Derin Potpuri

İsimleri lazım değil. Bu defa zat-ı şahanelerine

Temel gibi soracağım: Ne oldi?

El Cevap:

IMF ile yapılan görüşmeler anlaşmazlıkla sonuçlandı!

Türkiye IMF'ye "Elveda" dedi.

"Stand-by'sız Türkiye" göründü!

Ali Babacan "IMF ile yeni bir anlaşma yapma mecburiyetimiz yok" diyor.

İş dünyası genelde karardan memnun...

Eyvahlar olsun!

*

"İçimizdeki" IMF Lobisi, bu son gelişmeye çok fena bozuldu.

Bu netice onlar için tam bir hezimet.

İki yıla yakın bir süredir, IMF anlaşmasını dayattılar. Ama sonunda hüsrana uğradılar.

Mustafa Koç bir yandan, Doğan Grubu'nun iliştirilmiş IMF'cileri diğer yandan "IMF anlaşması mutlaka yapılmalı" diyorlardı.

Son açıklama ile adeta yıkıldılar.

*

Baktım, o cephedeki bir IMF taraftarı dünkü sütununda işi pişkinliğe vurmuş, hala daha IMF'yi üste çıkarmaya çabalıyordu!

Tezkereciler, Amerikan muhipleri, IMF'ciler...

Hepsi bunalımda!

*

Devam ediyoruz.

Ermeni Tasarısı'nın ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde geçen hafta kabul edilmesi üzerine, Ankara Washington'a rest çekmişti.

Başbakan, Riyad'ta tasarının bundan sonraki seyrini değerlendirirken "Neticeyi görmedikçe ABD'ye elçimizi göndermeyiz" diyerek kestirip attı...

Ankara'nın Washington karşısındaki bu dik duruşu "İçimizdeki İliştirilmiş" takımını ziyadesiyle üzmüş olmalı!

Hatırlarsanız, tasarı üç yıl önce de (Ekim 2007) yine alt komitede kabul edilmişti.

Sonrasında, Türkiye "kapalı kapılar ardında" kimi hayati kozlarını oynayınca Dabılyu Bush ve adamları telaşa kapılmış, tasarı geri çekilmişti...

Temsilciler Meclisi'nde oylanamamıştı.

Varsayalım, bu defa oylansa ve Türkiye'nin aleyhine bir karar çıksa...

İşte asıl o zaman, Sam Amca'nın düşeceği durumu görün siz!

"Ermeni Tasarısı" oylaması...

Ankara'nın Washington'la ilişkilerinin hangi noktaya geldiğini, -dahası Türkiye'nin ABD yörüngesinden çıktığını- göstermesi bakımından hayli faydalı oldu!

*

"Ankara-Washington Hattı" deyince...

Üç yıl önceki "Ermeni Tasarısı" krizi ile aynı döneme denk düşen şu meşhur "Beyaz Saray Zirvesi" geldi, aklıma...

5 Kasım 2007'deki zirvede...

Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin Saygun da yer almış...

Tamamen tesadüf...

Dabılyu Bush, Org. Saygun'a farklı bir ilgi göstermiş, sırtını sıvazlamıştı!

2006 Kasım ayında Washington'da 'Darbe-Toto' yazarı Zeyno Baran'la görüşmüş olan...

2003'teki "Balyoz Planı"nın şüphelisi Saygun, günümüzün Ergenekon sanığı...

Darbe Andıcı'nda imzası bulunan Albay Dursun Çiçek, planın ilk uygulamaya konduğu

Erzincan'a tutuklanan Başsavcı İlhan Cihaner'le buluşmaya kiminle birlikte gitmiş?

-Dönemin 1. Ordu Komutanı Ergin Saygun'la!

Yeni Şafak'ın manşetinde okudunuz: İki gizli tanık, Çiçek ve Saygun'u teşhis etmiş...

Yok, daha neler? Hayal görmüşlerdir!

*

Saygun Paşa, "sürpriz ziyaretleri" seviyor, olmalı!

Mesela, 15 Ocak 2008'de Bağdat'a sürpriz bir ziyarette bulunmuştu. 2008 Ocak ayının son günlerinde de Washington'a gitmişti, Saygun...

Ne, yani?

*

Telaş etmeyiniz.

Gayet tabii, bu ziyaretlerin hepsinin resmi izahları var; "terörle mücadele ziyareti" veya "yüksek düzeyli savunma toplantısı" falan!

*

2008'in 22 Şubat'ın da ise...

"Güneş Operasyonu" adlı başarılı bir 'kara harekatı' düzenlenmişti, Kuzey Irak'a...

Washington ile içimizdeki işbirlikçileri...

Beklenmedik bir anda yapılan bu çok önemli harekata "kirli oyunlarını berhava ettiği için" acayip bozulmuşlardı!

*

Oynatalım; filmi bir an için geriye saralım...

Erzincan'dan Washington'a...

Washington'dan 2003 Mart'ındaki Selimiye Kışlası'na:

"Balyoz" darbe toplantısında heyecanlı konuşmalar yapan Ergin Saygun'du, değil mi?

*

9 Mart 2010 tarihli Vatan'da ise, askeri bilirkişinin "Balyoz Raporu" vardı.

Rapora göre, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, KKK Aytaç Yalman ve KKK

Kurmay Başkanı İlker Başbuğ Balyoz Planı'ndan haberdar edilmemişler!

Yani, Balyoz Planı "askeri hiyerarşi dışında" hazırlanmış...

Özkök-Yalman- Başbuğ Hattı...

Ve, karşılarında Çetin Doğan, Ergin Saygun; hemen akabinde Şener Eruygur, Hurşit Tolon!

*

Bugünkü finali, "Ergenekon'un Avukatı" Deniz Baykal'la yapalım.

Baykal, Albay Çiçek'in "suçlu ilan edilmesini" eleştiriyor ve "Genelkurmay Başkanı da istifa etmeli demiştim. Aynı görüşteyim" diyor!

Ne kadar da "konforlu" bir öneri böyle:

Başbuğ, hem TSK'daki Ergenekonculara karşı hayati bir mücadele verecek; hem de bunu yaparken "istifa edip" Ergenekoncu cepheyi ve onların gönüllü "avukatı" Baykal'ı sevindirecek!

*

Deniz Bey'in başından beri seslendirdiği bu arzusu, 2009'un Haziran ayında yerine gelseydi; Ergin Saygun'a önce KKK'lığı, sonra da Genelkurmay Başkanlığı yolu açılacaktı:

Peki, ne olmuştu? Saygun, geçen yıl yani Başbuğ döneminde emekli edilmişti.

Varsayalım, Baykal'ın talebi bugün yerine gelse, bu defa da "ihbar mektubu"nda "cuntacı" olarak tanımlanan 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız'a KKK ve Genelkurmay yolu açılacak!

Önceki ve Sonraki Yazılar