Danıştay saldırısı da topluma kişisel tepki olarak sunulmuştu

İsimsiz, daha doğrusu kendini gizleyerek gönderilen eleştiri ve cevaplara prensip olarak cevap vermem. Ancak ismini, adresini, telefonunu belirterek gönderilmiş eleştirileri ağır da olsa dikkate alırım. Çünkü, herkesin benim gibi düşünmesi gerektiğine inananlardan değilim. Ayrıca bu köşede birlikte barış içinde yaşamanın ilk şartının farklılıklara tahammül olduğunu sıkça dile getiririm. Farklılıklara tahammülün bir kültür ve anlayış meselesi olduğunu, bunun ülkemizde sağlanmasının sanıldığı kadar kolay olmadığını biliyorum. Ama barış ve huzurun başka yolu da yok. Herkesin farklılıklara tahammülü içine sindirmesi gerekiyor. Benim gibi düşünmeyen ve inanmayana yaşama hakkı tanımam anlayışı daha şiddetli tepkileri güdeme getirir, getiriyor. Bunu bizim nesil 40 yılı aşkın bir süreden beri yaşıyor. Bu tür çatışmalara son vermek adına yapıldığı ileri sürülen darbelerde soruna çare olmadı. Sadece geçici sürelerle çatışmalar durdu ya da belli merkezler tarafından durduruldu.

Lafı uzatmanın anlamı yok. Önceki günkü yazımda yaklaşık bir aydan beri gündeme gelen saldırı eylemleri ele almış "Kişisel tepki mi, çetelerin rolü mü?" diye sormuştum. Bu başlık altında kişisel tepkiden çok perde arkasında bazı çetelerin olabileceğine dair şüphelerimi ifade etmiştim. Hatta bu saldırılarda bazılarının kişisel tepki de olabileceğini ancak yıllardan beri yaşadıklarımız hatırlandığına olayların arkasının ciddiyetle araştırılması ve elde edilen sonuçların topluma açıklanmasını istemiştim.

Yıllardan beri meydana gelen pek çok olay topluma nasıl aksettiriliyorsa toplumda öyle kabul etmiş, tepkisini ona göre ortaya koymuştur. Bu olayları tek tek sıralayacak değilim. Sadece Danıştay saldırısını hatırlatmak istiyorum. Bu saldırıyı yapan kişi ilk açıklamalarında saldırıyı başörtüsü yasağını protesto etmek için gerçekleştirdiğini söylemiş, toplumun bir kesimini hedef haline getirmişti.  Bugün gelinen noktada görünen nedir? Saldırgan daha önceden yargılanıp mahkum edilmiş olmasına rağmen Danıştay saldırısı Ergenekon davası kapsamı içine alınmıştır. Yani kişisel tepki değil çetelerin planladığı bir saldırı ortaya çıkmış görünüyor. Ergenekon davası nasıl sonuçlanır bilemeyiz. Son sözü mahkeme vereceği için daha fazla yoruma girmek de yanlış olur. Ancak ismini vermeyen bir okuyucum gönderdiği mesajda, "Samsun'da polisleri şehit edenin PKK olduğu biliniyorken daha neyin çetesinden bahsediyorsunuz?" diye soruyor. Bir defa yapılan açıklamalarda Samsun Ladik'teki saldırı, "PKK ve TİKKO'nun ortak eylemi" olarak açıklandı. Bu arada PKK'nın kuruluşunda ABD başta olmak üzere bazı devletler ile birtakım çetelerin bulunduğu da biliniyor. Belli ki PKK'nın oluşturduğu bazı timler TİKKO ya da bir başka terör örgütü ile birlikte çalışıyorlar. Bu bakımdan olayın arkasından daha nelerin çıkabileceğini düşünmek ve beklemek gerekiyor. Kaldı ki yazımızda bu saldırının kesin olarak çetelerin, okuyucumuzun ifadesi Ergenekon'un işi olduğunu söylemedik. Bu arada biz çetelerden söz ederken okuyucumuzun bu çeteleri niçin Ergenekon olarak tercüme ettiği de anlaşılır gibi değil. Bu arada kendimizi AK Parti jargonuna kaptırdığımız iddiasını da reddediyorum. Bazı konularda Ak Parti ile benzer düşünüyor olmamız bizim AK Parti çizgisine girdiğimizi göstermez, böyle bir nitelendirme iftiradan öte geçmez. Kaldı ki uzayda yaşamıyor, kapalı devre yayın yapan bir gazetede yazıyor değiliz. Her yazımızı toplum ile paylaşıyoruz. Ancak bu ülkede artık darbeler döneminin kapanması, bunun için var ise tüm illegal yapılanmaların üzerine gidilmesi gerektiğine inanıyorum. Birtakım çevrelerin bu milleti güdülmesi gereken sürü gibi algılamalarını kınıyor, ne yapması ve nasıl davranması gerektiğine karar verme yetkilerinin olmadığını düşünüyorum. Bu arada sanki bizi PKK savunucusu gibi görmek en hafif ifadesi ile okuduğunu anlamamak, anlamak istememek anlamına gelir. Anlamak istemeyenlere de söyleyecek bir sözümüz yok. Onları kendi saplantıları ile baş başa bırakıyorum.Çünkü onlarla anlaşmayız.

Düzeltme ve Özür:

BU köşede yayınlanan 22 Nisan 2010 tarihli yazımla ilgili olarak Kayseri Emniyet Müdürü Sayın Arif Akkale arayarak bir yanlışıma dikkat çekti. Yazımda Samsun, Ladik ve Kayseri'deki saldırılara temas ederken, "Bu arada Kayseri'deki saldırının istihbaratının önceden bildirildiği yolundaki haberler de insanı düşündürüyor" şeklindeki cümlemde 'Samsun-Ladik' yerine sehven 'Kayseri' ifadesi kullanılmıştır düzeltir Kayseri Emniyet Müdürü Sayın Arif Akkale ve okuyucularımdan özür dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar