Bir Numara Erdoğan’mış..!

17 Aralık Soruştruması’nı yürüten Savcı Celal Kara’nın, tatlı su demokratı(!) Can Dündar’a verdiği röportajı baştan sona dikkatlice okursanız; Ikna edicilikten uzak, samimiyetten yoksun ama küstalığı aşar bir özgüvenin devam ettiğini net olarak görürsünüz.

Bütün bu estirilen metal/tape-l fırtınanın birbirinden bağımsız ve habersiz olduğunu iddia etmek ve tek bir merkezden yönetilmediğini savunmak ya akıl zorudur yada bolca yan imaları olan kuvvetli bir sorudur..!

Selam Tevhid, İHH, MİT tırları, pornografik imalı şantajlar -Başbakan yardımcısı Sn.Numan Kurtulmuş ve Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarı Sn.Cemile Bayraktar gibi gibi...- ve beddua zembereğini boşaltarak adeta hücum borusu çalan bir cemaat lideri..!

Saldır Co, saldırın lo!

Ve cemaat, Dersanelerin kapatılmasına direnecektir diye evvelden kopartılan açık yaygaranın ahirinde, harekete geçen bir özgül ağırlık! Ve tüm bu herzelerin birbirinden bağımsızlığı..!

Yerseniz...

Bu savcı efendi, hukukun elini güçlendirmek için özel yetkili savcılık kurumunu ihdas eden hükümetin yakasına yapışarak aslında bu ülkeye ihanet ettik dese daha anlaşılır ve samimi olurdu. Çünkü oda bilir ki daha düne kadar 12 Eylül ve Yaşar Büyükanıt’la ilgili yargılanma talebinde bulunan savcılar anında derdest edilmişlerdi. Böyle bir şey mümkün bile değildi. Hatta düşünülemezdi. Askeri vesayetin sert duvarlarının aşılması için kendilerine tanınan alanı suistimal ederek ülke tarihinin en önemli davalarını ve en önemli iç hesaplaşma fırsatını felç eden, tüm bu davaları ofsayt a atan F Tipi çömezler,  alemi aptal, milleti sersem sanıyorlar.

Sadece bunun vebalini bile bu millete veremezler. Sayelerinde Ergenekon ve Balyoz gibi hayati öneme haiz bir dünya hukuki mesele komple ofsayta düşürtülerek sanıklarının mahşeri vicdanda mazlum pozisyonuna itilmesine ve adeta aklanmasına vesile olundu. Ha bu demek değildir ki içlerinde mazlum yoktur. Bu da apayrı bir facia ama neyse ..

Sayın savcının da ifade ettiği gibi 17 Aralık’tan 13 ay önce hukuki işlemleri başlayan operasyon dosyasının acaba ön fizibilitesi ne zaman başlamıştı? Bunu da söyleseydi iyi ederdi. Hazır “1 numara Erdoğan’dı” demişken bunu da açıklamalıydı.

Yani, Gezi Parkı mevzusundan önce başlayan bir süreç var. Bu feci bir itiraftır. Ayrıca Sayın Savcı’nın “Bir numara Erdoğandı ” ifadesinin kamuoyundaki algılanış biçimine getirdiği açıklamada ciddiyetten uzak ve yetersizdir.

Buyrun beraber okuyalım:

“Telefon konuşmalarına, aralarındaki diyaloglara bakınca kesinlikle diyorsunuz ki, perde arkasından bu işlere yol ve izin veren Başbakan’dır. Zaten vardı tapeler de… Var yani, bunu inkâr mı edeyim? Sarraf, Happani’ye, Egemen Bağış’tan bahsederken ‘O, beni 1 numaraya ulaştıracak’ diyor.  1 numara kim olabilir? Başbakan’dır.”

Omzu kalabalık, apoleti bol, potinleri raptiyeli asker takımının yakasına yapışmaktan korkmayan bir siyasi iradeye, üç tane polis iki tane savcı ile darbe yapabileceğine inanmak, sayın savcının da dediği gibi elbette postmodern bir ahmaklık abidesidir. Ama bu inançlarını tetikleyen belirleyici unsur okyanus ötesinden gelen kriptolu mesajlar mıdır.? . Pensilvanya’ da 15-16 aralıkta vergi kaçağı bahanesiyle kapılarına dayanan Amerikalı şeriflerinin, “sabahın şerifleri hayrolsun!” ziyaretidir.

Bu ifadeleri, gayri hukuki tapelere dayanarak, “iddianamedeki değil konuşmalardaki 1 numara Erdoğandı” şeklinde savunmak oldukça zayıf, alaycı ve nobranca bir yalandır. Hükümetin size açtığı oyun alanında hükümeti süt dökmüş kediye çevirebileceğiniz vehmine düçar olmanızdan mütevellit hallüsinasyonlarınızı topluma gerçekmiş gibi yutturamazsınız Savcı Beyyy!

Medyada ve yargıda estirtidiğiniz tapel fırtınanın birbirinden bağımsız ve hukuk normları içerisinde geliştiğine de bu toplumu inandıramazsınız. “Heybedeki büyük turpla” tehdit ettiğiniz Ak Parti, sonuna kadar bu ülkenin toplumsal katmanlarına yaslanan, girdiği her seçimi kazanan, bu milletten % 50 oy alabilen, 12 yılda Türk toplumundaki her yüz kişiden 75’inin en azından bir kere oyunu alabilmiş (Referandumlar dahil) ve oy üst sınırı % 70’leri zorlayan bir partidir.

Bir numaranın altına gizlediğiniz bir numaranız olduğunu bu toplumun vicdanı yakalamayı becermiştir. Halbuki bunu gizliden gizliye desteklediğiniz “Gezi Kalkışması” esnasında Tayyip Erdoğan’ın Cezayir dönüşünde İstanbul Yeşilköy Hava Alanı’na akan milyonlardan anlamalı idiniz. “Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” diye gıcırdayan dişlerin ve sıkılı yumrukların iradesinin sizin inlerinize de kolaylıkla girebilecek kabiliyette olduğunu bilmeliydiniz. Daha doğrusu, girdiğiniz o inlerin kapısını size kimin açtığını hiç ama hiç unutmamalıydınız. Hem o inler sahibine fayda etmemiş ki size etsin!

Ne demiş atalarımız: Ağlayanın malı Gülen’e fayda etmez..!

Başka başka inlerin(!) adına taşeronluğunu üstlendiğiniz kirli hesaplar, milli irade tarafından enselenerek 100 numara(!) kuyusuna sifonlanmıştır vesselam.

E mail:   akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum