Deniz Bey, "Anayasa'yı değiştirmeyi düşünmenin dahi suç olacağı bir Türk

AKP'nin anayasa değişikliği taslağı henüz son şeklini dahi almadı, ama CHP bu, bekleyememiş; Anayasa Mahkemesi'ne itiraz için şimdiden çalışma başlatmış...

Deniz Baykal, "Bütün olasılıkları kapsayan bir çalışma yapın. Değişiklik, referanduma gitmeden Anayasa Mahkemesi'nin önüne gidecek" diye talimat vermiş, kurmaylarına!

*

"Cumhuriyet Halk Seçmesin Partisi"nin liderine göre...

"Yargı Reformu" yapılırsa, demokrasimizin üzerinden 12 Eylül Anayasası'nın vesayeti kalkarsa, 'rejim elden gitmiş olacak!'

Pek kıymetli Deniz Bey, galiba bu gidişle filmin sonunda...

"Bir iktidarın, bir başbakanın anayasa değişikliğini bir lahza düşünmesi dahi suç teşkil etmeli" diyecek!

*

Baykal, her ne kadar bir siyasi partinin uzatmalı lideri olsa da...

"Siyasi Tarih" günü geldiğinde CHP liderini "Anayasa Mahkemesi'ni simgeleyen" mümtaz bir portre olarak yazmaya mecbur kalacak:

Bu akla ziyan noktaya doğru hızla yol alıyoruz!

*

Bense, son dönemde Deniz Bey'in koşusuna her baktığımda bir yandan o müthiş "Erol Taş" performansına gülümsüyor; diğer taraftan da "İsmet Paşa'nın başbakanlarından" Recep Peker'in siluetini görür gibi oluyorum...

CHP'nin 1935 Kongresi'nde "Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir" demişti, Recep Peker...

Dahası, "denetleyici mekanizma" olarak "Cumhuriyet Konseyi"ni kurmayı tasarlamıştı.

İsmet İnönü'nün bütün başbakanlarından farklı "fevkalade sert" bir portre idi...

Bazı zamanlar "rejimi simgeleyen" halleri vardı!

*

Recep Peker'in "Cumhuriyet Konseyi" hayalini 27 Mayıs darbecileri gerçekleştirmiş; 1962'de Anayasa Mahkemesi kurulmuştu...

AYM gibi bir yapıyı uzun yıllar önce Recep Peker hayal etmişti; 21. Yüzyıl'da ise Deniz Baykal "CHP'nin komşu kapısı" haline getiriverdi.

Mesela, iki yıl önce türbanla ilgili anayasa değişikliğinde görmüştük:

AYM "yeri geldiğinde" anayasayı bile ihlal edebiliyor!

*

12 Eylül askeri yönetiminin "Statüko'ya ihtiyaç hasıl olduğunda ince ayar yapma imkanı getiren" ürününü (1981) ise günümüzde artık çok daha yakından tanıyorsunuz:

HSYK'dan söz ediyorum!

2010'da "Hakimler Savcılar Yüksek Partisi" olarak anılmayı fazlasıyla hak edecek icraatıyla dikkatleri çekiyor, yüksek yargı kurulu...

HSYK'nın Başkan Vekili, anayasa değişikliği taslağını, "Yargıyı ele geçirme taktiği" olarak görüyor...

"Anayasa reformu olursa, devletin çatısı ve temeli çöker"miş!

*

Hangi HSYK, bu?

"Kaos"tan fal tutan...

Ergenekon örgütünün yöneticisi olmakla suçlanan Erzincan Başsavcısı'nın tutuklanması üzerine, "hukuka karşı harekat düzenleyip" Erzurum'daki soruşturmayı yürüten özel yetkili savcının yetkilerini kaldıran, HSYK...

Yani? Yetkilerini aşarak, hukuki normların canına okuyan, soruşturmaya müdahale eden HSYK!

*

Peki, "Hakimler Savcılar Yüksek Partisi"nin en büyük destekçileri kim?

Yargıtay ile Danıştay!

*

"Kaybeden Statüko"nun Yargı'daki ayakları...

"Ergenekon'un Avukatı" Deniz Baykal'la el ele, omuz omuza...

Hayli gecikmiş bir anayasa reformunun hayata geçirilmesini engelleyebilmek için çabalıyor.

*

Bir diğer yandan da "Kapatma Davası"ndan fal tutanlar var.

İki yıl önceki kapatma davasından "nasıl olup da kapatma kararı çıkmadığını" hâlâ daha algılayamıyorlar.

Bu topraklarda Statüko'nun değiştiğini ispatlayan en çarpıcı gelişmelerden birisiydi, o karar...

Önceki ve Sonraki Yazılar