördüncü Kuvvet Medya' sitesinde duruyor. Küçük bir bölümü bile yazarın niyeti hakkında fikir verecektir: 'Yargı gücünde devlet görevlisi bir savcı ille de görevini yapmak zorundadır... / Nedir görevi?.. / Hırsıza, yolsuzluk yapana, rüşvet alana, adam yaralayana ya da öldürene savcı dava açar... (..) // Savcı, kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük ya da dincilik yapan siyasal partiye dava açmasın.. / Görür gününü... // Savcı yürürlükteki yasalara göre davranmakla yükümlüdür... / Bir savcı, suç işlediği varsayılan kişinin ya da kurumun zengin mi yoksul mu, güçlü mü güçsüz mü, şişman mı zayıf mı, muhalefette mi iktidarda mı olduğuna bakarak karar veremez... / Başsavcı, dava açması gerekiyorsa, dava açacaktır...'

“Bu yazı sonrasında her gün başka bir merakla izledim yazılarını. Beklediğine kavuşacağı 'iddianame' metninin Anayasa Mahkemesi'ne sunulduğu günkü (14 Mart Cuma) yazısının neşvesine sinmişti. / 'İçine doğmuştu' denir ya, İlhan Bey de sanki biliyormuşçasına döktürmüştü yazısını: 'Eveeet... / AKP iktidarı belli hedefe doğru doludizgin yürüyor, yandaşları da içmeden sarhoş olmuşlar... / Ülke altüst... / Herkes birbirine soruyor: / - Ne olacak?.. / Bu gidişle bir şeyler olacak... (..) / Bir şeyler olduğunda sonuç düşündükleri gibi çıkmazsa, oturup mazlum rolünde ağlamasınlar.”

Cumhuriyet diğer gazetelerin ancak bir gün sonra değerlendirebildiği iddianamenin metnini herkesten önce elde edip haberleştirmeyi başarmıştı. Anayasal açıdan 'dokunulmazlığı' bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, iddianameden aylar önce İlhan Selçuk tarafından 'zanlı' ilân edilmesine ne diyeceğiz?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın iddianameden rahatsız olmasını anlıyorum da, iddianamenin ilk önce Cumhuriyet'e sızmasına sessiz kalmasını ve daha önce de İlhan Selçuk'un “Ak Parti'ye kapatma davası aç” telkinine iki ay boyu itiraz etmemesini anlayamıyorum

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.